EDEBİYATIMIZDA BEDRİ RAHMİ
EYİBOĞLU
Ahmet AYAZ
Gaziantep Güneş Gazetesi
07 Nisan 2017
…………………………………………..
Edebiyatımızda
Ressam olarak bilinen, Bedri >Rahmi
EYÜBOOĞLU, Modern Türk Şiirinde çok önemli bir yer tutar. Aşağıya şiirlerinden
bazılarını alıp, sizler ile paylaşacağım. Şimdi sanaçııyı daha yakından
tanıyalım diyorum.
1911 yılında
Görele'de doğdu. Ailesinin beş çocuğundan ikincisidir. Trabzon Lisesi'nde
okurken,1927'de bu okula resim öğretmeni atanan Zeki Kocamemi'nin öğrencisi
oldu. Onun derslerinin etkisi ve okul müdürünün özendirmesiyle 1929'da İstanbul
Güzel Sanatlar Akademisi'ne (şimdi Mimar Sinan Üniversitesi) girdi. Burada
Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı'nın öğrencisi oldu. 1930'da eğitimini bitirmeden,
ağabeyi Sabahattin Eyüboğlu'nun yanına Paris'e gitti. Orada André Lhote'un
yanında resim çalıştı. Daha sonra evleneceği Rumen asıllı eşi Eren Eyüboğlu ile
de burada tanıştı.
Yurda döndükten sonra 1934'te D Grubu'nun dördüncü sergisine otuz resmi ile
katıldı. İlk kişisel sergisini de aynı yıl Bükreş'te açtı. 1934'te katıldığı
Akademi'nin diploma yarışmasında üçüncü oldu. Bu derece ile mezun olmak
istemediği için bir yandan diploma yarışmasına yeniden hazırlanırken, bir
yandan da bir süre Çerkeş demiryolu yapımında çevirmenlik yaptı, Tekel Genel
Müdürlüğü'nde çalıştı.1936'daki diploma yarışmasında Hamam adlı kompozisyonuyla
birinci oldu. Aynı yıl Moskova'da düzenlenen Çağdaş Türk Sanat Sergisi'ne
katıldı. 1937'de Cemal Tollu'yla birlikte Akademi'nin Resim Bölümü Şefi Léopold
Lévy'nin asistanı oldular. Bedri Rahmi birçok ressamın katıldığı CHP'nin kültür
programı çerçevesinde resim yapmak için 1938'de Edirne'ye,1941'de de Çorum'a
gitti. Bu dönem resimlerinde köy manzaraları, köy kahveleri, faytonlu yollar,
iğde dalı takmış gelinler gibi Anadolu'ya özgü görünümler egemendir.
1940'lardan sonra duvar resimlerine yöneldi. İlk duvar resmini 1943'te
İstanbul'da, Ortaköy'deki Lido Yüzme Havuzu için yaptı.1947'de İstanbul'da özel
bir atölye ve galeri açtı. 1950'de Ankara'da sanatının o güne kadarki bütün
dönemlerini kapsayan bir sergisi düzenlendi. Bedri Rahmi aynı yıl bir kez daha
Paris'e gitti ve İnsan Müzesi'nde (Musée de I'homme) ilkel kavimlerin sanatını
inceledi. Bu incelemeleri 'güzel'in aynı zamanda 'yararlı'da olabileceği,
'yararlı' olmanın 'güzel'in gücünü eksiltmeyeceği düşüncesine ulaşmasına yol
açtı. Bu düşünce ise onun bundan sonraki sanat görüşünü tümüyle etkiledi,
yönlendirdi.
Bedri Rahmi 1928'de daha lise öğrencisiyken şiir yazmaya başlamıştır.
Şiirlerine,1933'ten sonra Yeditepe, Ses, Güney, İnsan, İnkılapçı Gençlik ve
Varlık dergilerinde yer verilmiştir. 1941'den başlayarak çeşitli şiir kitapları
yayımlanmıştır. Halk edebiyatının masal, şiir, deyiş gibi her türüne karşı
duyduğu hayranlık, şiirlerine de yansımıştır. Halk dilinden ve şiirinden aldığı
öğeleri kendine özgü bir biçimde kullanarak halk diline yaklaşma çabasını
sonuna dek götürmüştür. Bu nitelikleriyle şiirleri, resimleriyle büyük bir
benzerlik gösterir. Akıcı, rahat bir dille kaleme aldığı gezi ve deneme
yazılarında ise sürekli gündeminde olan halk kültürü, halk sanatı konularındaki
görüşlerini sergilemiştir. 21 Eylül 1975'te İstanbul'da öldü. Şimdi aşağıya “Zifiri karanlıkta gelse, şiiri ayak
izlerinden tanırım. Nerede bir halk türküsü dinlesem, şairliğimden utanırım
diyen şairin, “Türküler Dolusu” “Üç Dil Bilmeli İnsan”
“Çatal Karam” şiirlerini alıyorum.
·
TÜRKÜLER
DOLUSU
·
Kirazın
derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.
Yerliyim
yerli olmasına
ilmik ilmik, damar damar
Yerliyim.
Bir dilim Trabzon peyniri
Bir avuç tiftik
Bir çimdik çavdar
Bir tutam şile bezi gibi
Dişimden tırnağıma kadar
Ressamım.
Yurdumun taşından toprağından şurup gelir nakışlarım
Taşıma toprağıma toz konduranın
Alnını karışlarım
Şairim şair olmasına
Canım kurban şiirin gerçeğine hasına
içerisine insan kokusu sinmiş mısralara vurgunum
Bıçak gibi kemiğe daya
...Bedri Rahmi EYÜBOĞLU
ÜÇ DİL BİLMELİ İNSANN
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin
En azından üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayağın kadar senin
Ana sütü gibi tatlı
Ana sütü gibi bedava
Nenniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabancı.
Bedri Rahmi
EYÜBOOĞLU
..........
ÇATAL KARAM
1
Karadutum,
çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Agaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.
…
Dili
mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
II
Sigara
paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adını yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekün azade
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
N'etmiş,
n'eylemiş, n'olmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum.
Karam,
karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun.
Bedri
Rahmi EYÜBOOĞLU