Loş yerde ışık yüzüme çevrildi
Orta çağ… Mâhkum, zindanda fareler
Yüzler simsiyah, gözüme çevrildi
Yansıyor ışık, tabloda kareler!
Her karesinde usanmış nefesler
Dilini yutmuş dondurmuş hevesler
Ne tırnak kalmış, ne zarda düşeşler
Cılız su akar, gözyaşı dereler…
Tek umut kalmış gezilecek pazar
Dolaşır tek tek sergi, eder nazar
Demir parmaklık bu öykümü yazar
Güneşsiz, aysız, yerde engebeler!
Düşüme kurşun sıkıyor sessizlik
Yok etti zaman varsa da eşsizlik
İsyânkar dilim sardıkça, halsizlik
Sığıntı halim unuttu töreler!
Ruhu tanıdım bedenden içeri
Çıktım dışarıya belki bir peri
Erdim, anlı şanlı bir yeniçeri
Gezdim melekler gibi yöreleri!
Yaşarım sandım diriyse, değersem
Demir parmaklık ten imiş meğersem
Anladım boşmuş başımı eğersem
Saçıma aklar düşünce, cemreler!
Ten bir elbise değişir ölünce
Temiz giy Saffet, dürde koy gönlünce!
Ayna yansıtır değişir görselde
Kalbin bekaya, açılsın perdeler!
Saffet Kuramaz