17 Ağustos 1997 yılı İzmit Adapazarı deprem oldu. Peşinden bir ay sonra Düzce depremi oldu. Her iki depremin acılarını dindirmek amacı ile elimizden geleni yapmaya çalışıyorduk. Akrabalarımıza yardım etmeye başlamıştık.

Depremlerden çok kısa önce izinde idim. Çoluk çocuk akrabaları geziyorduk. Karacabey Yeniköy’de Nadiye ablamın yazlık evi vardı. Emekli olan Mustafa ağabeyim ile Leman yengemin de Boğaz köyüne gittiğini duymuştuk. Ablamın evi olmasına rağmen yıllardır deniz kenarında çadır açar yaz boyunca deniz kenarında kalırdı. Çadırköy’ün muhtarı idi sanki.Herkes onu tanırdı. Akşamları çadırlarının önüne toplanır, çay içer muhabbet ederler.

Ablamlar, Mustafa ağabeyim ve Leman yengemi çadır önünde misafir etmiş, bizde bu muhabbetin üzerine gelmiştik. Mustafa ağabeyim Ankara’da kalıyordu. Türkiye Tarım İş Sendikası Genel Sekreterliğini tam dokuz yıl devam ettirmişti. Emekli olmuştu. Daha önceleri ablama “Buradan bir ev alıp sana komşu olacağım.” derdi. Biraz eylendik, karnımızı doyurduk. Ayabeyim bundan böyle yapacağı işleri sıralıyor. Arada yengeme de takılmadan edemiyordu. “Ben ölürsem burada uşaklarınla yaşarsınız.” Yengemde ağabeyime karşılık “kimin daha önce öleceğini Allah bilir, bu gidişle ben senden önce ölürüm” demişti. Ağabeyim “aldığım evi size göstereyim haydi kalkın” dedi. Cumbul cemaat kalktık yaya olarak yürüyorduk.Bir ara yengemle geride kaldık, millet bizden önde idi.Yengemin halinden sıkıntılı olduğunu anladım. “Yenge rahatsızsan dinlenelim. Ağabeyime söylediğin sözler bana şaka gelmedi.” Yengem ne demek istediğimi anlamış masum bir tavırla bakarak. “Necmi aslında ben hiç iyi değilim ayabeyin ve çocuklara hissettirmiyorum. Bari şu emekliliğin tadını çıkartabilsek.” Bende fazla üzmemek için konuyu değiştirdim.

Öleceğini bile bile deprem olur olmaz ağabeyimle birlikte Adapazarı’na gittiler. Akyazı Küçücek nahiyesinde Zeynep ablamlar da gece saat üçe kadar uyumadan muhabbet ettikten sonra uyumak için yatmışlar. Yengem birden rahatsızlanarak vefat etmiş. Bizimde iznimiz bitmiş Balıkesir’e dönmüştük.

Son nefesine kadar akrabalarına düşkün olan yengemi kaybetmiştik. Yengemin zamansız gitmesi hiç iyi olmadı. Çocukların ve ağabeyimin hali ne olacak. Bu acıya ağabeyim nasıl dayanacak…

Aradan tam 52 gün geçti babam vefat etti. Babamın peşinden Hasbi ağabeyim vefat etti. İki ay sonra Mustafa ağabeyim vefat retti, onların peşlerine Ayşe ablam ve Zeynep ablam vefat etti. Tam 20 ay içinde 6 tane cenaze verdik. Depremin peşinden depremle alakası olmayan bizim sülalenin sevilen büyükleri böyle peş peşe gitmesi benim çok zoruma gitti. Sorumluluklar zamansızca bizim sırtımıza bindi. Ben şimdi ne yapacağım. Bir araya gelip de muhabbet edişlerimiz ne olacak. İnanın o zamandan beri çok durgunlaştım ve çok yorgun hissediyorum kendimi.

Böyle acı olur mu.
( 31- Zamansız Niye Gittiniz başlıklı yazı Necmi Yaprak tarafından 5.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu