Yaktık kitapları, çocukları, ağaçları
Leyla’ya çirkin dedik, Ferhat’a aptal
Halimize sırt döndü Pir Sultan Abdal
Hayatın darasında harmandalı oynadı
aksanı kırık sevda sözlerimiz
Sustukça vicdanımız paslandı, kalbimiz boynunu eğdi,
Söyleyin bana, insan olmak için eksiğimiz neydi?
Bir avuç darı, biraz sarı,
Rızkımıza can olan anne kolları
Belki de,
Saçlarına benzin dökülmüş çocukların uykularından
Çaldık ya masalları
Bundan bitlendi hislerimiz
Dağılmıyor artık içimizdeki sislerimiz
Dünya ahret cehalete cenneti satanları,
Susmuyor ki artık kırık plak şarlatanları
Acıya münhasır günlerin ağzında
Bir sevdalık ıslığımız kaldı,
Geçmişe ahu zar eden gözlerimiz dünlü düşlere daldı
İşgüzar umutlarda olmasa, bu hayat çekilmezdi
Uçmazdı kuşlar, savrulmazdı rüzgâr
Bir avuç karla yeşile boyanmazdı şu karşıdaki dağlar
İçimizde köşe kapmaca oynamazdı bulutlar
Bir bilseniz bu şehirde her gece şarkılar ağlar
Hangi çocuk şarkı söylemeden büyür ki?
Deforme olmuş asfaltlara,
yalanları çiviliyor gece bekçileri
Sokaklar eski bir yosmanın salınışı gibi
Kamburu çıkıyor hayatın
Anam avradım olsun diyor Kabil
Günahları yıkıyor toprağa Habil
Kaçın çocuklar, kaçın sizi de alacaklar
Aşk ! ruhumuz, onu da çalacaklar
Kırılacaklar arasına kaldırın kalbimi ne olur
Yüreğim bu şehir gibi gri ve sancılı
Başımda tüter acılarım ve sanrım
Galiba yaşarken ölüyoruz tanrım
Hala vesaireler yokuşu kalbimiz
İki gözüm aksın yalanım varsa
Eksiğimiz biraz aşka,
Özlemlerimiz başka, başka
Nefesimizde ki kelebekleri okşuyoruz her akşam
Âşık oluyoruz kendimize yavaşça
Kaç kafiyelik hatırım kaldı ki bardağımda
Uyusam, uyusam, uyusam
Bugün ’de kubbede ağlayan sabah ezanını duysam
İnce belli bir yalnızlığa sarılıp öylece kalsam
Cennetin haritasından tüm kötülükleri çıkarsam
Sus artık içim dünya yine döndü tersine ... Vesaire ..Vesaire ..Ve _ŞAİRE_
Yasemin Demir Kasım 2016
saat şaşması notları