Merhaba,
Yazılarımda yaşadıklarımı, yaşadığım yörenin yaşayışını, kültürünü, insanlarını, okul anılarımı, ülkemizin başındaki terör belasına lanetimi, değişik konulardaki duygu ve düşüncelerimi anlattım.
Çocukluk ve gençlik yıllarımda ne yaşadıysam, sis perdesi arkasında ne varsa "BÖLÜK PÖRÇÜK (1.2.3.4) " başlığıyla yazdım. Bugün de evde oturup dururken "BÖLÜK PÖRÇÜK (5)" ortaya çıktı.
Benim yaşadıklarımı yaşayanlar buruk da olsa gülümsesin, gençler de şanslı olduklarını anlasın diye...
...............................................
Önce sabah güneşi
Düşerdi
Yer yataklarında yattığımız odalara
Bizden biriydi
Sanki
Yüzümüze konup kaçan karasinekler
Beş altı yaşlarında çocukken daha
Akşam korkup karanlıktan
Çıkamadık mı dışarıya
Bilin ki kaçırırdık o gece
Yatağa
Hani derler ya
“Sabah güneşi güzele düşer” diye
Biz kurutalım diye uğraşırken kaçırdığımızı
Yatakta bir sağa bir sola
Sinekler uçuş yaparken tepemizde
Ne güzeli kardeşim
Güneş, o kerpiç evlerin ufacık pencerelerinden
Düşerdi
Yatakta kıvranan sidikliye
Dön babam dön
Ne kadar dönersen dön
“Gene mi işedin?” diye bağırırdı analarımız
Serilirdi
Kapı önüne ya da kerpiç duvar üstüne döşeğimiz, yorganımız
Aklıma bunlar geldi
Klavye önümde, masa başında
Nedendir bilmem
Anlatmıştım ya
Önceleri
Dört bölüm halinde
Çocuklukta yaşadığım bölük pörçükleri
“Bu da beşincisi olsun” dedim
Sanırım bu sefer
Okuyanları da biraz
Gülümsettim
Öylesine uzak kalmış ki
Çocuklukta yaşadıklarım
Sanki bir sis perdesinin arkasında
Tüm hatırladıklarım
“Hangi oyunları oynardık?” diye
Sordum kendi kendime
“Anlat bakalım hepsini!” deseler
Anlatamam
Hepsi bölük pörçük, hepsi yarım
Biz “tame” derdik, ama “teğme” idi söylenişi aslında
Ölonun Derviş amcanın Tepesidelik’ten getirip sattığı
Meşe değnekler
Elimizde
Yedi sekiz yaşımız
Yerden sektirerek fırlatırdık gittiği yere
Onu vurmaya çalışırdı
Başka bir değnekle
Rakip arkadaşımız
“Esir, mendil kapmaca, birdir bir, çelik çomak, yakan top”
Ve daha başka oyunlar
Elimizde ne telefonumuz vardı ne de laptop
Testi kırıklarına “cıncık” der
Onları kayardık üst üste
Topla vurur devirirdik
Bir başka oyunumuzda
Gerisini hatırlamam çok zor
Bu kadarı kalmış aklımda
Bir de gece oynardık
“Eyboho” diye bağırarak
Yalnız kalınca korkardık karanlıkta
Fazla isteğimiz yoktu
Ana babadan
Bilmezdik gofreti, çikolatayı
Fındıklı, fıstıklı baklavayı
Koluna burnumuzu sildiğimiz
Yakasız işlik giyen köy çocuklarıydık
Diz kapaklarımız yaralı
Pantolonlarımız kırk yamalı
Altı gün ırgatlığa gitmiştim
İlkokulun son sınıfında
Günlük on liradan
Altmış liram olmuştu
Dedim ki kendi kendime
İstediğim kadar şeker sucuğu alırım bu parayla
Alişen Emmi’nin dükkânından
Güçlü, zengin hissetim kendimi
Çıkmadı o para uzun süre
Yastık altından
Daha neler neler
Gün gelir
O yaşananlar da
Kağıda düşer
Yaştaşlarım çocukluklarını ansınlar
Ola ki gençler de okursa
Hayatın, yaşadıkları zamanın değerini anlasınlar
Elimden geldiğince
Dilimin döndüğünce
Aktardım ben
Geçmişi geleceğe
Umarım mutlu büyür ülkemde çocuklar
Aydınlık ve güzel olur
Yarınlar
…………………….
Numan Kurt
5 KASIM 2017