Dünyanın hiçbir yerinde, devletlerarasında savaşa sebep olacak bir yanlışı kimse istemez. Her haberde bu gibi şeyler var gibi görünse de!  Tıpkı Kuzey Kore ve Amerika arasında yaşanan sözüm ona savaş krizi gibi. Kuzey Kore tarafından denenen füzeler ve menzillerinin uzunluğu, korkutucu olsa da, iki ülke savaşmayacak diye düşünüyorum! Hiçbir ateist ve Müslüman dışında kalan ülkeler çok gerek görmedikçe de birbirlerine zarar vermezler. Bu sadece bir ekonomik hamledir ve bu savaş fikri güncel kaldıkça, altın ve borsaya ayar yapılmaya devam ediyor.

 

Esas mesele orta doğudur.  Burada kim yaşar, Müslümanlar! Burada ne var petrol… Buradaki devletler güçlü müdür, hayır! Buraya yapılan ayar kime zarar verir, oradaki Müslüman halklara ve devletlere… Burada kim suçludur, orada devletim diye yaşayıp, bölük pörçük olmuş, zaafa uğramış, İslami değerleri unutmuş, kukla devlet yöneticileridir. Orta doğuda iki devlete baş tacıdır, küfre dengedir, birisi Lübnan, diğeri İsrail… Lübnan’da yaşayan Müslümanlar, azınlıktadır. İsrail ise, Amerika’nın uydusu ve Yahudi’dir.

 

Müslümana son darbeyi vurmak adına, şah damarını kesmek için, İsrail tarafından Kudüs’ün başkent ilan edilmesi ve Amerika’nın da bunu desteklemesi gündemde. Kudüs’te Mescid-i Aksa var ve burası özerk bir yerdir, kimsenin malı değildir. Kudüs başkent olursa, bu özerklik ortadan kalkacak, buranın maddi ve manevi kaynakları İsrail’in olacak. İsrail istediği gibi Kudüs’ü inşa edecek, Müslüman’ın kutsalını istese yine de imar edecek, yakacak, yıkacak… Şu an zaten iki farklı yerleşim yeri ve Kudüs bulunmaktadır, başkent olması durumunda da bu farklılık ortadan kalkacaktır. İslami değerleri Kudüs’ten yok edebilecek ve hatta Müslüman’ın burada yaşamasına izin bile vermeyecektir. Şu an bile Kudüs’e gidenler bilir, Kudüs’ün giriş çıkışlarında bulunan yollarda kontrol uygulanan gişeler mevcuttur. Kimse elini kolunu sallayarak Kudüs’e giremiyor. İsrail hükümeti izin verirse, girebiliyor.

 

Kudüs’te Mescid-i Aksa var, Kur’anda bahsi geçen üç kutsal haramdan birisidir, kısacası Allah’ın evidir. Bu evlere, haramlara, Allah’a inanmış Müslüman kişiden başkasının girmesi mümkün değildir ve giremez de… Bunu Amerika’da, İsrail’de biliyor. Allah’ın gücüne inanmadıkları ve orayı savunan Filistinlilerin zayıf mücadelesi, onlara güç veriyor. Kendilerini tanrı gibi gördükleri için, haşa, her türlü düzeni değiştirmeye haklı görüyorlar. Üstelik son on yıldır Suriye ve Irak’ta yaşananlar, onlara ayrı bir cesaret vermektedir.

 

Dünya da 1,5 milyar Müslüman yaşadığını gerçeğine rağmen, Küfür istediği gibi at koşturmakta, neden? İspanya Endülüsleri gibi, orta doğuda güç bölünmüş, zayıflatılarak küçük devletler haline dönüştürülmüş, üstelik bunların başına da, son günlerde görüldüğü üzere Suudi Arabistan’da ki gibi tamamen Amerika’nın sözüne kulağını vermiş, yap derse yapan, para gönder derken gönderen kişiler gelmiştir. Bu düzen özellikle inşa edilmiş ve akıllıcadır da.

 

Osmanlı zamanında tek bir el vardı İslam adına yön veren ve bu da hilafet makamıydı. Çanakkale’de olduğu gibi, Halife’nin emriyle dünyanın her yerinden buraya Müslüman gelmiş, çarpışmış ve burada şehit düşmüştür. Günümüzde böyle emri verecek tek bir lider yoktur. Gerçi, İslam Ülkeleri Birliği gibi bir kuruluş vardır, vardır da, burada alınan kararların uygulanabilirliği tartışılır haldedir. Bu birliklerde bile küfrün eli vardır, ona uzanmıştır.

 

Dünya Müslümanı lidersizdir. Müslümanlar, dünya menfaatine, safahata ve lükse düşkün; kardeşliği unutmuş durumdadır. Kur’ana göre yaşayan ve hayatını buna göre düzenleyen bir düzen yoktur ve olması içinde çabalayanda bulunmamaktadır.  Bedeni başka, ruhu başkadır!

 

Bu böyle devam ederse ne olur? Dillendirmek bile vahimdir bunu. Allah her şeyden haberdardır. Sabırlıdır. Eğer Allah’ın istediği gibi Müslüman lider veya haklar ortaya çıkmazsa,  Allah zalime yeter de. Ancak, bunun sonucu bir kıyamet halinde mi olur ya da Allah’ın ilham verdiği bir ülke, buna talip olup Allah adına savaşarak mı olur, belli değildir. Müslümanın artık, ben Müslümanım diyen içi boş sevdasının bitmesinin vakti gelmiştir. Elini taşın altına koyması gerekmektedir. Bir yerde refah içinde ve isyankâr yaşarken, diğer yerde ölümle pençeleşen ve bir lokmaya hasret kardeşini unutan kişiler olmamalıdır. Müslüman’ın bu davadan başka ne davası olabilir ki? Yoksa inandığı Allah’tan mı yoksa süper güç dedikleri insanlardan mı korkmaktadırlar. Artık Rabbimizin kim olduğunu bilme zamanıdır, kimden korkuyorsak ona kul olma zamanıdır. Kul olduğumuzu gösterme zamanıdır.

 

Kudüs’ün başkent olmasına “Hayır!” deme zamanıdır. Yaşasın zalimlere cehennem!

 

Saffet Kuramaz

( Kudüs Müslümanın Başkentidir başlıklı yazı safdeha tarafından 7.12.2017 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu