Ekinler arasında süzülür yılan sır gibi
Nerede sümbül laleler Satürn’ün gözdeleri!
Doğanın kucağında yabancı meleşir yar gibi
Paradan başka bir şey bilmez Karunun gözdeleri
!…
Ay kıskanır
Yerde biter karanlığa inat aykırı mantarlar
!…
Güneş gücenmiş
Sıcaklığına yabancı kalmış düşlerde kararlar
!…
Dönsün başım
Denizin dalgaları sevişirken
Güneşin yörüngesinde
Yolunu şaşırmadan dünyasında eyleşirken
!…
Ah ekinler
Rüzgarında uğultu her başakta farklı boyun büküş
Ah onu seyreden çobanlar
Zarar vermemek için güder koyunları, çığlığında gülüş
Yer sarsılır
…!
Bir baş çiğdem inatla yükselir
Otların arasında
Irmak akarken
Merhem olur yarasına!
…!
Dillen ey mezar
Bu nedir uykunuz
Hangi gezegende gezer huyunuz!
Üstünde çiğdemden mesaj
Baharın yoksa bu müjdesi mi?
Açılır edayla ambalaj!
…!
Arabesk bir şarkı dilendiğim yine
Kendimi kandırıp, dinlendiğim kanepe de…
Olmaz diyen sen misin yoksa
sevgiden habersiz yapıyorsun şamata!
Oyundan başka ne hüner vardır ki kahpe de
Yel essin yeter ki dans eder bu ezgi de…
…!
Ey badem ağaçları, ilk çiçekten meyveye düşen sen misin?
Bahar dedikleri gerdek gecesine bırakırken ruj lekesi…
Karacaoğlan geçmiş bu diyardan yine öyle mi?
Neşet Ertaş dilinde ünlenir her hecesi…
Ben her yerde Anadoluyum
Her gezegen yörüngesinde Türk’üm diyen nefesin soluğuyum
Ağıtlarım kilim desenleri
Doldurur içine neymiş esenleri…
Ekinin!
!…
Ey köy kızları, ne olur kurak etmeyin tarlayı
Çölünde mecnunlara nasip etmeyin yarayı
Ihlara vadisinde yahut göreme yer altı şehirlerinde
Uzak tutun sevgisizliği, kavgayı!
Uçarken balon gibi
Yiyin çedeneyi, kavurgayı!
!…
Ekin olmazsa, esen yeller toprağı alır götürür
Yılanlar fare yemez, fareler veba ile öldürür!
Tarihine sahip çık ve uyan ey çocuk
Kırlara bak her yere dağılır misket boncuk
Bugün yirmi üç nisan dünya çocuk günü
Haydi esin, ekinlerin arasında yapın yolculuk!
!…
ve asla uyumayın, uyutmayın da!
Saffet Kuramaz