ESKİ
URFAMI ÖKSEDİM
Çocığlığımdaki
o, Urfa’yı andım bögün
Göynüm bahtiyar
oldı, heyalım bedbaht kaldı
Heyatımız degişmiş,
kelbime çöktü hüzün
Ne eyvanda
bi somya, ne de damda taht kaldı!
Hulhum epey
daraldı, sıhıldım düşündığça
Benlığım alt
üst oldı, o günleri andığça
Kimlere sır
vermişığ, samimi davrandığça
Beynamıslar
çoğalmış; ne söz ne de aht kaldı!
Sayıca
fazlalaşmış, helale hülle katan
Başşım
üstüne deyip, arhaydan seni satan
İbrahim’i
ataşa, mancınığlarla atan
Nemrud’ın
torunları, bize veliaht kaldı!
Kıramadı bı
şehir, şeytanın bacağını
Saftığ
bizler görmedığ, namerdin tuzağını
Herkese
güldü felek, yaptı yapacağını
Hah’a umut
dağıttı, bize kara baht kaldı!
Geçmişin
kıymatını, yengiler bilmeyecağ
Görün bı
başımıza, daha neler gelecağ
Çoğ babayigit
lazım, durumı düzeltecağ
Ne o babayigitler,
ne yeterli vaht kaldı!
Mustafa
Gül (Hamdi)
(16.11.2017)