Beynimde saltanatı sürmediğin gün mü
var;
Takvimlerden öğrendim bugün mü var
dün mü var;
Kör – kütük oldum ulan yas mı var
düğün mü var;
Sende yaşa sende gör sil aşkın
gözyaşını;
Göm hicran makberine vuslatın
tektaşını…
Gezinmesin düşümde gözlerine tembih
et;
Nedir söyle zamansız aklı evvel
ziyaret;
Sözlerinde nedense hep cinayet
cinayet;
Failİ meçhul demek günahıma
girmektir;
Bilerek sağdan geçip sola selam
vermektir…
Düğmesiz gömlek sanki sarıldığın,
sardığın;
Bu kaçıncı hatır be bile bile
kırdığın;
Sen “üzüldüm” diyorsun ben ise
darmadağın;
Noktasız cümlelerde sanki teselli
bulduk;
Satırbaşı düşlerin kuyusunda
kaybolduk…
Kalpten verilen hükme saygımız baki
bizim;
Sağı - solu oynamaz duygumuz baki
bizim;
Sırtımızdan vurulmak kaygımız baki
bizim;
İster ağla ister gül hergün bayram
deliye;
Ferman çıkar istersen duyur tüm
ahaliye…
Dertlerime dermanı kim veriyor sordun
mu;
Merhaba üç hecedir akıl edip yordun
mu;
Hiç sen kendi kendini “çek git” diye
vurdun mu;
Bırak şimdi üç günlük dünyanın son
gününü;
Yaşamak varken gülüm arkasını, önünü…
Mekansız sevgilerin meyhanedir mekanı;
Yanyana son şerefe imkansızın imkanı;
İmansız yalnızlığın deli akarmış
kanı;
Yalnızlığa söz vermek bu gece boğmak
için…
İlla yanmam mı gerek yeniden doğmak
için;
Ali ALTINLI – 26.11.2017
Saat: 01:14