Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 7.03.2017
Okunma Sayısı : 1909
Yorum Sayısı : 1


Yine bir başka gün bahçeden topladığım tespih tanesi gibi ağaç meyvelerini
ceplerime doldurup derse girdim. Hedefim Sezai beydi. Ders Nurten hanım 
isimli genç bir öğretmenimizin dersiydi. Sezai bey ise derslerde hepimizden 
daha efendi ve ağır başlıydı. Karadenizli olan bu sarışın arkadaşımız bir şeye 
sıkıldığı, ya da utandığı zaman yüzünün rengi kıpkırmızı olurdu.

Ders başladıktan kısa bir süre sonra cebimdeki malzemeleri birer birer
çıkarıp Sezai'nin kafasına doğru atmaya başladım. Arada bir gülüşme oluyor,
hoca bana taraf baktığında hiç bir şey yapmamışım gibi başımı öne eğiyordum.

Sezai bey durumdan bir hayli rahatsız, sürekli yapma diye kaş göz ediyor,
ama ben ısrarla aynı hedefi bulmaya çalışıyordum. Sonunda attığım meyvelerden
bir tanesini yakalayan arkadaşım hırsla bana doğru fırlattı. Nurten hanım
bir anda döndü ve yaptığını gördü ve sizden hiç ummazdım Sezai bey dedi.
Sezai bir anda kıpkırmızı oldu, utandı. Ama ne yapsın adamcağız şimdi tutup
öğretmenim oda bana attı diyecek hali yoktu ya. Yapacağı tek şey tenefüste
cezamı kesmekti.

Nihayetinde kesti de, ders arasında ben her ne kadar kaçsam da, sessizce 
arkamdan tuvalete gelip, arkadan iterek kafamı duvara vurdu. Tabi bununla 
kalmadı. O kadar hırslanmıştı ki, gün içinde ve gece boyu sitemleri devam etti. 
Ertesi gün ise yine hiç bir şey olmamış gibi yeni muzip hareketlerle kursa
devam ettik.

Burada da İstanbul'da ki gibi her şey çok güzel gidiyordu. Yavaş yavaş
verilen dersleri de ciddiye almaya başlamıştık. Daha önceki bilgilerimize
dayanarak ilk günler kolay gibi gelse de gün güne konular ağırlaşmaya
başlamıştı. Sınıfın en iyisi ise İngilizcesi zaten çok iyi olan Sezai
beydi. Zaman zaman bize ders çalıştırıyordu. Takıldığımız şeyleri de
hep ona soruyorduk. Arada bir Mersin'den kursa katılan Rıdvan bey bizi
ayartsa da geceleri genelde dışarıya çıkmıyorduk. Hafta sonları ise
hep birlikte Ankarayı geziyorduk.

İçaydınlıktan başlayarak Ulus, Kızılay, Sıhıyeye doğru uzanan çok
uzun yürüyüşlerimiz esnasında da sürekli İngilizce çalışıyor arada bir
parklarda oturuyor orada da elimizden geldiğince İngilizce konuşmaya
çalışıyorduk. Bu durum bana öğrenciliğimin son döneminde Baran ve
diğer arkadaşlarımızla çalışmalarımızı hatırlatıyor, çok mutlu oluyordum.

Bir ay sonunda ciddi ciddi sınav yapılmaya başlandı. Başta Sezai olmak
üzere genelde hepimiz iyi notlar aldık. 

Her şey yolunda giderken İstanbul'dan gelen acı haberle hepimiz yıkıldık.
Haberi eşi de aynı Kurumun bir başka Müdürlüğünde çalışan Şevki beyin
eşi vermişti.

Maalesef değerli bir arkadaşımız Azize hanımı bir trafik kazası sonucu
kaybetmiştik. Diğer arkadaşlarımın durumunu bilmiyorum, ama ben o gece
sabaha kadar yatağımda ağladım.

O muhterem insan, o değerli yöneticinin ölümüne bir türlü inanamıyordum.
Aldığımız haberlere göre İstanbul'daki tüm Müdürlüğümüz Personeli de
perişan durumdaydı. Bizlerse cenaze törenine bile katılamamanın ezikliğini
acısını duyuyorduk.

Bir anda o neşe içinde geçen dersler zehir olmuştu. Altı arkadaş, hiçbirimizin
ağzını bıçak açmıyordu. 

İnsan hayatta her şeye alışıyor, ama bu ölüm beni hayatta en çok üzen
olaylardan bir tanesidir. Tabi ki özellikle çok genç yaşta olması da,
bu üzüntüm de büyük etkendir.

Azize ÖZER: Meslek hayatımdaki ilk yöneticim, ilk şefim, değerli insan
mekanın cennet olsun. Işıklar içinde yat...

Yüz birinci bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN

( Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru (Yüz Birinci Bölüm) başlıklı yazı Mehmet Fikret ÜNALAN (Kul Fikret) tarafından 7.03.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu