SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ
(Büyük kan seli)
Bu haçlıdır derken fener patrikhanesi,
Son kalan Vatan topraklarını savunanlara
Celali isyanına atıfla
Kemali isyanı diyordu saray tımarhanesi
Bağıra bağıra tepine, tepine, yüksek perdeden.
Hani ihaneti duyunca, fitne fesadı sezince
Gözyaşı insanın içine akar ya
Dert gündüzden geceden bihaber,
hiç durmaz mazlumun üstüne akar ya.
Hani Millet hep beraber
Bozkurt gelecek diye ufka bakar ya.
Polatlı bükümünden sonra
Bir Milletin gözyaşı olmuş,
öyle akıyordu Sakarya
Sessiz, sakin, derinden…
Silah yok, para yok.
İmkân yok, umut yok.
Arkamızda duran yok.
Bir Kemal’imiz var birde Mehmet’imiz
Bizden ve İçimizdeki imandan gayrı
Yok oğlu yok!
Ama
Trablusgab’ımız, Galiçya’mız var,
Hicaz’ımız, Yemen’imiz var,
ve tabi ki Çanakkale’miz.
Ne cehennemlere girip çıktılar beraber
Mehmet, Kemali bildi.
Kemal Mehmet’i tanıdı.
İnançları da imanları da,
birbirlerine itimatları da tamdı.
Şüpheye ne gerek,
ispatı var kaç cepheden.
Ümmet nerde
Eser yok, ne cümlesinden ne hecesinden
Çoktan çıkmıştık ümmeti karanlıktan
Biz biz olmuştuk bile ,daha biz bize biz demeden.
Kemali diye kuvvacı diye……
varsın boynumuza ferman salsın saraylı insaf demeden.
O değil mi
Vatan,Millet kelimelerini ferman verip yasak eden.
Kula kul olup şeytanın fermanını dinleyecek yere.
Daha dün adımızı haykıracak gücümüz yokken.
Çarpışa çarpışa yürekle, emekle, pes demeden
Bir tek Allah’a kulluğun, imanın gücüyle
Biz biz olmuştuk bile
daha biz bize biz demeden.
Vatan Millet Sakarya deyip geçme
Hani ihaneti duyunca
Fitne fesadı sezince
Gözyaşı insanın içine akar ya
Polatlı bükümünden sonra
Bir Milletin gözyaşı olmuş,
Öyle akıyordu Sakarya.
Sessiz, sakin, derinden…
25 Ağustos 1921 günü
İki tümen batıdan karşımızdan,
8 tümen güneyden sol yanımızdan,
Yunan kuşatması başladı her yanımızdan.
Önce batıya dönüktü mevzilerimiz
sonra
Kısım kısım , basamak basamak,
merdiven gibi kırılmaya başladı sol yanımızdan.
Yüz kilometrelik cephemiz
bıçak gibi dönmeye başladı.
Sağ tarafı tuttu Sakarya’nın doğusunu
sol ucu buldu Ankara’nın güneyini.
Açıldı süpürdü Anadolu platosunu.
kanla boyadı geçti yelpaze gibi.
Bunda hiç sakınca görmedik.
Kırılan her basamak
İlk tutuna bildiği yerde
Tekrar yeni bir cephe kuruyordu.
O savaş tarihine geçen emri vermişti Mustafa Kemal
"Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh bütün Vatandır"
Ve tabi ki cephenin önünde…
Düşer ve kaburgasının kırıldığını fark eder Mustafa Kemal
Ayağa kalkar ve
“Bir gün bende senin kemiklerini kıracağım” diye haykırır yunana
Zafer bizi bekler eli kulağında
30 Ağustos çoktan kazanılmış,
Kocatepe çoktan alınmış,
Yunan çoktan denize dökülmüştür
Mustafa Kemal’in dimağında.
Şüphe yok!
Millî mücadelemiz zafere koşar ya.
Onun için ayan ve beyan ispattı,
“Büyük Kanlı Kıyım” dediği Sakarya
Hattı müdafaa yoktu sathı müdafaa vardı, o satıh bütün Vatandı.
Ucu kanlı testere dişli bıçak gibi
Sola döndü halayımız
Cumhuriyetti gelinimiz.
Sakarya’ya karıştı gitti,
Anadolu yaylasına akan kanımız.
Çağlayıp köpürüp akarken,
adımızı fısıldadı kulağımıza Sakarya.
Düğün halayı gibi,
bıçak gibi dönünce cephemiz.
Düşmanın kuşatması gereken hat uzadı.
Yunan Haçlı rüyası buhar oldu.
serap gibi yaklaştıkça uzak oldu.
Yunan ordusu,
uzayıp giden cephe hattımızda,
bilinçsiz ve düzensizce ilerledi durdu.
Düşman
Mevzilerimizde zayiat vere vere ,
Cephe gerisi ateş hattı birbirine karışmış,
Yorgun, aç, mühimmattan uzak,
taarruza devam güç ve kuvvetinden yoksun kalmış.
Yunan megalo ideası;
Hasmının üstüne hışımla saldıran Herkül ,
rakibi aniden çekilmesiyle tökezleyip düşmüştü.
21 yılının 13 eylülünde
Yunan kaçmış Sakarya’nın batısında
Silah mühimmatla boğulmuş nehirde
Yaralı ve aç yunan askeri
tarlalardaki tohumları çıkarıp yeme peşinde.
Yunan megaloideası silinmiş düşünde.
Mehmet’in uzattığı ekmeği
minnet ,şükran ve hayretle kapışırken
tarih tekerrürden ibaret ya
haçlı derken tekrar kendisini
Kılıçaslan’ın torunları önünde
sefalet ve açlığı bulmuş bir biçimde.
22 gün 22 gece kan akar Sakarya
Utku tutulur cihanın etmez tek hece
Olan biteni anlatmaya
Ne kelime yeter ne cümle Sakarya
Ay ışığında öğle güneşinde
Albayrak gibi kıvrılıp akar ya.
İşte o gün
Kızılırmak’ı yanında soldurdu Sakarya.
Sonbahar yağmurları akan kanı yıkıyor.
Yunanın çekilirken yakıp yıktığı köylerden
duman kül ve et kokusu geliyor.
Sonbaharın yaprak döktüğü ağaçlarda
simdi bedenler sallanıyor.
Nedendir sorma insanın anlatası gelmiyor.
Ama onuruyla inancıyla kimliğiyle
bir Millet uyanıyor.
Bir Millet ki
Vatan da demesi Millet de demesi fermanla yasak.
Haykırıyor
Ey Sakarya!
Kana buladık bugün seni.
Coşarak çağlayıp taşarak
Al götür denizlere beni,
Okyanuslara cihana tanıt beni
Sakarya!
Varsın ferman desin
“Milet demek ,Vatan demek yasak””
“Millette benim ,Vatanda benim”
“Mehmet’te benim ,Kemal de benim”
“Nefer de benim ,gazide benim ,şehitte benim”
“Hilali şehidim ,yıldızı gazim ,rengi kanım”
“Es be feleğin deli rüzgarı”
“dalgalansın şanınım,
Çırpınsın hevesim ,sevincim”
“Pekişsin yüreğim”
“Es be deli rüzgâr, çok görme bana”
“Uyanıyorum artık ümmeti karanlıktan”
“Millette benim ,Vatanda benim “
“Al sesimle boyadım seni Sakarya”
“Bana kulaklarını tıkayanlar,
gözleriyle duysunlar beni”
“Al götür beni ummanlara”
“Bu bayrak neden al göster, bilsinler”
“Al götür al haykırışımı duymayanlara”
“Al götür benliğimi tanıt cihana
SAKARYA!”
Şehitlerimin kemiklerinden süzülüp gelen suyuyla
Hani hiç durmadan akar ya.
Hani kör gönüllüler boş boş bakar ya.
Neden önemlisin bilir misin SAKARYA!
Fransızlar mücadelemizin haklılığını kabul etti.
Yunan ordusu yıprandı.
Eskişehir afyon hattını savunmaya geçti.
Ankara anlaşmasının yolunu açtın Sakarya.
Kim kazanacak belli oldu.
Cihanda bahisler tersine döndü.
İtalyanlar işgal ettikleri yerleri boşaltı.
Ermeni rüyası pontusculuk kaldı desteksiz.
İngiltere yunana yunan rüyasına isteksiz.
Mustafa Kemale muhalif kanat sesiz.
Uzatıldı Baş Komutanlık yetkisi süresiz.
Sakarya bizim son savunma savaşımız.
Anadolu sevinçle yankılandı.
25 bin kişiye başladık 18 bin şehit verdik.
45 bin mevcut neferle savaşı kazandık.
Umut yeşerdi duyan koşup geldi.
Artık taarruz sırası bize geldi.
“Askerimiz azdı ama çoğunluğu lazdı.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Sağ kanadı
Sakarya’nın doğusundan
Ankara’nın güneyine uzanan ,
yelpaze gibi sol yanına açılarak
kanla iz bırakmış testere dişli bir bıçak.
Geçerken şehitlerin yanından
Dur da çık dua tepeye
Bak uçsuz bucaksız gözüken
Cephe hattımıza , Anadolu yaylasına
Şehitlerin yattığı her mevzide
Tek tek dursan ömrün yeter mi
Şükretmekten
Kadir kıymet bilmekten gayrı
Fedakarlığı kahramanlığı ölçüp biçecek
kabın , cetvelin var mı bu fani dünyada.
Vatan Millet Sakarya diyen küçümseyici dilin,
Tek tek Fatiha okuya bilir mi onca cana.
Sen var olasın diye,
Sen seni yaşayasın diye,
Sen kimlik bulasın, benlik bulasın diye
O gün kana bulandı Sakarya.
22gün 22 gece
Ay ışığında öğle güneşinde
kıvrıla kıvrıla, çağlaya çağlaya,
Al bayrak gibi salına salına,
Çırpındı aktı gitti Sakarya.
Hani ihaneti duyunca,
Fitne fesat işitince,
Gözyaşı insanın içine akar ya.
Senden küçümseme duyunca,
Ağzında çıktıkça olur olmaz,
“Vatan Millet Sakarya”
işte içime öyle akar Sakarya.
“Aldırma! Diye haykırır.
“gurur duy kendinden ,kim olduğundan
ve seni sen yapmak için şehit olanların kim olduklarından” der.
Çırpınır durur içimde Albayrak gibi Sakarya.
Beni daha da ben yapmak için,
ay ışığında ,öğle güneşinde.
Yaz ,kış ,gündüz ve gece ,
her çağlayışında cümle cümle,
her şırıltısında hece hece
bana beni ,benliğimi fısıldayarak,
yüreğimin sende olmayan ,
o temiz yerine ,
içime doğru akar gider SAKARYA!
DR .ÖZGÜR EKER 22.07.2017