Üstüme düşüyordu bir gündüz bir karanlık
Hayal rüya arası tarifsiz bir haldeydim
Açtım mı bilmiyorum gözlerimi bir anlık
Islanmış üstüm başım derince bir göldeydim
Sabaha dek koşmuştum tutmuyor ayaklarım
Nefes nefese kalmış dudaklarım kurumuş
Aşınmış ayakkabım kanamış parmaklarım
Rüyada bile olsa hep koşması zorumuş
Bir ara
Züleyha’nın saçlarına dolandım
Leyla leyl ile kaldı el salladım uzaktan
Köroğlu’nun sazında sevdalara bulandım
Sadece aşkın beni kurtardı her tuzaktan
Baktım ki bir köşede bülbül sitemde güle
Asmış o suratını döndürmüş viraneye
Nasıl da şakır olmuş şarkılar gelmiş dile
Mısra mısra türküler dönmüşler pervaneye
Dolunay aydınlatmış şu kapkara geceyi
Mehtabın sinesinde nice şehir uyandı
Mana içinde mana bilmeden bilmeceyi
İçimde bir istila infiale boyandı
Aynanın karşısında titrerken buldum beni
Kifayetsiz halimin sebebini sorarken
Patlamış dudağımın söyle nedir nedeni
Tarifsiz şu halimi bir hayıra yorarken
Şükür ki bir rüyaydı geldi geçti hepisi
Ey Âdem nefes almak göresin büyük nimet
Karanlıktan sabaha açıldı aşk kapısı
Yaşadığın her ana yorulmadan şükür et.
Âdem Efiloğlu