“Tatilde deniz kenarları şeytan sofrasına benziyor!”
Türkiye’ye gelen turistlerin, geldiği ve gezdiği yerde Türk halkı ile dostane ilişkilere girmesi engellenmelidir. Oranın halkı böylesi rahat ve ahlaki sınırları zorlayan bir model paylaşıma hazır değildir, en azından gençleri… Bizim ahlak anlayışımıza göre, zina haramdır, tesettür önemlidir. Turistler, kendi yaşam modelleri gereği bu tür şeylere önem vermeden, kendi ülkesinde yaşar gibi rahatça denize girmekte ve gezmektedirler! Turistler nasıl ki, camiye girerken tesettüre dikkat ediyorlarsa, halkın içine girdiklerinde de o yörenin giyim ve ahlaki modeline saygılı olmalıdırlar. Bunu, en azından devlet, buraya turisti getiren firmalara söylemeli ve turistlerde buna uymalıdır. Bir Müslüman kadın kendi ülkesinde, tesettüre önem veren, İslami Otel adı altında yerleri arayıp bularak burada tatil yapmak zorunda kalıyor. Üstelik bu fırsatçı oteller turisten alınanın 3-5 katını alarak bir nevi bu davranışı cezalandırıyorlar. Eğer İslami şartlarda olmayan, ahlaki çöküntüyü destekleyen yerde tatil yaparsa sudan ucuz bir tatili hak ediyor demektir. Eğer oteller para kazanacaksa, turisten ne alıyorsa aynı parayı yerli turisten de almalıdır. Hem parasal, hem de ahlaki açıdan kendi ülkemin aile yapısı bu şekilde zülüme uğruyor.
Ben şu an Kuşadası’nda babama ait bir yazlık sitesinde kalıyorum. Havuzu çok güzel ama eşim tesettürlü olduğu için bu havuzdan faydalanamıyor. Ergenlik çağında ki oğlum ise, buradan bir an önce gitmeyi, “Her gün açık kadın görüp günaha girmekten bıktım, usandım!” veryansını ile tekrar edip duruyor. Haklı da. Ne diyebilirim ki? Oğlum gir, idare et diyemiyorum. Bu şekilde, tüm öğretilerime ters düşeceğimi de biliyorum. Bu savına karşı çaresiz hissediyorum. Denize girmek için ise, sabahın en erken vakitlerinde, denizin en soğuk olduğu anını planlayarak yüzmeyi tercih ediyorum. Gerçekten sabah vakitlerinde, sadece yaşlı kimseler, o da tek tük olmak üzere, giriyor ve deniz çok sakin oluyor. Denize alışana kadar suyun içinde adeta dondurma oluyoruz. Oğlum, çok soğuk diye bahane üretti yine, denize girmek istemediğini söyledi durdu. Ergenlik çağında ona yüz diye baskı da yapamıyorum.
Biz Müslümanız, kendimize göre giysilerimiz, paylaşımlarımız ve ahlakımız var. Kızlarımızı soyup, deniz kenarında ki, ağzı su akarak seyreden gençlere sergilemek, bize namussuzluk gibi gelir. Kim evladını bu konumda görmek ister ki… Namus ve şeref Allah korkusundan gelir. Kim bakir olmayan kadınla evlenmek ister ki? Bu bizim hem dini, hem de yaşam kültürü ve geleneğimizin bir parçasıdır. Yani yaşadığımız şehirde mini etekle gezdirmediğimiz kızlarımızı, eşlerimizi bikini veya açık haliyle denizde yüzmeye nasıl izin verebiliriz ki? Eğer bu ikilem içinde yaşayacaksak, nasıl ahlaki çöküntü var diye dizlerimizi vurur ve veryansın ederiz ki? Kadınıların çıplak gezdiği yerde, nasıl bir namus kavramından bahsedebiliriz ki? Kendi ülkemizde, devlet eliyle değil de, kendi imkanlarımız ölçüsünde buna dikkat ediyor, yüzmek gibi Allah’ın verdiği bu nimetten istediğimiz gibi faydalanamıyoruz, maalesef…
Bu yazımı okuyan herkesten elini vicdanına koyarak, yaz tailinde deniz kenarında ne yapıyoruz sorusuna cevap bulmasını, eğer bu durumdan mutluysa, neden ahlaki çöküntünün arttığına cevap vermesini, Eğer Müslümanım diyorsa, gözle, elle, dokunuşla zina olacak bir ortamın neden rahatsızlık vermediğini düşünmelerini rica ediyorum. Öldükten sonra, yaşadığımız her günahın hesabını biz vereceğiz, ben gitmedin, gördüm ama o ortama girmediğim için günahta kazanmadım düşüncesi, başını kuma sokan devekuşu misaline benzemez mi? Bir toplumu yıkan tek hedef ahlaki çöküntüdür, bilesiniz ve Allah bizi bu durumdan da korusun inşallah ama duayla olmuyor, biz bunu isteyeceğiz ki çözüm olsun.
Ben bu yazımda, ülkeme gelip de, doktor, sporcu, öğretmen gibi çalışan yabancılara hiç deyinmedim. Onların verdiği zarar zaten nerdeyse 300 yıldır devam ediyor. Adam dudak altı sakal bırakıyor, vücudunu dövmelerle donatıyor, Kadınları çırıl çıplak giyip, manken gibi kırıtıyor, bakınca iğreniyorum. Ama bu gençleri zehirliyor. Maalesef örnek alınıyor. Bu model gençlerimiz sokağa çıkınca görüyorum, hızla çoğalıyor. Bu kişiler ilim yaymak için değil, sadece gençlerin inancını çalmak için ülkemde yaşıyorlar. öyle ki, dizilerde bile, erkekle kızın ergenlik çağında çıkmaları teşvik ediliyor. Eğer genç biriyle çıkmıyorsa, aşağılanıyor adeta! Bu ise evlik dışı ilişkilerin artmasına neden oluyor…
O kadar yazacak şeyler var ki, kendimi burada frenliyorum. Göğsüm daraldı sanki… Bunları yazmayacağımız, paylaşmayacağımız, gençleri ilimle meşgul bir ülkemiz olması temennisiyle yazıma burada noktayı koyuyorum. Allah sonumuzu hayr eylesin, Amin..
Saffet Kuramaz