Korkutmadan sokulur matem.
Zararsız,ayarsız,
Dar bir yolda,
Çarparak kolunu koluna,
Geçip gidecekmiş gibi,
Herhangi bir yabancıdan farksız.
Terkedilmişliğin küf kokusunda,
Mekruh duvar da resim iziyiz.
Ayın gölgesinde imzalanır sulh,
Köşelerden birbirimize bakışan,
Ürkek çekingen,
Ben ve,
Bir kaç köpek sahipsiz
İnceldiğimiz yerden kopuyoruz.
Tüm ihtişamı ile göz gözeyiz.
Iblis yeni çocuklar doğurmuş,
Ağlamaklı, gülmekteyiz..
Durmadan kar küresini,
Ters çeviriyor birisi.
Savrulup savrulup,
Hep aynı yere düşmekteyiz.
Ne dünya malı,ne para, ne pul
Geçmiyor burda.
Kalmışız ki;
Kendi içimizde nefessiz
Her boğumda merhamet,
Her boğumda vicdan.
Yatıyor gibiydi bin yıldır,
Islak topraklarda kefensiz.
Henüz başlamamıştır yasın.
Henüz ölmemiştir baban,
Henüz kesilmemiştir yeşil dallarında,
Her renge boyandığın,
Dedenin diktiği ak çiçekli akasyan.
Etekleri uzun ,kırmızı elbiseli,
İnce belli ,esmer kız.
Aşk sanma sakın!
Korkutmadan dokunur matem,
Elleri nasırlı,dudakları uçuk.
Gözlerinde dona kalır yağmur,
Buz kesmiş gibi bulut.
Insanlar,insanlar yılanlara kardeş,
Yılanlara benzer,yılanlarla eşdeş.
Soyunurken derilerini,
Tabletlere kin kazıldı hep,
Mabetlere nefret.
Bir masal gemisiydi arz,
Bir tek acıları gerçek.
Buğulanmaz dudaklardan camlar,
Kar küresini öpmez artık hiç bir çocuk.
Yığılır kalır öylece binlerce heves,
Ümidin yarıdan fazlası yalandır.
Görmez misiniz?
Nasıl dağılır rüzgarlar da onca nefes?
Kurşunla dökülür pişmanlık,
Taş keser ki soğudukça.
İhanet yutar,kaybetmek tutar insanı,
Kırmızı elbiseli,ince belli, esmer kız.
Kar ağla, buz ağla,
Ama sakın alışma !
Alıştıkça büyür yalnızlık.
İnceldiğimiz yerden kopuyoruz.
Kar küresinde kesik,kesiyiz.
Kim düşürdü elinden?
Parçalarımızdan bin kez daha küçüğüz.
Ve ne zaman?
Ne zaman söyleyin?
İblisin çocukları bu kadar büyümüş?
Ay ışığında barışık,gün ışığında küsüs.
Ümit Seyhan