Öyle toz duman olmuştu ki ortalık. Kimin eli kimin cebinde, kimin silahı kimin ensesinde, ensesi kalınlar ne kadar destek verdi bu toz duman olup da ortalık karışırken, bunları bir araştıralım dedik enine boyuna. bakalım ne sonuca varacağız...



Bulundukları cezaevi müdürlüğünden izin alarak darbeci bir vatandaş ile görüşeceğiz. Bakalım bize neler neler anlatacak... Buradan cezaevi yönetimine teşekkür ediyoruz bize zorluk çıkartmadıkları için, sağ olsunlar var olsunlar...



Hah! işte tam karşıdan, bizle görüşmeyi kabul eden bir darbeci hem de aynı zamanda da sivil imammış, darbeye de kıyısından köşesinden katılmış, destek vermiş bir vatandaş geliyor, hemen mikrofonumuzu uzatıyoruz kendisine... Söylemiş bakalım ne söylemiş...



- Merhaba Sayın Zikrettin Darbeder...
- Merhaba merhaba da benim soy adım Darbeder değil Derbeder bir kere...
- Özür dileriz dil sürçmesi olarak kabul edin.
- Kabul ettik bakalım.
- Siz de darbeye destek vermişsiniz doğru mu?
- Yok efendim yok ne darbeye destek vermesi, benim alakam yok bu işler ile... O gün o hava üssünde idim doğrudur, hava almaya gitmiştim, hava üssünde başka ne yapılır ki ama ben o komutanların pantolonlarını ütülüyordum sadece, sorarım size bu darbeye destek vermek midir? Suçsuz yere beni de aldılar...
- Ütü yaptıysanız sadece pek de destek sayılmaz...
- Ütü ütü sadece...
- Bir de silahları alıp ellerine vermişsiniz...
- Yok, yok kuru iftira ne silahı, silahları zaten bellerinde idi, ben sadece bellerinde ki kılıflarında silahlarını kontrol ediyordum, bilmeden konuşmasınlar...
- Tanklara mermi yüklerken de yardım ettiğiniz söyleniyor. Buna ne diyeceksiniz...
- Yardım mı yok canıııım ne mermisi, tankların sağını solunu kontrol ediyordum ben, bir de camlarını sildim, kar buz varsa diye camlarında...
- Ne karı ne buzu Zikrettin Bey aylardan Temmuz idi...
- Hadi ya öyle miydi? Hiç farkında değilim...



Bir müddet sessizlik olur...



- Sizin bir de sivil imamlardan biri olduğunuz söyleniyor doğru mu?
- Yok vallahi iftira bizim sülalede hiç imam yoktur, iki göbek geriye gitsen bile...
- Sivil İmam değilsiniz yani?
- Olur mu öyle şey bana dinden sorsanız üç kulhuvallah bir de elhamı bilirim de başka da bir şey bilmem dinime imanıma...
- Pensilvanyada ki imama mı tabisiniz?
- Yok canım ne Pensilvanyası ne imamı orası Amerika orada imam ne arasın, varsa varsa orada papaz vardır değil mi?
- Hakikaten imam kılıklı bir papaz o galiba...



Zikrettin Bey sağını solunu kaşımakta, yavaş yavaş sinirlenmektedir...



- Peki Zikrettin Bey banka hesaplarınızda yüklü miktarda dolar ve eyronuz varmış.
- Ehemmm kem küm var var da kayınpederimin mirasından geldi onlar ...
- Allah Allah çok mu zengindi kayın pederiniz?
- Bakkal dükkanı vardı...
- Nasıl ya bakkal dükkanından milyon dolarları nasıl yaptınız?
- Canım bakkal dedi isek bakkallar zinciri diyelim işte... Yirmi otuz bakkal...



Heyecan gitgide artmakta konuşmalar hararetlenmektedir...



- Zikrettin Bey telefonunuzda da Baylock çıkmış doğru mu?
- Yaaani benim oğlan yanlışlıkla cep ile oynarken yüklemiş işte... İlk mahkemede de söyledim bunu zaten hakime...
- Nasıl öyle sizin çocuk Baylocku yükleyebiliyor mu? Bildiğim kadarı ile şifreli mifreli öyle sıradan insanlar giremez ki?
- Canım siz bakmayın o laflara benim oğlan bilgisayar dahisidir, istesin CİA'nın KGB'nin MOSSAD'ın sitesini bile çökertir, yeter ki istesin...
- Çok zeki demek ki oğlan da sizin gibi, onun da imamlığı var mı sivil olarak...
- Yok, yok biz de öyle imamlık...



Konuşmalar hararet ile devam edecektir diyalog halinde...



- Sık sık Pensilvanya'ya gidip o zatı muht... pardon zatı zibidi ile görüşmeye gitmişsiniz?
- Gittim gittim ama sor bir niye gittim?
- Sordum zaten demin, şimdi yine soruyorum niye gittiniz?
- Turistik gezi idi benim ki Pensilvanya'da çok güzel tarihi ve turistik yerleri varmış bizim hanım ucuz bir tur bulmuş atladık gittik işte...
- İyi gezdiniz mi turistik ve tarihi yerleri?
- Gezdik gezdik de bitiremedik.
- Ama sizi o zatın evine, şatosuna girerken de görmüşler?
- Kim görmüş, iftiranın daniskası, ben bir kere arka kapıdan giriyordu... Pardon tüh! Arka kapıya kadar gittim, bahçeye köpeğim girmişti onu aldım çıkardım...
- Ha anladım içeri girmediniz yani... Girdiğiniz de görüntülenmiş ama...
- Yok yahu! Onuda mı tespit ettiniz? Girdim girdim de küçük abdeste sıkışmıştım, içeri girdim çişimi yaptım çıktım, sebebi odur, başka bir şey değil...



Size darbeci desek, darbe sever desek, vatan haini desek nasıl hissedersiniz kendinizi, bu adamın kılı bile kıpırdamıyor şaştım kaldım... Tahliye olacağının hayalini kuruyor...



- Bir de üst rütbeli subaylardan biri sizi orada selamlıyor baş ile onu da kaydetmiş kameralara ona ne diyeceksiniz?
- Yok canım ne selamlaması o zat binbaşı mıydı, yarbay mıydı boynu ağrıyormuş, boyun fıtığı olmuş o sebep ile başını sağa sola aşağı yukarı oynatıyordu siz de bana selam veriyor mu zannettiniz... Pöh! hiç alakası yok selamlama ile...
- Komutanları derdest ederken de yardım etmişsiniz darbeci askerlere...
- Yalan kuru iftira, yapmayın bunları komutanlarımıza yalvardım beni dinlemediler...
- Kabahat samur kürk olsa zaten kimse lütfedip de üstüne almaz. Ben de içeri girip de suçluyum diyeni çok görmedim ki şimdiye kadar...
- Yaktı bizi papaz devirseydik hükumeti Çemişgezek de ya belediye başkanıydım ya da kaymakamdım ben şimdi, burada ne işim vardı yahu! 

( Benim Darbeyle Marbeyle Uzaktan Yakından Alakam Yok başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 30.11.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu