***Şairi ve Şiiri sevenler,

 Sevmeyenler mutlaka okusun!***

 

    Şairlerle ve yazdıkları şiirlerle dalga geçenlere bir çift sözüm var;

---Siz hiç ömrünüzde güzel bir kompozisyon ya da makale yazdınız mı?

Hiç yarışmalara katıldınız mı? Ödüller aldınız mı? Sanırım; Yok!..

     Artık sizlere;

---Şiir yazdınız mı diye sormayacağım.

   Bu soru şairlere ve yazdıkları şiirlere saygısı olmayanlara biraz yersiz bir soru olur.

   Sahi bir şiir nasıl yazılır?Bunu hiç düşündünüz mü?Gelin hep birlikte bunu biraz düşünelim!

   Şimdi kısaca bu konu üzerinde duralım.

   Şiir yazmak için bir kere eskilerin deyimiyle” kır tekne ekmek yemek lazım.Sonra buna kırk eşek yükü de kitap okumak lazım.”Bunları yapmakla şiir yazılmaz.

 ---  Ya?..

    Bir de sen de yetenek olmalı.Hem yazmaya hem de okumaya.Bunlar varsa bu kez Allah vergisi bir de sanatçılık ruhu olmalı.Bu da var diyelim.Un var,yağ var, şeker var.Peki;

---Helva yapsana!

    Olmaz…

    Helvayı yapmak için zaman lazım.Zemin lazım.Kıvam lazım.Ortam lazım.Sonra usta bir ahçı lazım.Her önüne gelen helva yapamaz…Tıpkı her okuyanın şiir yazamadığı gibi.Her şey tamam.Sıra şiir yazmaya geldi.

    Konuyu kafanda canlandırırsın.Karma karışık mısraları alt alta dizersin.Alırsın kalemi eline veya geçersin bilgisayarın başına başlarsın yazmaya.Çala kalem, bazen düşüne düşüne saatlerce yazarsın.İş bitti der,okumaya geçersin.Tüüh! Taşlar hiç yerine oturmamış.Düzeltmeye kalkarsın.Tekrar tekrar yazarsın.Ya tamam  dersin ya da yeniden yazarsın.Bu kez ne konu kalır ne de sıralama.Her şey karışır.Defalarca değiştirirsin.Ta ki kafandaki düşünceler tamam diyene kadar.Bir zaman gelir,beynin tamam der.Taşlar yerine oturur.

---Şiir oldu dersin,kenara alırsın.Bir kaç gün sonra tekrar okursun,bu kez yırtar çöpe atarsın.Çünkü;o günkü düşüncelerin değişmiş,konu kaybolmuştur.Oturur yeniden yazmaya başlarsın.Ve ya tekrar düzenlemeye geçersin.Ben böyle bir şiiri tam kırk kez yazıp yırttığımı,çöpe attığımı biliyorum.Bu çalışma bir emek ve sevda işidir.Sevgi işidir.Ya da tamamen naz işidir.Bunları çekemiyen ne şiir yazar ne de okur.Okusa da bir şey anlamaz.Yazsa da o şiir olmaz.

      Tekrar yazar veya düzenlersin şiir yayınlanacak hale gelir.Birine okutursun.Okuyanın suratına bakarsın.Kem küm etmeye başladığını anladığın anda şiirin güzel olmadığını sezersin.Ya tekrar yazar, ya da değiştirir atarsın.Tabii okuyan da anlamayan biriyse o da ayrı bir konu.Sen dünyanın en şahane şiirini de yazsan onun gözünde bir hiçtir.Çünkü adamda duygu yoktur.His yoktur.Emekten ve takdirden hiç anlamaz.Küüt! diye bir laf eder, bütün dünyan yıkılır gider.Bazen de iyi bir okuyucuya denk gelirsin.Sana yardımcı olur.Şiirin eksik ve güzel olmayan yanlarını birlikte düzeltirsiniz,ortaya güzel bir eser çıkar.Okunacak şiir olur.Herkes okumaya başlar.

   Yayınlarsın gider.

   Bu kez de okuyucu ya beğenir ya da hiç beğenmez.Buna yanarsın.Kendince kuşkuya düşersin;

---Acaba bende bir yanlışlık mı var? Yoksa şiir yazmayı bilmiyor muyum? Ya da konu seçimi mi yanlış?

    Sorular alır başına gider. Canın sıkılır,yazmayı bırakırsın.Ama o seni bırakmaz.İlla yazacaksın der.

     Sen de kağıt kalemi alır,tekrar yazmaya başlarsın.Ta ki güzel bir eser meydana çıkarana kadar.

     Bu işler kolay değil.Herkes şiirden anlar demekte yanlış.Ama en azından yazan,çizen arkadaşlara saygı göstermek şarttır.İşte bu saygı insanlık işidir.Her okuyucu;Ben de inansım dediğine göre gerisini demeye hiç gerek yok.Ya ne demeli;

---Ben de yazarım,ben de yaparım demekle bu iş olmaz.O kadar kolay olsa herkes yazar olur.Herkes şair olur.Olmaz işte…Bu işler öyle kolay değil.

     Yukarda yazdıklarım daha meselenin özü  bile değil.Geçenler de yazdığım bir yazı da;

---“Şiir okurken yazılır!”demiştim.

     Evet aynen öyle.Şiiri hem okur, hem de beynimize alırız.Yeri geldiğin de bellekten çıkarır kelime kelime kullanırız.Yani hiçbir yazar, okumadan yazamaz.Dinlemeden şair olamaz. Hem okuyacaksın hem de çok dinleyeceksin.Emek hırsızları yok mu? Mutlaka olur.Ama biz hepimiz Türkçe yazan şairlersek  aynı kelimeleri kullanmak zorundayız.Önemli olan adamın yazısını ve ya şiirini aynen alıp,ya da ufak değişiklerle yazmak değil,kendi görüş ve düşüncelerini katarak yeni bir eser meydana çıkarmaktır.

    Yoksa,Atasözleri,Deyimler,Özlü Sözler,Şarkılar,Türküler ve benzeri eserler hepimizin ortak malıdır.Bunları değiştiremezsin.Olduğu gibi almak ve yazmak zorundasın.Değiştirirsen o söz bütün anlam ve değerini kaybeder.

     Velhasılı sözü daha fazla uzatmayalım.Yazacak o kadar çok şey var ki?..

      Bizim okuyanlardan ve ya okuttuğumuz arkadaşlardan ricamız şu dur;

      Hiçbir yazar ve şair arkadaşla dalga geçilmemesi.Gördüğünüz gibi bir yazıyı veya şiiri yazmak öyle kolay değil.Faruk Nafiz Çamlıbel,bir şiirin “Uzanıp yatsakta çardak altında!”mısrasında ki “çardak” kelimesini tam on altı yılda bula bilmiş ve öyle yazmış.Demek ki,öyle bazılarının düşündüğü gibi;

---Ben de yazarım, ben de yaparım demekle bu iş olmuyor.

   Şair şiir yazarken hayli çile çekiyor.Tıpkı ipek böceğinin kozasına kendini hapsedip,ipek olması kadar zor bir iş. Kendi ölür ama ortaya ipek gibi değerli bir eser koyar.

      Şair ve Şiir Üzerine Notları şimdilik bitiriyoruz.Ama yazacak daha o kadar çok şeyler var ki!

      Bütün yazan ve okuyan arkadaşlara saygılarımla..

 

Kemal DOĞANAY

( Şair Ve Şiir Üzerine Notlar başlıklı yazı kemaldoganay tarafından 4.02.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu