BEN VE KÖYÜM

Zavallı Gülsüm köyde tek başına kaldı Mustafa Hüseyin amcasıyla beraber şehre doğru adım adım koşarak kanatlanarak gidiyor du
Belki de Gülsüm'ün de artık köyde durmasının bir anlamı yoktu O da bir karar verip şehre immeli Hiç olmazsa oğlunun yanında durmalıydı.
Gülsüm Hüseyin'e Mustafa'nın ardından bağırdı Hüseyin Hüseyin Mustafa Mustafa Bekleyin bekleyin diyerek Hüseyin'le Mustafa bir anda arkalarına baktılar koşarak gelen Gülsüm'ü gördüler ve hemen durdular Gülsüm dedi ki siz gidin ben de eşyalar toparlayıp Birkaç güne kadar geliyorum madem burada durmanın hiç bir anlamı kalmadı artık Gülsüm bunları Hüseyin'in gözlerine baka baka bir hisle bin duygularla söylüyordu
Hüseyin Durgun bir sesle sen bilirsin dedi O zaman biz gidelim on hazırlıkları yapalım sende eşyaları topla gel dedi.
Hüseyin ve Mustafa şehre vardılar o kadar lüks olmasa da kendilerine yetecek şekilde bir ev buldular ev Çarşı'nın birkaç arka mahallesi'ndeydi yani eczanenin hemen arkasındaki sokaktaydı 10 gün sonra Gülsüm de eşyalarını getirdi şehir'e yerleştiler ama Hüseyin çok sıkılıyordu evde bir dul kadınla beraber aynı yerde kalmasından Hüseyin çok sıkılıyordu vicdanen çok rahatsız dı onlara gelebilecek laftan sözden dedikodudan çok rahatsız oluyor kendini suçlu gibi hissediyordu 
Hüseyin hiç rahat değildiHüseyin kendi kendine konuşur kendi kendine söylenir.

Behey Kader behey Felek öldün mü kaldın mı bunca senedir.
Bana verdiğin muradın bedeli nedir.
İkindi güneşi vurdu yandı bütün çiçekler
Hey Benim Gönül gözüm senin gözlerine katran dökecekler.
kimini Bahar kimini yaz beni Zemheri bekler.
benim kışlarıma O karda yürüyen Penguenler gelmeyecekler.
Peki söyleyin o zaman bu çalan çan sesleri neyin tekrarı.
bu yanan Bir garibin ya bir yanmış yüreğin ya da sessiz bir gülün efkarı.

Ah be Hüseyin kaderi seni nereden nereye getirdi hayatın hangi yolu bu taşlı Topraklı mı çamurumu. Neresinden gideceksin belki de bu yollarda önüne çıkacak Canan'ın bir yeşil Yurdu , 
ya daha derdi ile yüklenmiş acıyla yüklenmiş koskoca bir Ordu .
Boşver Aldırma yürü yürü Hüseyin belki anlarsın bir yere gömünce varlığını.
ya da bir ğün hissedersin bir gönüle sarıldığını.

Hüseyin mapushaneye gideyip Öz, oğlu Osman'ı görmek istiyordu.
ama Gülsüm onu her defasında ikna ediyor ona babası olduğunu söyleme Henüz daha çok erken onu üzme orada diyordu ama Osman'ı görmek için Gülsüm ile gitmesi lazımdı düşsün bunu seve seve yapardı.
ve İlk Görüşme tarihini aldılar, hemen iki gün sonra idi öğleden sonra.
Mustafa ile Hüseyin o zaman çerçevesinde çalışıyor Gülsüm de ev işleri uğraşıyordu
Gülsüm alışveriş yapmak için çarşıya indi, eczanenin önünden geçiyordu ve hırçın gözlerle eczaneyi süzüp geçiyordu,  ve bu her defasında böyle olacaktı.o eczane sanki bir kara kutuydu Hüseyin ve gülsün bunu çözemiyordu.
ve Osman'ın görüş günü gelmişti birkaç bir şey aldılar birkaç atlet elbise iç çamaşırı ve biraz da meyve sebze alıp yola koyuldular Hüseyin öyle heyecanlıydı ki tir tir titriyordu.
gardiyan demirden kapıları gıcır gıcır açıyordu Hüseyin Gülsüm ve Mustafa Bekleme salonuna gittiler.
de biraz sonra Osman da geldi Osman öyle mutluydu ki Öyle sevinçliydi ki gözlerini tutamadı Mustafa'ya sarıldı bir 1 kuzunun anasıyla koklaştığı gibi Mustafa ile koklaştılar ve sonra Gülsüm'ün elini öptü.
Gülsüm de öptüm onu , Hüseyin titriyordu duramıyordu yerinde sanki ağzından bir laf çıkı verecek gibiydi Ben babanın babanın işte diyecek gibiydi Gülsüm bunu diyecek diye çok korkuyordu.
Hüseyin öyle bir sarıldı ki Osmana kokuyordu onu Osman böyle bir sargı böyle bir sevgi hiç hissetmemiştim Osman da çok Sevilmiş değil Osman  babamı biliyor ki  kıpırdayamıyordu  Birkaç saat kaldıktan sonra görüşme bitmişti Osman doyamamıştı kim doya bilebilirdi ki buna.
yavaş yavaş toparlanıp kalktılar Hüseyin'le Mustafa işe gitti Gülsüm eve gitti. zaman sanki bir Kalburun eleklerinden düşmüş gibi çok hızlı geçiyordur ama her defasında Gülsüm ne kadar çarşıya çıkarsa çıksın gözü eczane deydi Çünkü canının bir parçası orada gitmişti.


haftanın birkaç günü görüşmeye devamlı gittiler tatlı tatlı sohbetleri konuştular hayatı dertleşti ler anlattılar içeriyi dışarıyı Osman onlara Mapushayi anlattığı onlar dışarıya anlattılar herşeyi paylaştılar.

ama her defasında değişmeyen bir şey var dı Osman ranzalara geri dönüyor du.

ne kadar zaman hızlı su gibi akıp geçse de içerde geçen her bir gün Asır gibiydi Osman bu zaman çerçevesinde içerde de arkadaşlar edinmişti İçerdeki arkadaşlarıyla sohbetler edip çok şeylerini derdini kederini yalnızlığını yetimliğini paylaşa biliyordu.

değişik suçlardan içeride bulunan çeşit çeşit arkadaşları vardı.

ama Osman'ın yakın durduğu biri vardı kaçakçılık ile uğraşan bir arkadaşı vardı nedense onun konuşmaları onun anlattıkları Osman'ın kafasına çok yatıyordu Osman yetim büyümüş bir mahallede bir sokakta ne geceler yatmış ve hatta ahırda ineklerin batmasına yatmış bir kişiyle Osman.

düşüncesi amacı çok para kazanmak güzel bir hayat kurmak o hayata arkadaşı Mustafa ile dahil etmek Gülsüm'e Özgür güzel bir hayat yaşatmak da Osman dört duvar içinde bunları hayal ediyordu ve Mustafa bazen Osmanı görmeye yalnız gelirdi Osman Mustafa ile bütün konuları paylaşırdı arkadaşının birinin Kaçakçı olduğunu Yurt dışına adam kaçırdığını adam götürdüğü Mustafa'ya anlatırdı Mustafa her defasında Aman kanma öyle şeylere dikkat et derdi.

Mustafa her ay dede aldığında Osman'a en çok sevdiği tatlılardan ona elbiseler alır gelir diye her şeyini onunla paylaşırdık Hatta aldığı aylığı dahi yarısını mapushanede Osman'a bırakıyordu arkadaşlık dostluk buydu.


Osman'ın birde içerde yarım Hafız olan arkadaşı vardı ondan da din dersleri alır Kur'an öğrenir İslamiyeti öğrenir di ve bütün yıllarca bu dersi aldı Osman'ın her meslekten türlü türlü arkadaşları vardı sanki Osman içeride dört duvar arasında üniversite okuyor du bütün dersleri hayatının bütün derslerin alıyordu


Osman konuşur 


bir avuç Gölgeyi Bir Yudum Mutluluğu minnetle veren tuğlaların, 

kökümü kurumuş Dallarımı kırılmış çiçek açmaz umutların.

yok mu hey Bağrıyanık duvar ebedi pâyânın, 

yok mu yarab bir bağı bir bahçesi bu harabistan'ın, 

sanki mayın tarlasına dönmüş bütün Ranzaları şimdi, 

benim girdabıma kilit vuran bana hüküm veren hangi hakimdi...

Hüseyin ve Mustafa çalışıyorlardı Mustafa bir gün iş yerinden izin aldı arkadaşlarla top oynamak istemişti hevesli hevesli koşarak yürüyordu Mustafa arkadaşların yanına vardığımda arkadaşlarından hiç görmediği bir tepki aldı 

Mustafa Hüseyin Baban ne yapıyor Mustafa Hüseyin Baban iyi mi Mustafa Hüseyin Baban sana bakıyor mu gibi böyle türlü türlü tepkiler almaya başlamıştı arkadaşlarımdan alay ediyorlardı sanki Mustafa'nın annesini bir kahbe olarak görüyorlardı Mustafa kavga etti orada Mustafa yı dövdüler Mustafa Eli yüzü bere içinde eve geldi annesi Mustafa'yı görünce çok üzüldü Hayırdır Mustafa bu ne bu ne ne yaptın böyle diye Mustafa'ya sarıldı ama Mustafa gerçekleri annesine söylemedi anne arkadaşla tartıştık kavga ettik Hepsi bu dedi  Mustafa elini yüzünü yıkadı dışarı çıktı işyerine gitmedi top oynamayı da gitmedi bir kahveye gitti oturdu Bir çay içti düşünüyordu Mustafa karşıda oturan Birkaç kişi daha Mustafa'ya laf attı Bak bu Gülsüm'ün oğluymuş Şu dul Gülsüm'ün oğlu dediler Mustafa  ayağa kalkarak bağırarak alçak şerefsizler ne diyorsunuz dedi 

Mustafa orada olacaktı akşam oldu Eve geldi Mustafa Hüseyin amcası işten geldi Mustafa durumu nasıl anlatabilir diki 

Çünkü İçerdeki durum herkesin dışarıda anlattığı gibi değildi annesi ve Hüseyin amcası ne kadar Mustafa'ya Durumun ne olduğunu sorsalar daha Mustafa Kaçak cevaplar verdi gerçekleri söylemedi

üç beş gün sonra Mustafa durumu annesine anlattı annesi biliyordu bazı sözleri Bazı lafları Komşulardan da duymuştu Bak oğlum dediği yemin ederim Kur'an'a el basarım milletinin konuştuğu gibi değil durum dedi Hüseyin amcam çok iyi bir insan dedi zamanında da ve bugün de bize çok yardım etti dedi Mustafa biliyorum anne biliyorum dedi işte milletin ağzı  kese değil dikesin 

Mustafa annesiyle bunları konuşurken Hüseyin de gelmişti konuşulanları hepsini duymuştu

Hüseyin sessizce çıkar gider kapının kapandığını gülsün duyar 

bir bak oğlum kapı kapalıdır Mustafa ya Mustafa koşarak kapıya doğru yürür annesi pençe doğru yürür Yenikapı'dan çıkmış giderken İkisi de görür


Akşam olur Hüseyin eve gelmez artık herkes her şeyin farkındadır Gülsüm Mustafa derr ki git Hüseyin Amcanı bul gel der buna Mustafa da razı değildir Elbette Çünkü Mustafa Hüseyin amcasını çok sever Ondan çok iyilikler görmüştür

ve kapanmakta olan bir kahvenin kenarında Hüseyin oturmaktadır elinde sigara önünde yarım kalmış bir bardak çay Mustafa İçeri girmeden önce cam kenarından Hüseyin amcasına şöyle bir bakar 


Mustafa içinde en şöyle birkaç kelimeyi eder

Ah Hüseyin amca Ah kim el uzatır bizim gibi mücrime

prangalar vurdum Gönül denen hücreme 

acılar yüreğimde yoksulluk bizim evin bir yerinde uyur

kalk Hüseyin amca kalk gidelim sen bizim eve buyur 


Hüseyin camdan bakan Mustafa'yı görür Mustafa'ya çağırır gel Mustafa gel bir çay da sen iç 

Mustafa oturur  amcasının masasına 

Hüseyin Durumu Mustafaya anlatır bak Mustafa ben artık bundan sonra sizin orada kalamam  bayağı bir dedikodu var ortalıkta Sen yine çalışmaya  işinnde gücünde herhangi bir yaramazlık olursa beni haberdar et Ben elimden geleni yine yaparım der 

Mustafa kalk Hüseyin amca kalk bize Gideceğiz der Sen nasıl yıllarca bizi yapa yalnız bırakmadın sa bizde seni bugün ve bundan sonra yalnız bırakmayacağız der 

Mustafa'nın bu sözleri Hüseyin'i duygulandırır 

ve Kalkarlar eve giderler 

eve vardıklarında bu konuyu tekrar 3 ü ele alırlar ve Hüseyin Gülsüm Evlenme kararı alırlar Mustafa da çok sevinmiştir bu karara Osman'ın da Hüseyin'in Öz oğlu olduğunu anlatır gülsüm Mustafa ya Mustafa bu duruma da çok şaşırmıştır Çünkü çok sevdiği arkadaşı en yakın arkadaşın babası  annesiyle evlenecektir Öz oğludur. ama Osman'ın Henüz bu durumu bilmediğini söylerler 

Mustafa ben anlatırım hallederim siz merak etmeyin annesi Hayır Hayır henüz zamanı değil anlatmayacağız der Osman'ı orada üzmeyelim der 

ertesi gün biraz alışveriş yaparlar Hüseyin ve Gülsüm'ün nikahını kıydırdılar 

Mustafa çok sevinmişti artık dedikodular olmayacaktı ama Fadime'nin kulağına bu haber erkenden varmıştı


Devam edecek

Harun yıldırım 




( Ben Ve Köyüm 13 başlıklı yazı Harun Yıldırım tarafından 14.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu