Celal, klasik bir toplum modeli insan. Dürüst, samimi, ağız laf yapan, çok okuyan birisi. Bağlama çalar, Cem yapar, isterse bir dağ başında ızgarayla rakı içer, elinde oltası balık tutar, domates yetiştirir, güvercin besler… Yalan asla söylemez, dobradır da!  



-Yine mi piyango alıyorsun


-Evet


-Çıkmadığı halde neden ısrar ediyorsun


-Ya çıkarsa


-Ya çıkarda hayatını yıkarsa


-Çıksında o zaman düşünürüm. O kadar para ya harca harca bitmez ki…Hem bana ne zarar verecek ki? Aklı başında biriyim sonuçta!




-Sayısal Loto mu aldın yoksa?


-He ya! Bu hafta ikramiye çok yüksek, çıksın da şu sefil hayatımdan kurtulayım!


-Yapma ya… Haydan gelen huya gider demiş atalarımız


-Ne demişlerde demişler, hem de yalan demişler… O veciz söylendiği zaman piyango mu, Sayısal Loto mu varmış, söylesene!


-Başka türlüsü varmış, sonuçta aynı kapıya çıkar!


-Sen beni dert etme, çıksında, sana da biraz veririm.

Aman ha… İstemem! 



-Bankadan kredi mi aldın yoksa


-He ya! Oğlan dersaneye gidecek para yok işte… Dileneyim mi ondan bundan, söylesene!


-Elbette dilenme ama sen fakirsin sana zekat düşer, zekat almayı kabul et en azından.


-Olur mu ya, ben zekat alacak bir adam mıyım,  dilenmek gibi!


-Faizle yahut krediyle para alıp günaha gireceğine, zekat gibi helal yolu denesen!


-Olmaz… Ben ne zekat ne de sadakayı asla almam.



-Zengin olsam hayat garanti olurdu ya!


-Sen zengin değil misin?


-Nasıl yani?


-Elin, ayağın kopsa, Allah korusun, aynısını almak istesen ve sonuçta dünyanın parasını vereceğim desen, aynı ayağı veya kolu alabilir misin?


-Elbette hayır


-Demek ki o kol ve ayak varsa ve sağlamsa sen dünyanın en zengin insanısın!


-He ya! O yönden bakarsan öyle… Ama adamın her şeyi var, sağlıklı da. Aynı zamanda zenginde. Lüks araba, rezidans evler yatlar alıyor.


-Sor bakalım sende olmayan bir şeyi var mı onlara


-Ne gibi?


-Mesala sağlıklı iki çocuğun var, maşallah. Onlar da sen ne dersen yapıyorlar, seni asla üzmüyorlar. Hayırlı evlatlar…


-Doğru


-Peki o zengin dediğin adamın çocuğu hayırsız olabilir, kazandığı malı çar çur edebilir, esrar içebilir, yanlış yollarda olabilir. Her an tetikte, acaba kötü bir haber mi alacağım diyebilir! 


-Doğru!


-Bak sende olan onda yokmuş… Üstelik çocuk sahibi olmak o doktordan bu doktora ne paralar harcayanlar var. Çocuğum olsunda fakir yaşayayım diyecekler adeta!


-Gerçekten çok doğru.


-Sevgili Celal, Allah herkese fıtratına ve kaldırabileceğine göre dert veriyor ve sınıyor. Eğer kıyas tek başına fakir-zengin kıyası olsa ki, bu başka haksızlık olurdu, oysa bütün artı ve eksilerini terazinin bir kefesine koysan, zenginde başka kefeye yoksa adaletle eşitlik olacaktır.  Sende olmayana göre kıyas yapmak doğru olmaz!


-Diyecek lafım kalmadı ama ben yine de zengin olmak istiyorum.


-Aklını başına al ve bu isteklerden vazgeç olur mu?


-Asla!


…/


Sigara, içki, faiz, piyango, her çeşit loto…  Onlara parasını, verdikçe verdi Celal.  Asla da vazgeçmedi ve zengin de olamadı. Şimdi de başka bir yol bulmuş. Siyasetin içinde arıyor geleceğini. Siyaset üzerinden kazanacağı bir gelecek hayali var! 


Hayatını hiç bir zaman Kur’an ve sünnet çizgisinde kurgulamadı. Oğlu üniversite mezunu oldu, askerliğini de bitirdi. Soruyorum ne yapıyor diye, diyor ki, iyi bir iş bulana kadar evde otursun. Ben diyorum ki, cüzi miktarda maaşı bile olsa para kazanacağı bir işe girsin, hayatı öğrensin. Orada çalışırken çevresinde ki fırsatları kovalasın. Yok diyor, benim partim iktidar da değil ki, oğlumu işe koyacak torpilim olsun diyor. Ancak torpille işe girer diyor. Bir başka cepheden söylediklerini değerlendiğimde, siyasete de bu yüzden girmiş diye düşünüyorum.


Onu ikna etmem mümkün değil. Hani insan yedisinde ne ise yetmişimde de odur derler ya, ön yargılı ve olumsuz hayata! Hep kısa yoldan köşeyi dönmek, torpille işini devam ettirmek, arkasında bir dayı aramakla yaşamını kurgulamış. Oysa, rızkı veren Allah, biz sabır edip, çalışıp, kapıları zorlayarak, gerekirse çaresiz kaldığımızda içten bir yakarışla ağlayarak Rabbimize dua ve niyaz ile bir çıkış yolu bulabiliriz.  İslam hareket etmektir. İslam yaşlansak bile başkasına muhtaç olmayana kadar çalışmaktır. Çalışırsak heyecan duyarız, işe yaradığımızı hissederiz, hayattan asla kopmayız. İslamı kabul eden asla tembel olamaz. Asla rızkını oturduğu yerden bekleyerek aramaz!


Aslında, rızkını yanlış yollardan arasa da, hareketi seven bir insan, Celal. İşte, tuttuğu yol yanlış, bu yüzden hep yerinde sayıyor. İnsanlardan, maddeden, yalan dünyadan medet umuyor. Kimden medet umarsan Rabbinde odur şüphesiz! Gizli şirk dedikleri bu olsa gerek… Allah ona mesaj veriyor, aklını başına al, ısrar etme diye ama bunu göremiyor, hidayeti Allah veriyor. Belki birgün Rabbimi tanıdığında ona doğru yolu gösterecek, umarım iş işten geçince olmaz! Hiç birini ölüm anına bırakmaz inşallah, Amin… 


Celal aynı yaşantısını yaşamaya devam ediyor. Onu bankalar, kumarbazlar, kötü insanlar… Her çeşidi sömürüyor. Allah akıl vermiş değil mi, uyan bu faydasız derin uykulardan Celal, uyan!


Saffet KURAMAZ  

( Uyan Derin Uykulardan Celal, Uyan! başlıklı yazı safdeha tarafından 31.10.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu