Hüseyin mapushaneye gideyip Öz, oğlu Osman'ı görmek istiyordu.
ama Gülsüm onu her defasında ikna ediyor ona babası olduğunu söyleme Henüz daha çok erken onu üzme orada diyordu ama Osman'ı görmek için Gülsüm ile gitmesi lazımdı düşsün bunu seve seve yapardı.
ve İlk Görüşme tarihini aldılar, hemen iki gün sonra idi öğleden sonra.
Mustafa ile Hüseyin o zaman çerçevesinde çalışıyor Gülsüm de ev işleri uğraşıyordu
Gülsüm alışveriş yapmak için çarşıya indi, eczanenin önünden geçiyordu ve hırçın gözlerle eczaneyi süzüp geçiyordu, ve bu her defasında böyle olacaktı.o eczane sanki bir kara kutuydu Hüseyin ve gülsün bunu çözemiyordu.
ve Osman'ın görüş günü gelmişti birkaç bir şey aldılar birkaç atlet elbise iç çamaşırı ve biraz da meyve sebze alıp yola koyuldular Hüseyin öyle heyecanlıydı ki tir tir titriyordu.
gardiyan demirden kapıları gıcır gıcır açıyordu Hüseyin Gülsüm ve Mustafa Bekleme salonuna gittiler.
de biraz sonra Osman da geldi Osman öyle mutluydu ki Öyle sevinçliydi ki gözlerini tutamadı Mustafa'ya sarıldı bir 1 kuzunun anasıyla koklaştığı gibi Mustafa ile koklaştılar ve sonra Gülsüm'ün elini öptü.
Gülsüm de öptüm onu , Hüseyin titriyordu duramıyordu yerinde sanki ağzından bir laf çıkı verecek gibiydi Ben babanın babanın işte diyecek gibiydi Gülsüm bunu diyecek diye çok korkuyordu.
Hüseyin öyle bir sarıldı ki Osmana kokuyordu onu Osman böyle bir sargı böyle bir sevgi hiç hissetmemiştim Osman da çok Sevilmiş değil Osman babamı biliyor ki kıpırdayamıyordu Birkaç saat kaldıktan sonra görüşme bitmişti Osman doyamamıştı kim doya bilebilirdi ki buna.
yavaş yavaş toparlanıp kalktılar Hüseyin'le Mustafa işe gitti Gülsüm eve gitti. zaman sanki bir Kalburun eleklerinden düşmüş gibi çok hızlı geçiyordur ama her defasında Gülsüm ne kadar çarşıya çıkarsa çıksın gözü eczane deydi Çünkü canının bir parçası orada gitmişti.
haftanın birkaç günü görüşmeye devamlı gittiler tatlı tatlı sohbetleri konuştular hayatı dertleşti ler anlattılar içeriyi dışarıyı Osman onlara Mapushayi anlattığı onlar dışarıya anlattılar herşeyi paylaştılar.
ama her defasında değişmeyen bir şey var dı Osman ranzalara geri dönüyor du.
ne kadar zaman hızlı su gibi akıp geçse de içerde geçen her bir gün Asır gibiydi Osman bu zaman çerçevesinde içerde de arkadaşlar edinmişti İçerdeki arkadaşlarıyla sohbetler edip çok şeylerini derdini kederini yalnızlığını yetimliğini paylaşa biliyordu.
değişik suçlardan içeride bulunan çeşit çeşit arkadaşları vardı.
ama Osman'ın yakın durduğu biri vardı kaçakçılık ile uğraşan bir arkadaşı vardı nedense onun konuşmaları onun anlattıkları Osman'ın kafasına çok yatıyordu Osman yetim büyümüş bir mahallede bir sokakta ne geceler yatmış ve hatta ahırda ineklerin batmasına yatmış bir kişiyle Osman.
düşüncesi amacı çok para kazanmak güzel bir hayat kurmak o hayata arkadaşı Mustafa ile dahil etmek Gülsüm'e Özgür güzel bir hayat yaşatmak da Osman dört duvar içinde bunları hayal ediyordu ve Mustafa bazen Osmanı görmeye yalnız gelirdi Osman Mustafa ile bütün konuları paylaşırdı arkadaşının birinin Kaçakçı olduğunu Yurt dışına adam kaçırdığını adam götürdüğü Mustafa'ya anlatırdı Mustafa her defasında Aman kanma öyle şeylere dikkat et derdi.
Mustafa her ay dede aldığında Osman'a en çok sevdiği tatlılardan ona elbiseler alır gelir diye her şeyini onunla paylaşırdık Hatta aldığı aylığı dahi yarısını mapushanede Osman'a bırakıyordu arkadaşlık dostluk buydu.
Osman'ın birde içerde yarım Hafız olan arkadaşı vardı ondan da din dersleri alır Kur'an öğrenir İslamiyeti öğrenir di ve bütün yıllarca bu dersi aldı Osman'ın her meslekten türlü türlü arkadaşları vardı sanki Osman içeride dört duvar arasında üniversite okuyor du bütün dersleri hayatının bütün derslerin alıyordu
Osman konuşur
bir avuç Gölgeyi Bir Yudum Mutluluğu minnetle veren tuğlaların,
kökümü kurumuş Dallarımı kırılmış çiçek açmaz umutların.
yok mu hey Bağrıyanık duvar ebedi pâyânın,
yok mu yarab bir bağı bir bahçesi bu harabistan'ın,
sanki mayın tarlasına dönmüş bütün Ranzaları şimdi,
benim girdabıma kilit vuran bana hüküm veren hangi hakimdi...
Hüseyin ve Mustafa çalışıyorlardı Mustafa bir gün iş yerinden izin aldı arkadaşlarla top oynamak istemişti hevesli hevesli koşarak yürüyordu Mustafa arkadaşların yanına vardığımda arkadaşlarından hiç görmediği bir tepki aldı
Mustafa Hüseyin Baban ne yapıyor Mustafa Hüseyin Baban iyi mi Mustafa Hüseyin Baban sana bakıyor mu gibi böyle türlü türlü tepkiler almaya başlamıştı arkadaşlarımdan alay ediyorlardı sanki Mustafa'nın annesini bir kahbe olarak görüyorlardı Mustafa kavga etti orada Mustafa yı dövdüler Mustafa Eli yüzü bere içinde eve geldi annesi Mustafa'yı görünce çok üzüldü Hayırdır Mustafa bu ne bu ne ne yaptın böyle diye Mustafa'ya sarıldı ama Mustafa gerçekleri annesine söylemedi anne arkadaşla tartıştık kavga ettik Hepsi bu dedi Mustafa elini yüzünü yıkadı dışarı çıktı işyerine gitmedi top oynamayı da gitmedi bir kahveye gitti oturdu Bir çay içti düşünüyordu Mustafa karşıda oturan Birkaç kişi daha Mustafa'ya laf attı Bak bu Gülsüm'ün oğluymuş Şu dul Gülsüm'ün oğlu dediler Mustafa ayağa kalkarak bağırarak alçak şerefsizler ne diyorsunuz dedi
Mustafa orada olacaktı akşam oldu Eve geldi Mustafa Hüseyin amcası işten geldi Mustafa durumu nasıl anlatabilir diki
Çünkü İçerdeki durum herkesin dışarıda anlattığı gibi değildi annesi ve Hüseyin amcası ne kadar Mustafa'ya Durumun ne olduğunu sorsalar daha Mustafa Kaçak cevaplar verdi gerçekleri söylemedi
üç beş gün sonra Mustafa durumu annesine anlattı annesi biliyordu bazı sözleri Bazı lafları Komşulardan da duymuştu Bak oğlum dediği yemin ederim Kur'an'a el basarım milletinin konuştuğu gibi değil durum dedi Hüseyin amcam çok iyi bir insan dedi zamanında da ve bugün de bize çok yardım etti dedi Mustafa biliyorum anne biliyorum dedi işte milletin ağzı kese değil dikesin
Mustafa annesiyle bunları konuşurken Hüseyin de gelmişti konuşulanları hepsini duymuştu
Hüseyin sessizce çıkar gider kapının kapandığını gülsün duyar
bir bak oğlum kapı kapalıdır Mustafa ya Mustafa koşarak kapıya doğru yürür annesi pençe doğru yürür Yenikapı'dan çıkmış giderken İkisi de görür
Akşam olur Hüseyin eve gelmez artık herkes her şeyin farkındadır Gülsüm Mustafa derr ki git Hüseyin Amcanı bul gel der buna Mustafa da razı değildir Elbette Çünkü Mustafa Hüseyin amcasını çok sever Ondan çok iyilikler görmüştür
ve kapanmakta olan bir kahvenin kenarında Hüseyin oturmaktadır elinde sigara önünde yarım kalmış bir bardak çay Mustafa İçeri girmeden önce cam kenarından Hüseyin amcasına şöyle bir bakar
Mustafa içinde en şöyle birkaç kelimeyi eder
Ah Hüseyin amca Ah kim el uzatır bizim gibi mücrime
prangalar vurdum Gönül denen hücreme
acılar yüreğimde yoksulluk bizim evin bir yerinde uyur
kalk Hüseyin amca kalk gidelim sen bizim eve buyur
Hüseyin camdan bakan Mustafa'yı görür Mustafa'ya çağırır gel Mustafa gel bir çay da sen iç
Mustafa oturur amcasının masasına
Hüseyin Durumu Mustafaya anlatır bak Mustafa ben artık bundan sonra sizin orada kalamam bayağı bir dedikodu var ortalıkta Sen yine çalışmaya işinnde gücünde herhangi bir yaramazlık olursa beni haberdar et Ben elimden geleni yine yaparım der
Mustafa kalk Hüseyin amca kalk bize Gideceğiz der Sen nasıl yıllarca bizi yapa yalnız bırakmadın sa bizde seni bugün ve bundan sonra yalnız bırakmayacağız der
Mustafa'nın bu sözleri Hüseyin'i duygulandırır
ve Kalkarlar eve giderler
eve vardıklarında bu konuyu tekrar 3 ü ele alırlar ve Hüseyin Gülsüm Evlenme kararı alırlar Mustafa da çok sevinmiştir bu karara Osman'ın da Hüseyin'in Öz oğlu olduğunu anlatır gülsüm Mustafa ya Mustafa bu duruma da çok şaşırmıştır Çünkü çok sevdiği arkadaşı en yakın arkadaşın babası annesiyle evlenecektir Öz oğludur. ama Osman'ın Henüz bu durumu bilmediğini söylerler
Mustafa ben anlatırım hallederim siz merak etmeyin annesi Hayır Hayır henüz zamanı değil anlatmayacağız der Osman'ı orada üzmeyelim der
ertesi gün biraz alışveriş yaparlar Hüseyin ve Gülsüm'ün nikahını kıydırdılar
Mustafa çok sevinmişti artık dedikodular olmayacaktı ama Fadime'nin kulağına bu haber erkenden varmıştı
Devam edecek
Harun yıldırım