Serbest Kürsü / Mektup

Eklenme Tarihi : 4.01.2010
Okunma Sayısı : 1716
Yorum Sayısı : 0

 

Tarih:28 Kasım 2008 Cuma 13:45:16

 

S.a. Hocam,

İki dakika önce tekrar aradı. Bırakma beni dedi... Otobüsü hareket etti...

Ama ben artık istemediğimi... Önümde iki seçenek olduğunu ve birisini seçmem gerektiğini söyledim.

Ya günaha evetti, ya da hayır. Ben günaha hayır olanını seçiyorum dedim... Bundan sonra da bu fikrim, Allah için asla değişmeyecek... O da biliyor artık kararımda kesin olduğumu... Kalbimde çok tuhaf bir şey var şu an ama çok sakinim... Sanırım dediklerinizden dolayı, fırtına öncesi sessizliği yaşıyorum... Ne zaman hıçkıra hıçkıra ağlayacağım, çok merak ediyorum açıkçası. (.Buradan bir cümle istek üzerine çıkarılmıştır.)

 

Hayırlı günler hocam... Keşke karşınızda daha temiz bir Esra olsaydı...

 

---------------------«»---------------------

Hacı âli ( 11.28.2008 )

---------------------«»---------------------

Selam...

 

Küfrün, günahın geçici üstünlüğünü Rabbimiz, köpüğün üstünlüğüne benzeterek anlatır:

“Allah, gökyüzünden su (yağmuru) indirdi de vadilerden kendi miktarınca su akıttı. Sel de üste çıkan köpüğü götürdü. Süs veya bir meta’ yapmak için ateşte yaptıklarınızda da bunun benzeri köpükler vardır. İşte Allah hak ile batılı böyle bir misalle anlatır. Köpük, yok olur gider. İnsanlara fayda verene gelince, o yeryüzünde kalır. İşte Allah böylece misaller verir.” (Ra’d 17)

Küfrün, günahın saltanatı köpük gibi bir üfürüklük zaman sürer. Altın eritilirken, eritme esnasında altın pisliğinden arınıncaya kadar köpüğün üstünlüğü görülür. İş bittikten sonra altın, güzellerin gerdanına ziynet olur, takılır. Köpük ise yok olur gider.

 

Tarih:28 Kasım 2008 Cuma 19:38:23

RE: RE:

 

S.a. hocam,

Yeni astığınız şiirinizi okudum da biraz önce, artık size çekinmeden nasıl yazacağımı

Düşündüm, hocam...

 

---------------------«»---------------------

Hacı âli ( 11.29.2008 )

---------------------«»---------------------

---------------------«»---------------------

 

Sevgili Esra,

Bugün senden böyle tereddütler içeren bir kısa mektup alacağımı, üzüleceğimi hissettim, desem inanır mısın? Yengen ’hayırdır hiç neşen yok, ben bir kusur mu işledim, yoksa başka bir nedeni mi var’ dedi.

—Hayır, sebep sen değilsin güzelim... Esra... Esra dan dan kötü haber almaktan korkuyorum, dedim...

—Esra da kim, dedi...

Özetle, benim manevi kızlarımdan biri, dedim. Sanırım bugün zorlanacak...

—Hayrolsun inşallah, dedi. Olmamışlara da mı, üzülüyorsun. Kendi kızların yetmedi mi, üzülmek için. Ona,

—senin aklın ermez, dedim.

Hafif kırıldı. Özür dilemek zorunda kaldım.

Ona dedim ki;

—on kere daha ömrüm olsa, siz kadınları tanıyabileceğimi zannetmiyorum.

 

İkide bir bilgisayara gelip baktım. Her ne ise sonucu öğrenip, rahatlamak istedim. Bazı şeylerin endişesi, kendinden daha ağırdır. Ona eskiler;

-’Şuyu-u, vuku-undan beter,’derlerdi. Yani şayiası, dedikodusu veya tedirginliği olayın kendinden beter etki yapar demek gibi bir anlamı var. O haldeydim, şu anda.

 

Kesin tövbeni bozacak mısın, tereddüt mü geçireceksin, yoksa tövbene sadık mı kalacaksın. Merak ediyordum...

 

Baktım bir mesaj gözüküyor... Heyecanla açtım... Sen değildin... Tanımadığım bir rumuz. Merhaba diye başlıyor. Yeni bir kızım daha oldu demeye kalmadı;

—Hocam ben manevi kızınız, safiye diyen ilk satırları okudum. Öbür kardeşindi.

Okudum, aşağıdaki mesajını. Ve ikiniz için de kendimi koyuverip, ağlayarak rahatladım...

Onunla bugün yaptığımız yazışmayı gönderiyorum. Umarım bana olduğu gibi sana da ışık olur.

 

 

Tarih:29 Kasım 2008 Cumartesi 17:05:52

 

Merhaba

Hocam ben manevi kızınız SAFİYE. Üyelik adımı değiştirdim. Bir hafta içinde her şey o kadar hızlı değişiyor ki zaten.

Hocam size nasıl teşekkür edeceğimi, nasıl hakkınızı ödeyeceğimi bilemiyorum. Binlerce kez ellerinizden öperim. İkinci kez doğuşuma vesile oldunuz.

Hocam size anlatmak istediğim öyle çok şey var ki. Neresinden başlayıp nasıl anlatacağımı bilemiyorum.

Hani size rüyamı anlatmıştım ve görüştüğüm genci.

Dün yanımdaydı hocam. Beni ziyarete geldi. Saatlerce konuştuk sohbet ettik. Tam bir Anadolu genci. Geleneklerine, aile kurumuna bağlı, ahlaklı, temiz biri. Hiçbir yanlış sözü, hiçbir yanlış hareketi ve yaklaşımı olmadı bana karşı. Kendimi birden hiç olmadığım kadar güvende hissettim, onunla.

Ama utandım. Utancımdan dolayı dolan gözlerimi saklamaya çalıştım. Ben zannettim ki benim gibi biri yine benim gibi hatalar ve günahlar içine batmış biriyle olur. Karşıma çıkan insan, benim gibi günahkâr olacak diye düşünürdüm hep. Derdim ki;

—iyi adamın, temiz adamın, benim yanımda ne işi var. Beni alıp ne yapsın, derdim.

Ama öyle olmadı. Bu genç öyle temiz yüzlü öyle berrak bir kalbi var ki. Hiç tanımadığım hiç görmediğim bir hali var.

Utandım hocam. Hem de çoook. Bir kendime baktım bir de O’na. Benim omuzlarım çökmüş, yanlıştan, günahtan. O ise dimdik duruyordu karşımda. Gururla, onurla.

Detaylara girmeden anlattım. Hatalarım, günahlarım oldu. Ama geçmişin yanlışları, benim de yanlış biri olduğum anlamına gelmiyor. Ben doğru bir insanım, dedim. Kendimi, yüreğimi anlattım ona.

Öyle sakin, öyle huzur verici sesi ve yüzü var ki.

 

Hocam, sizce benim gibi biri böylesine temiz birini hak ediyor mu?

O da kendisinden bahsetti.

Bir erkek olarak, hiç zina yapmamış biri. Ve karşısında ben.

’Günahın sevabım olsun’, dedi hocam.

Ve gitti.

Sonra hıçkırıklara boğuldum.

Hem kula, hem Allah a olan utancımdan dolayı, sabaha kadar ağladım. Ne yaptım ben, nasıl bir gaflete düştüm.

Hocam, ben sadakatin ve sözün önemini bilen biriyim. Söz ve sadakat benim için önemli. Bunu ona da anlattım. Kendi aramızda konuşup anlaştık. Ama birbirimizi tanımak için biraz zaman gerekiyor ve onun askerliği var.

—Bekler misin?

Dedi

—Beklerim;

Dedim.

Beklerim hocam.

Sadakatle, saygıyla, sevgiyle beklerim. Ne kadar içten olduğumu anlattım ona.

—Geçmişe dair hiçbir şey konuşmayalım, bundan sonra. Ben seni sevdim. Yanımda istiyorum. Sadece bana ait ol, istiyorum; dedi

 

Hocam, bana bir şeyler söyleyin ne olur. Yardım edin kızınıza, yalvarıyorum.

Gördüğüm iki rüya var hocam. Bunları size daha sonra anlatacağım.

Ellerinizden öpüyorum, Ali hocam.

 

 

Tarih:29 Kasım 2008 Cumartesi 18:56:07

RE: merhaba

 

Sevgili Safiye,

Sevinçten ağlattın, haberlerinle.

Sonunda böyle güzel şeyleri yaşayacağını bildiğim, inandığım halde, senin de inandığın bu güzel sonucu yaşayarak görmen, mutlu olman, geleceğe daha güvenle bakıyor olman, sevinç gözyaşlarıyla Allah’a şükrüme sebep oldu... Allah utandırmasın, sana verdiğim umudun, laf olsun babından olmadığını gördün... Daha da göreceksin... Mükemmel bir geleceğin olacak. Allah’a verdiğin sözü tuttukça mutluluğun artacak. Dünyada iken Naim cennetini yaşayacaksın.

Şükrünü eda ettikçe nimetin artacak...

 

Mektubunda;

’hocam, sizce benim gibi biri böylesine temiz birini hak ediyor mu?’ diyorsun.

 

Günahına samimi olarak tövbe edenler, anasından yeni doğmuş gibi tertemiz olurlar, demiştim. Bu hem Allah’ın vaadi, hem resulünün hadislerinde olan bir müjdedir. Bu hükme göre, sen en az o çocuk kadar temizsin, tertemizsin.

Okuduğun dua, geçmişinden sorumlu tutulmayacağın şekilde seni temizledi. O duayı her kim okursa böylece temizlenir. Ne güzel söylemiş o delikanlı;

-’günahın sevabım olur.’

O sözü Ona Allah söyletti. Sana müjde olarak, geçmişinden sorumlu tutulmayacağını sana bildirmiş. O sözü, kuldan değil Allah’tan bil. Ona bu yaptığının karşılığı hem dünya mutluluğu, hem ahiren mükâfatı olarak verilecektir, inşallah.

Ve yine söylediği gibi ’geçmişi konuşma, geçmişte bırak.’

’ Dün dünde kaldı cancazım, bugün yeni şeyler söylemek lazım’ hz Mevlana.

Geçmişinden kurtulamayanlar, layıkıyla tövbe etmeyenlerdir. O okuduğun dua her okuyanı, her ne gibi bir kusur işlemiş olursa olsun, affettirir. Yeter ki tövbeyi nasip etmiş olsun. Bir de kul hakkı yenmemiş olunsun. Kul hakkına karşı bile etkilidir ya. Şimdi izahı uzun sürer. Belki bir vesileyle anlatırım sana.

Yeni hayatında başarılar diliyor, gözlerinden öpüyorum.

Şimdi kendine güzel bir gelecek planla. O askere gidip gelinceye kadar çeyizini hazırla. Onun mutlu bir askerlik yapması için arkasında dağ gibi dur. Birbirinize destek olun. İnşallah birbirinize deliler gibi âşık olursunuz. Sonu muhabbete dönüşüp ömür boyu süren bir aşkla.

Korkularını, umutsuzluklarını, acılarını, pişmanlıklarını bir beyaz kefen içine sar, Allah’ın mağfiret denizine at. Şükret ve yeniden doğduğunu farz et... Hep geleceğe bak...

Gelecek güzel gelecek...

Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler...

Manevi Baban olarak;

Gözlerinden öpüyorum... Huzurda kal.

 

Tarih:29 Kasım 2008 Cumartesi 17:31:39

.

 

Hocam yazılarım bölümüne aktardığınız yazışmalarımızı okudum. İnanın belki bir kaç kişiye daha örnek olur, yol gösterir diye çok mutlu oldum, umutlandım.

 

 

Tarih:29 Kasım 2008 Cumartesi 19:01:41

RE: selam selam

 

Oldu bile. Bir kardeşiniz daha irtibat kurdu. Bana da yardım edin hocam, lütfen. Diyerek Başladı, derdini anlattı. Anlattım. Zikrini verdim, devam ediyor.

 

Senin hikâyen mutlu sona ulaştı, elhamdülillah... Tabii ki iyi bir örneksin. Kim bilir kimlere vesile olacak yazdıkların ve birlikteliğimiz. Hatalarına kefaret olacak.

Derleyip toparlayacak, daha düzenli yayınlayacağım. Son yazılarını kaybetmediysen bana göndermeni isterim.

Selam ve sevgilerimle.

 

Safiye Tarih:29 Kasım 2008 Cumartesi 20:20:52

RE: RE:

 

Selam es selam

Hocam, gözyaşları içinde okudum, yazdıklarınızı. Size ne söyleyeceğim, minnetimi nasıl sunacağım, bilemiyorum. Duayı okudum ve bu kadar kısa sürede, bana böylesine fayda sağlamasına inanamadım. Bu güzelliğe vesile sizsiniz. Allah sizden binlerce kez razı olsun.

Rabbime ettiğim dualar kabul oldu.

—Işığa götürecek insanların içine kat beni, hayırlı insanlarla, sen’in korkunu yaşayan insanlarla karşılaştır, dedim ve kabul oldu.

İlk karşılaştığım hayırlı insan sizsiniz. Üzerimde babam kadar hakkınız var. Ve ikinci hayırlı insanda bu tanıştığım genç. Öyle hissediyorum. Dilerim Rabbimden tutunduğum bu umudu kaybetmeyeyim.

 

Hocam nasıl mutluyum nasıl anlatamam.

Yıllar sonra mutluluğun ne olduğunu hatırladım. Dualarınız, verdiğiniz ayetler, sizin samimiyetiniz ve ilginiz, şefkatiniz sağladı bunları.

Utanç içindeydim. Hep vazgeçmeyi, iffetli bir kadın olarak yaşamayı arzuladım. Ama karar veremiyordum. Şartlar ve şeytan izin vermiyordu.

Şükürler olsun Rabbime. İnanın şu anda ağlayarak yazıyorum bu kelimeleri. Allah’ım yakarmalarımı duydu ve bedenimin kirine aldırmadan, yüreğime bakıp, kurtardı beni.

Kaç kere düşündüm bu beni yakmayı. Ama yapamadım. Küllerim savrulur, kirletir doğayı, yanık bedenimin ağır günah kokan dumanı insanları boğar, diye.

Şükürler olsun Rabbimce.

Beni seviyor.

Yarattığı ve ruh kattığı bu emaneti seviyor.

Yazılarımı size göndereceğim hocam.

Allah sizden binlerce kez razı olsun. Bu mutluluğumun her anını sizinle paylaşmak istiyorum. Haberlerimi alacaksınız. Mutluluğumun sebebi sizsiniz. Allah sizi vesile kıldı ve ardından, tanıştığım genci.

 

Annem’in babama olan saygısı, sadakati, sevgisi nasılsa, bu gence öyle bir bağ ile bağlı kalacağım. Asla yanlışım olmayacak.

Allah onu kurtuluşumun devamı olarak gönderdi, bana.

 ---------------------«»---------------------

Esra.( 11.30.2008 )

---------------------«»---------------------

Başaramadım di mi hocam, kırdım sonunda tutunduğum tek dalı da... Sınıfta kaldım… Bir Safiye kadar kararlı olmayı beceremedim… Ne kadar da acizim… Oysaki en sevdiğiniz öğrenciniz olmayı istiyordum, hakkım yok ki buna ama… Hiçbir şeye hakkım yok… Takıldım ve düştüm yine… Belki de kapanacak yardım kapıları… Hiç okşamayacak peygamberim başımı… Dibe çökmüş gibiyim… Hele sizden kırıldım lafını duymak… Ben buyum işte her şeyi eline yüzüne bulaştıran, beceriksiz, sevdiklerini kıran, ağlamayı da beceremiyorum artık… Rahmetin üzerimden kalkmasından çok korkuyorum… Yazmak hiç bu kadar zor olmamıştı hocam...

 

---------------------«»---------------------

Hacı âli ( 11.30.2008 )

---------------------«»---------------------

Selam.

İşin başında ilişkimizde nefislerimizi işe karıştırmayalım demiştim, değil mi. Hatırladın mı?

Ben kim oluyorum da, birini bir yerlerden alıp bir yerlere taşıyacağım. O biri imdat çığlığı atmıştı, ben de tevafuk oradan geçiyordum, el vermeye çalıştım. O elimi bırakırsa ne yapabilirim ki. Böyle bir olaya şahit olmanın acısını duyar, başarısız olmanın ezikliğiyle, gider secdeye kapanır, rabbim başaramadım, kusurum varsa affet bu fakiri der, ağlarım ağlarım. Affedilmeyi beklerim.

Eğer sen halen bir çıkar yol arıyorsan ve benden bir beklentin olursa, ben buradayım. Secde ve tespih senin yanı başında. Eğer kaldırıp atmadıysan, umut var demektir.

 

Eğer namaz kılmaya dua etmeye devam edeceksen,

’ Allahü veliyyüllezine amenu, yühricühüm minezzulumati ilennur ’

Ayetini okuyabildiğin kadar oku.

Eğer kurtuluşun aşkını da beraber kurtaracaksa, Allah bir çıkar yol gösterir.

Neden Anne Babanın rızasını alarak nikâhlan mıyorsun. Vazgeçemeyecek kadar seviyorsan, evlen. Zinadan kurtul.

Ya da evlenmek üzere sözleş, nişanlan ama evleneceğin güne kadar elini eline değdirtme. Yakınlaşmak iradeni zayıflatıyorsa, uzak dur.

Ama mutlaka zinadan uzaklaş. Zina çooooooooooooook büyük bir günahtır. Cezası çoooooooooook büyüktür. Kendine de ailene de bunu yapmaya hakkın yok.

Türkiye’deki cinayet veya cinnetlerin yarıdan fazlası zina kaynaklıdır.

 

Bir zamanlar eşime karşı aşırı kıskançlık duymaya başlamıştım. Beş yıllık eşimden hiçbir sebep yokken şüpheleniyordum. Hocam hemen farkına vardı...’ Şeytan her fırsatı değerlendirir... Senin kalbini vesveseyle meşgul etmesin. Dikkatini ibadetinden ayırmasın. Namus Allah’ındır. Öyle bir şey olsa Allah cezasını mutlaka verir, ille de açığa çıkarır... Öyle bir durumda boşanırsın. Allah sana temiz bir kulunu verir. Boş şeylerle meşgul olma.’ demişti. NAMUS ALLAH’INDIR cümlesini asla unutmadım.

Cesedimizi O yarattı. Ruhumuzu O üfledi. Hayatımızı O devam ettiriyor. Nikâhlı olarak nefsimizi teskin etmeye izin verdi. Ama Zinaya yaklaşmayın dedi. İsra suresini O indirdi. Emrine bile bile itaatsizlik ederek namusunu kirletenlere dilediğini yapar.

Bunları çok zor yazdığımı herhalde cümlelerin kuruluşundan anlıyor olmalısın.

Seni zorlama hakkım, imkânım, haddim olamaz. Eğer yazışmak istemezsen yazmazsın. İstersen sorularına aklımın erdiğince, bildiğim kadar cevap vermeye çalışırım. Kendi öz kızıma söz dinletemedim. Yanlış adamla evleniyorsun etme gitme pişman olur acı çekersin dedim, dinlemedi. Bağrıma taş bastım, Allah’a sığındım. Duadan başka bir şey gelmedi elimden. Her gün her gece o ve onun gibiler için dualardayım. Sen de dualarımdasın...

Her şey sana bağlı... Başından buyana sana bağlıydı şimdi dahi aynı. Mektuplaşmayı kesmek istersen, helalleşir bitiririz. Devam etmek istersen ederiz.

Hayırlı geceler.

Allah yardımcın olsun, kızım.






( Esraya Mektuplar-14 -kalbimde Çok Tuhaf Bir Şey Var başlıklı yazı HaciAli Bayram tarafından 4.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu