Aziz dostum, yurdun işgal olunca
Servetin mi kalır, varın mı kalır?
Zulüm, şiddet had safhayı bulunca
Hançer saplanmadık bağrın mı kalır?
Tüfeğin dipçiği iner başına,
Akşam- sabah kan doğranır aşına,
Kimse bakmaz gözlerinin yaşına
Derdini dökecek yârin mi kalır?
Hep yâdına düşer geçmiş çağların,
Viran olur bahçelerin, bağların,
Çiçek açmaz yaylaların, dağların
Bahçede ayvan mı narın mı kalır?
Anlamazsın lisanından, dilinden,
Dağdan gelen kovar seni ilinden,
Baykuşların, kargaların elinden
Buğdayın mı kalır, darın mı kalır?
Kâfir öz yurdunda çanı çaldırır,
İmanına, namusuna saldırır,
Karını, kızını dağa kaldırır
Edebin mi kalır, arın mı kalır?
Ayların, yılların geçmez haz ile
Bağın kopar türkü ile saz ile
Yatarsın, kalkarsın her gün caz ile
Zeybeğin mi kalır, barın mı kalır?
Söylemlerim kitaplara yazıla,
Kaygılarım kafanıza kazıla,
Siyahın, beyazın döner kızıla
Yeşilin mi kalır, sarın mı kalır?
Bulgar, İstanbul’u dolar diline,
Güzel İzmir geçer Yunan eline,
Ermeni göz koyar Sarı Gelin’e
Edirne’n mi kalır, Ağrın mı kalır?
Hep kesilir dizlerinin dermanı,
Hanslar ve Coniler okur fermanı,
Sen ekersin Simon yapar harmanı
Vatana, millete hayrın mı kalır?
Küheylanlar gibi kalkmalı şaha,
İşte İran, Irak, Suriye aha
Neyi bekliyorsun bilmem ki daha?
Dün, bugün biterse yarın mı kalır?
Hal, haklı çıkarır Yanık Ozan’ı
Yaz olsa da yaşar gönlün hazanı,
Duyamazsın minarede ezanı
Bağrın da ateşin, harın mı kalır?
Aralık 2013 Adapazarı
Muhammet AVCI