Tamam görüntülü kapı zili olan bir ev de oturmak gayet yerinde ve güzel
lakin reklam böyle olmaz. Saçmalıkta sınır tanımıyor reklamcılar. Ne diyeyim,
arkadaşlara ''Pes doğrusu.'' dersem doğru bir laf etmişim gibi geliyor bana.
Kapı zili çalan hırsızların maskesi de var ve ev sahipleri kameradan aşağıyı
görünce, o da ne hemen anlıyorlar hırsız olduklarını. Eee insanlar bayağı zeki
demek ki... Gözlerinde maske, sırtlarında mal çalmak için torbalar. Yani
bunların hırsız olduklarını anlamayana ne derler?
Eskiden hırkız da derlerdi kelimeyi eğip bükerek. Ha hırsız, ha hırkız yani
ikisi de aynı kapıya çıkıyor ve kapıları zorlayıp zorlayıp, içeri girip bir
şeyleri aşırıyorlar. Bir de derler ya ''Önlemlerinizi alın da hırsızın başını
belaya sokmayın.'' diye özlü bir söz vardır. Bilmem ki hırsızlarda bilir mi
acaba bu özlü sözü, yoksa bilirler de, bilmezden mi gelirler? Yeter ki
girdikleri evlerde yerinde olsun gelirler. Bütün gelirleri, gidere döndürür
hırsızlar... Hayır o hırsızların çaldığı, sizin bütçenize gider olarak yazılan
şeyleri masrafa yazıp vergiden de düşemiyorsunuz iyi mi. Devlet Baba
''Çaldırmasaydın ya da sigorta yaptırsaydın.'' diyor... Siz de ona, yani Devlet
Babaya, ne sigortası biz okuyup üfledik mi bir şeycikler olmaz ya da biz
şerbetliyiz, diyemiyorsunuz...
Adamın hırsızlıktan yirmi beş tane sabıkası var ve dışarıda dolaşıyor. Huylu
huyundan vazgeçer mi? En küçük fırsatını buldu mu yine hırsızlığa yelteniyor.
Bir çoğu polisler ile neredeyse ağabey, kardeş ilişkisi içinde, kanka olmuşlar.
Tanıyorlar birbirlerini manasında, yoksa polis kardeşlerimize lafımız yok tabi
ki... Hırsız biraderler bir çok kanun maddesini de biliyorlar hakim ve savcılar
kadar. Ne çalarsak ne kadar yatarız? Yattık mı kaç ay da çıkarız? En sıcak ve
konforlu ceza ve tutuk evi hangi il de, onu bile hesaplayan hırsızlar var tabi
ki...
Öyle de çeşitli ki bu hırsızlar hayrete düşersiniz. Otomobil lastiklerini
çalanlar, elektrik kablolarını çalanlar, kömür çalanlar, petrol borularından
ham petrol çalanlar, insanların emeğini çalanlar, özellikle edebiyat
sitelerinde de rastlıyoruz insanların emeklerini çalan geri zekalı tiplere.
Çalan çalana... Yahu ne uğraşıyorsunuz bir şeyler çalıp da hırsız damgası
yemeye, zil çalın bir de müzik yapanların yanında def, darbuka çalın yeter...
Hırsız damgası yemezsiniz hiç olmazsa...
Büyük götürenler var bir de, onlara zaten ne desek az gelecektir, kösele
suratlı oldukları için, suratlarına türlü türlü ifrazatlar gönderseniz bile
''Oh yarabbi şükür sıcak yağmur yağıyor.'' diyeceklerdir. Kimisi bulundukları
ülkenin bakanıdır, kimisi yüksek bir kademede ki en alçak bir devlet memurudur.
Hatta çoğu zaman bunlara alçak kelimesi bile hafif kalacaktır.
Hırsızlığın Kısa Tarihi adlı yirmi dokuz ciltlik kitapta da yazar. On birinci
cildinin dört yüz altmış üçüncü sayfasında, hırsızlar şu kategorilere ayırır.
1- Büyük Götürenler 2- Ara Sıra götürenler 3- Hamuduyla Götürenler 4-
Tırnakçılar 5- Cepçiler 6- Gönül Hırsızları ... Siz siz olun kimselerden bir şey
çalmadan alın teriniz ile bir yerlere gelmeye çalışın. Gönül hırsızlığı bile
yapmayın derim, sevdirin kendinizi öyle girin bir bayanın ya da erkeğin
gönlüne. Hırsınız olsa bile ki onun da fazlası zarar aslında, hırsızlığınız
olmasın sakın. Hepinize en derin sevgi ve saygılar...