Değerli, eskimez dostlar ve sanal, gıyabî Yârenler,
Okumalarımdan ve uzun yıllardır yaptığım gözlemlerimden şunu anladım ki; dünya ve çarkları kısmen kusursuz dönse de, insana bakan faydaları birçok yerden kesintiye uğruyor.
Densizlik, dengesizlik, doyumsuzluk, açgözlülük, fesatlık, çekememezlik ve benzeri faktörler, zamanı ve zemini kirletiyor.
Çekirdek aile dahil, toplumsal katmanlar arasında olağanüstü kopukluklar var.
Değerlerimiz, öngörülerimiz, inanç ve düşüncelerimiz havada kalıyor, bir yere yapışamıyor, temelimizde teflon gibi bir izolasyon var adeta.
Yani diyeceğim o ki; bilim ve aklın jimnastiği ile sağlam bir temel atmadan,
tüm düşünce, fikir, ideoloji ve inançların aldatıcı olabileceğini düşünüyorum.
Sadece ana fikir olarak arz ettim yoksa, onlarca örnek verebilirim.
Bunu vurguladıktan sonra ne yapabiliriz, çağı nasıl okuyabiliriz, güncel yangınlara nasıl itfaiye memuru olabiliriz?...
Politik yanlışları sürekli vurgulayıp diş bilemekle, suçlu aramakla çözüm olsaydı, atalarımız çözer ve bize hiçbir enkaz devretmezlerdi.
Hücre neyse doku odur. Doku neyse organ odur. Organlarının işlevi neyse insan da odur.
Toplumun birer hücresi olan biz bireyler; çalışma, beslenme ve uyku haricinde, bu tür sorunlara günde enaz 3 saat kafa yormak zorundayız. Yaradana şükür, insanlığa fayda için ibadet burada başlıyor.
Üniversite eğitimi alma imkanı yoksa da sorun değil, en çok ilgimizi çeken bir bilim dalında kendimizi yetiştirmemiz, mümkünse de bir yabancı dili iyi derecede öğrenmemiz gerekiyor.
Buna paralel olarak, felsefe, sosyoloji ve psikoloji temel eserlerini okumamız gerekiyor.
Bu yola hakkıyla girdikten sonra, vatan, millet, insanlık ve bilim aşkıyla üretim başlayacağından, din, mezhep, tarikat, parti, spor, ırk tartışmalarının ne kadar yersiz olduğunu anlayacağız. Bu aşk her türlü üretimin katalizörü olacaktır aynı zamanda.
Herkes yerden bir taş alsa, müteahit temele koyacak taş bulamaz. Herkes evinin önünü süpürse, sokak çöpçüsü boş kalır ve saçını yolar.
Herkes iyiliğe odaklansa, belki şeytanlık intihar eder. Tamirat ve tadilata bir de böyle bir müfredatla çözüm arayalım.
İnsanlık sadece mabed vaazları ile ve meydan nutukları ile düzelseydi 5000 yıldır bu kadar sorun birikmezdi. Felsefe; bilginin sevgiyle yoğrulmasıdır, sapıtma organı değil. Bıçakla soğan da doğrarsınız insan da.
Bilim ve felsefenin gücüne inanın, ondan sonra neye inanırsanız inanın.
Beni de dDeğerli, eskimez dostlar ve sanal, gıyabî Yârenler,
Okumalarımdan ve uzun yıllardır yaptığım gözlemlerimden şunu anladım ki; dünya ve çarkları kısmen kusursuz dönse de, insana bakan faydaları birçok yerden kesintiye uğruyor.
Densizlik, dengesizlik, doyumsuzluk, açgözlülük, fesatlık, çekememezlik ve benzeri faktörler, zamanı ve zemini kirletiyor.
Çekirdek aile dahil, toplumsal katmanlar arasında olağanüstü kopukluklar var.
Değerlerimiz, öngörülerimiz, inanç ve düşüncelerimiz havada kalıyor, bir yere yapışamıyor, temelimizde teflon gibi bir izolasyon var adeta.
Yani diyeceğim o ki; bilim ve aklın jimnastiği ile sağlam bir temel atmadan,
tüm düşünce, fikir, ideoloji ve inançların aldatıcı olabileceğini düşünüyorum.
Sadece ana fikir olarak arz ettim yoksa, onlarca örnek verebilirim.
Bunu vurguladıktan sonra ne yapabiliriz, çağı nasıl okuyabiliriz, güncel yangınlara nasıl itfaiye memuru olabiliriz?...
Politik yanlışları sürekli vurgulayıp diş bilemekle, suçlu aramakla çözüm olsaydı, atalarımız çözer ve bize hiçbir enkaz devretmezlerdi.
Hücre neyse doku odur. Doku neyse organ odur. Organlarının işlevi neyse insan da odur.
Toplumun birer hücresi olan biz bireyler; çalışma, beslenme ve uyku haricinde, bu tür sorunlara günde enaz 3 saat kafa yormak zorundayız. Yaradana şükür, insanlığa fayda için ibadet burada başlıyor.
Üniversite eğitimi alma imkanı yoksa da sorun değil, en çok ilgimizi çeken bir bilim dalında kendimizi yetiştirmemiz, mümkünse de bir yabancı dili iyi derecede öğrenmemiz gerekiyor.
Buna paralel olarak, felsefe, sosyoloji ve psikoloji temel eserlerini okumamız gerekiyor.
Bu yola hakkıyla girdikten sonra, vatan, millet, insanlık ve bilim aşkıyla üretim başlayacağından, din, mezhep, tarikat, parti, spor, ırk tartışmalarının ne kadar yersiz olduğunu anlayacağız. Bu aşk her türlü üretimin katalizörü olacaktır aynı zamanda.
Herkes yerden bir taş alsa, müteahit temele koyacak taş bulamaz. Herkes evinin önünü süpürse, sokak çöpçüsü boş kalır ve saçını yolar.
Herkes iyiliğe odaklansa, belki şeytanlık intihar eder. Tamirat ve tadilata bir de böyle bir müfredatla çözüm arayalım.
İnsanlık sadece mabed vaazları ile ve meydan nutukları ile düzelseydi 5000 yıldır bu kadar sorun birikmezdi. Felsefe; bilginin sevgiyle yoğrulmasıdır, sapıtma organı değil. Bıçakla soğan da doğrarsınız insan da.
Bilim ve felsefenin gücüne inanın, ondan sonra neye inanırsanız inanın.
Beni de bir dost hanesine yazın.
Hoşça kalın, dostça kalın.
20.09.2017
Ali Rıza Malkoç
Yazının yayınlandığı adres:
Hoşça kalın, dostça kalın.
20.09.2017
Ali Rıza Malkoç
Yazının yayınlandığı adres: