Bir kadının haykırışları hastanenin soğuk koridorlarında yankılanıyordu: "uyuma Doğan, yalvarırım uyuma, uyursan uyanamazsın"...
Adam sedyede yarı kapalı gözlerini aralamak istedi ve zorlukla cevap verdi: "ama çok uykum var"...
Devam etti kadın, "Allah aşkına, ne olursun uyuma, yalvarıyorum uyuma, uyursan........"
Hasta asansörüyle yukarı katlara götürmüşlerdi kocasını. Koşar adımlarla merdivenlerden yukarı çıktı, asansör beklemeye sabrı yoktu. Hangi katta olduğunu bilmeden aradı, aradı buldu sonunda ama içeriye giremedi. Olsun, camdan görmek bile yetiyordu ona...
Takılan cihazlar, üstteki panoda zig zaglar ve sonra düz çizgiyi görmüştü. Düz çizgi...Manasını biliyordu, "uyan, uyan Doğan" diye bağırdı yeniden...
Kalp masajları yaptılar, elektro şok uyguladılar, kocaman, ama koskocaman bir iğneyi kalbine vurdular ama nafile...
Uyuma, yalvarırım uyuma, uyursan uyanamazsın...
Yukarıdaki olay yıllar önce Temmuz ayının o sıcak günlerinde bir akşam üzeri yaşandı...Bizler ve diğer tüm akrabalar bu ani ölüm acısının yaşandığı cenaze evinde oldukça üzgündük...
Bazı uykular vardır,
Tatlı bir rehavetle gelir, tatlı bir uykuya dalar insan uyur ama...
Uyanamaz bazen...
********
İstanbul fethedilirken rahatlık ve sefahat içinde yaşayan Bizanslılar eğlencelere dalmışlar "meleklerin kanatları var mıdır veya onlar kanatsız mıdırlar" diye şaka ve esprili seanslar düzenliyorlardı...
Derin bir uyku hali (bence)...
Ülkemize gelelim şimdiki durumda İstanbul Beşiktaş'ta bir hafta sonra Kayseri'de menfur katliamlar oluyor, genç polislerimiz, komandolarımız şehit oluyorlar ve sivil vatandaşlarımız hayatlarını kaybediyorlar. Televizyon programlarında bir değişiklik yok, şarkı-türkü ve eğlence gırla gidiyor.
Halkımız da öyle, beni sokmayan yılan dedi ama bir gün geldi o yılan herkesi sokmaya başladı. Şimdi canımız yanıyor, üzülüyoruz, endişelerimiz kat be kat...
Peki bu çözüm mü?
Elbette HAYIR,
Kolay kandırılıyoruz, devletin tepesi bile "kandırıldık ey halkım, kandırıldık" dedikten sonra halk nasıl kanmasın...
Ama hayır, artık kanmayacağız, şer odakların ülkemize görev ile gönderdikleri nifakçılara kanmayacağız. Onların tek amaçları bu cennet vatanı bölmek, bölünce kolay ele geçirmek...
En başarılı ve en tehlikeli ajanların Türkiye'ye geldiği söyleniyor,
Planları deşifre oldu: Alevi ve Kürt kardeşlerimizi kışkırtmak, mahalle baskınları ile...
Dekolte giyimli başı açık bayanlara saldırılar, dinciler süsü verilerek...
Başörtülü, tesettürlülere saldırılar, Atatürkçüler süsü verilerek...
Atatürk'e saldırılar, küfürler...Heykelleri parçalanarak...
Cami, cem evi, kilise, sinagog gibi ibadet yerlerine zararlar verilecek, karşı taraflar suçlanarak...
Kışkırtmalar, tahrikler ile önce Kürtlerden başlayacaklar...
PKK zaten baş belamız...
Ajanlar birliğimiz karşısındaki başarısızlıklarını hazmedemiyorlar. İç konularımızda bazı pürüzlerimiz olabilir bu ailelerde bile var, koskoca bir millette niye olmasın...
Konular bizim konularımız, pürüzler ve sorunlar da bizim, halledilir zamanla...
Ama dıştan gelen aramıza sızan bu nifakçıların oyunlarına gelmeyelim, bir olalım, birlik olalım,
Milletçe varlığımızı sürdürebilmek adına,
Lütfen İNANMAYALIM,
KANMAYALIM...
Unutmayalım, bizim bizden başka dostumuz yok,
Daha da önemlisi,
Uyumayalım,
Uyursak,
Belki hiç uyanamayız,
Bu da en acı uyku olur...
...
Selam ve saygılarla,
Yurdagül Alkan.