Nehrin kenarında toplanan kalabalık dev asma köprüye şaşkın şaşkın bakıyordu.
Nuh kızı kucağından yere indirdi,köprünün ağzında durdu.
-Ilk önce çocuklar,yaşlılar ve kadınlar geçecek,hadi bakalım.
Herkes korkmuştu,Hayatları boyunca böyle birşey görmemişlerdi.Kimse geçmek istemiyordu.
Yaşlı kadın,sezsizce kalabalıktan sıyrılıp köprünün ağzına  geldi. -"Bismillah" deyip kenarlarına tutuna tutuna karşıya geçmeye başladı,Köprüyü yarılamasına rağmen,suya düşmediğini gören herkes hücum etti.
Nuh kollarını iki yana gerdi;
-Sakin,önce cocuk ve kadınlar.
Kral Yeuk hiddetlenerek;
- Önce Tanrılar ,deyip köprüye adımını atti.
Karşı tarafta Nuh'un babası köprünün diğer ucunda bekliyordu. Olup biteni anlamaya çalışıyordu.Hayvan bağırışmaları ile korkunç  insan seslerinin gittikçe yaklaştığını duyan köprüye hücum ediyordu. Asma köprüde meydan gelen izdihamdan köprü sallanıyordu. Köprüden düşmemek için herkes birbirine boğacaksına sarılmıştı .Zor bela kermes karşıya Nuh'un dışında geçmişti ki,Nuh emin olmak icin son kez arkasına bakmak istedi .Yaralı olduğu için geçmeyen ve kimsenin kendi derdine düştüğünden yardım etmediği kızcağız  bitkin bir halde yere oturmuş bekliyordu .Nuh bir hamlede döndü ve kızı kucakladi Geniş omuzlarından kaslı ve kuvvetli kollarında. ve iri yapısından kız nerdeyse kucağında görünmüyordu. 
Kız ikindi güneşinin Nuh'un siyah parlak ve uzun saçlarında ki parıltısına bakıyor,Nuh'un kokusunu duydukça yüreği çarpıyordu. Biran gözlerine bakmak istedi,başını Nuh'un  göğsünden usulca kaldırıp gözlerine baktı. Nuh kirpiklerin gölgelediği bir çift siyah göze bir an boş bulunup baktı. Göz göze gelmişlerdi ve bu yaşına kadar hiç hissetmediği bir duyguyu hissetmişti.Biraz mahçup biraz da ne oldugunu anlayamadığı için tedirgindi. Allah'a karşı kendini günahkâr hissetti .Ama bir bakışla kalbini böyle sarıp sarmalayan,yüreğini ısıtan bu his,tamlık duygusu vermişti .Yüregi neden hızlanmış gözbebekleri  büyümüştü . Bir  tüy gibi  hafif  bir su gibi gerekli ve güzel bir nimetmiydii aşk.?
Kızı karşı kıyıya geçince yere biraktı.Şehre ilk girdiğinde karşılaşıp konuştuğu küçük çocuğun ablası olduğunu anladı Çocuk mahsun bir şekilde gelip ablasının yanına çözdü.Gözlerini yere dikti. Neden sonra bir gariplik sezdi Nuh hallerinde,Ahalinin kendi arasında konuşmadan kızı kurban etmek isteyen yaşlı adamın dedeleri olduğu ve Şehirde kaldığını anladı." Kesin ölmüştür" diyorlardı. Belli ki çocuk duymuş ve üzülmüştü. Nuh'un sormaya hatta düşünmeye dahi vakti yoktu 
Heyecanla gözlerine bakan babasına yaklaştı.
-Sonra herşeyi anlatacağım babacığım,dedi.Sesini yükselterek kalabalığa;
-Şimdi sakin olun,korkmayın.Ailesine dönerek,sizlerde yardımcı olun,çocuk ve kadinları uzaklaştırdırın.
Kimseden cevap gelmemiş,derin bir sessizlik çökmüştü.Herkes karşı tarafa bakıyordu.Arkasına döndü,Demong ve ordusunun gelmiş oldugunu gördü.
Demong vahşi bir aslanın üstüne binmiş ,dev gibi büyük ,sakalı saçı birbirine karışmış gerçekten korkunç bir adamdı.
-Hey kral Demong,ben Allah'ın peygamberi Nuh'um ve bugün burda seni ve iblisini Allah'ın yardımı ile yeneceğim. Mertçe mi dövüşmek istersin,yoksa iblisin taktiği ile mi?
Kral Demong kahkaha ile gülmeye başladı.
Iblis buraların hakimi bu ordunun sahibi benimde efendimdir.Onu kimse yenemez.
Elinde ki sopayı havaya kaldırdı,sopanın ucunda boynuzlu bir kuru keçi kafası vardı.
Bir anda nehirden dev dalgalar yükseliyordu kral Demong kahkahalar atarak gülüyordu. 
Adın Nuh ve Allah'ın peygamberisin öylemi ? Ama bahtsızsın,yalnızsın.
Nehirin diğer tarafinı işaret ederek;
O insanlara  güvenme derim. Onları ben bile az gelirim.Bu insanlar cezayı hak ediyor,çekil sen aradan,benim peygamberle işim olmaz, ben peygember öldüremem. geliverdi ve koltuk altlarından tutarak nehire fırlattı.
Nehire düşen Demong dev bir dalgaya binerek tekrar nehirin dışına çıktı. 
Adamlarına "saldırın " diye bağırdı.
Yabani korkunç suratlı en az üç yüz adam,bindikleri vahşi hayvanlardan inerek Nuh'un üstüne saldirmaya başladılar.
Nuh,var gücüyle "atam Adem düşmanı kovulmuş iblisten Allah'a sığındım" diye bağırıyordu.
Karşı taraf nehirin uğultusundan ne dediğini zor duyuyor,duyanların çoğuda anlamıyordu.
Üstüne saldıran vahşi insanlar,siyah bir duman gibi  dağılmaya ve dağıldıkça leş gibi bir koku yaymaya başladılar.
Demong suyun dibine batıp,tekrar dev dalgalar oluşturarak suyun yüzüne çıkıyor  fakat Nuh'a yaklaşmıyordu.Nehirden yükselen dev dalgalar kenarlara taşıyor herkes korku içinde arkaya doğru kaçışıyordu.
Nuh nehirin içine bir anda atladı,önünde dev bir dalgayla gelen Demong'un elinde ki kuru keçi kafasına tutundu.
Demong'la beraber dağlalarla batıp batıp çıkmaya başladılar, Biran ikiside tek ayağı kopup köprünün üzerinde sanki Ayakları yere hiç değmiyormuş gibi düvüşüyorlardı,Nuh,Demong'un  Boğaz'ını iki eliyle sarmış sıkıyor  Demong nefes almakta zorlanıyordu ki bir hamlede Nuh'tan kurtulup  suyun içine atladı.Nuh'ta hiç terettüt etmeden arkasından balıklama suya daldı.
Bir süre sonra nehir eski sakinliğine kavuştu fakat ne Nuh ne de Demong ortalıkta yoktu.İnsanlari bir hüzün kapladı.
Yaşlı kadın bastonu ile nehirin kıyısına kadar indi. Bastonunu nehirin içine doğru fırlattı. Baston ok gibi fırlayıp nehirin tam ortasında battı.
Bir süre sonra,bastonun tekrar ucu göründü,ucunda hala atan bir kalp sapliydı.
Insanlar adeta nefes almadan bastona bakıyordu.Acaba diğer ucu kimin elindeydi.?
Nehirin ortasından bir el çıktı bastonu tam ortadan tutuyordu ve hızlıca insanların olduğu tarafa fırlattı. 
Kendisi de yüzerek geliyordu.
kıyaya yaklaşınca korku ve merakın yerini sevinç çığlıkları almıştı.
Nuh kıyaya çıktı.fırlattığı bastona doğru yürüdü,bastonu yerden aldı.Bastonun etrafında halka olmuş şaşkın  gözlerle bakan insanlara bir göz gezdirdi. Saçlarının ucundan sular akıyor,kalbi çatlayacakmış gibi hızlı atıyordu.
Bastonu kaldırdı.nehirin Islak kumlarına doğru yürüdü,arkasına bakarak,
-Kimse arkamdan gelmesin, dedi.
Bayağı uzaklaşmış olduğunu anlayınca,sadece taş ve kayalık bir yer buldu. Bastonun ucundan kalbi çıkarıp kayalıkların arasına gömdü."cehennemin  alevlendirilendirildiği güne kadar burda kal," dedi ama içine bir burukluk çöktü. Nehire baktı,
-Demek sen burda en masum insanların kanına şahit olacaksın.
Gömdüğü kalbin üstüne iki bayağı ile basarak,"inşa'Allah o gün gelmez ve sen mutluluğu hiç yaşayamazsın.Belkide kendinden binlerce yıl sonra Nuh'un hissettiği ve bu denli üzüldüğü  Kerbela şehitleriydi. 

Yavaş yavaş geri döndü,çok yorgun ve bitkindi.
Kendini merakla bekleyenlere,
-Yarın köprüyü tamir ederim köyünüze geri dönersiniz olmaz mi? dedi.
Hiç sesi çıkmayan Yeuk birden;
-Ben Tanrı'yım ben şimdi gideceğim.
Nuh insanların ortasına doğru ilerledi,Arkalara gizlenen Yeuk'a 
-O kadar kolay değil,sen karşıya Demong'un ordusundan kalan ganimet icin  gitmek istersin.Sende gördün ki,senin zenginlik saydığın iblisin bile işine yaramadı. Sen Tanrı'da değilsin. Şimdi hepiniz söz verdiğiniz üzere benim dediğimi yapacaksınız.Ve benim inandığım ,iman ettiğim gibi bir ve tek olan Allah'a iman edeceksiniz. O ne Yeuk gibi sahte,ne Demong gibi kötüdür. Sizin gercek sahibiniz sizi yaratan O'dur.Ve sakın kimse o lanetli ganimetleri elde etmeye çalışmasın 
.
( Nuh Ve Aşk başlıklı yazı Ümit Seyhan tarafından 3.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu