Ah...
Eder insan
Sabrı daralan
Yüreği bunalan
Çare adına imdat arayan
Sinesi dağlanan, ruhu yorulan
Hiç beklemediği bir vefasızlıkla karşılaşan
Çektiği cefa ve çileye rağmen ihanete uğrayan
Samimiyet ve teslimiyetini bir heva uğruna paralayan
İnsana her şartta mesafe konmasını hatırlatan ve acı bir ders olarak anlaşılan
Bazen...
Sazlardan
Rebabı dinlerim
Anbean düşünür kederlenirim
Derin bir hicranın perdesinde nefeslenirim
Kendi halinde akan gözyaşlarımı sessizce silerim
Öteleri tahayyül ederken mahcubiyeti yanımda bilirim
Hangi yüzle mizana giderim, ihlastan neden uzak bir haldeyim
Ne cananın esaretine talibim, ne de yalnızlığın rıhtımında acziyetten yanayım
Ey hancı...
Otur hasbıhal edelim
Kimdir sana böyle yabancı
Hoyrat davranan, adamlık taslayan ne acı
Emektar bir can olarak sabreder, boyun bükersin anlayış hani
Yol tecrübe gerektirir, ham olanı pişirir, edep hal için gereklidir, umursamazlar ahlakı
Her yol hakka gider, şer olanı zafiyet besler, ölümsüzlüğe oynayan nefis kendi ipini çeker budur farkı
Hasbi...
Bir yürek
Dağların yükünü taşır
Her cefada hak hatırındadır
Sevdası sahibin rızasına nail olmaktır
Tenden geçen vefadır, nefse paye vermeyen irfandır
Her edasında haşyet bir başkadır, inşirah kalbinde ki dermandır
Ne vuslat nakaratlarına tavdır, ne de cennetin nevilerine kurbandır, o ihlasa aşıktır
Mustafa Cilasun