düşür yüz bakır yaprağı
unutma bozkırını yüce aktarın
papatya lale biraz da yonca
tuval nasılsa sever beyaz toprağı
tutar sarısı siyahı senin kararın
azizim kaybolsun güneş aklınca
kış ha bugün ha yarın
gökkuşağı illa ki gözüksün
kuş sürüsünden katarın
peşine takıversin umudu
yükseğe kahveden dökülsün
güya kanatçık olur her yudumu
tepelerin ezberlemiş ya çorağı
bulutlar sanki eski muhtarın
taşları dizesin dere boyunca
hadi aşinaymış köyün kurağı
uzağında yağmurun karın
düşünsene mirim fakiri doyunca
hazinken hala eylül bakışı
dokunsun güze ince uçlu
kırık dal denize dökülsün
umurunda mı kaderin akışı
neredeyse üç bahara oruçlu
dostum diz üstü çökülsün
önde gideni yüze vuranın
ayaza fırçanı batırsan bolca
üstat pembeye doysa yanağı
peşine düşmüşsün ya anahtarın
kırmızıyla çalarsın anca
kaç nisana kapalı dudağı
lamban da akşam da suçlu
resimde emanet o yakışı
bari yazıya boyun bükülsün
sürüver kirpiğine iki gözyaşı
aslı çizdiğin aşka borçlu
bilse hala o ateş sen külsün