ALLAH’IN
KOYDUĞU CEZALAR,
Namuslu vatandaşları korumak, ülkede
devlete karşı saygı ve güveni sağlamak için Allah’ın Kur’an’da koymuş olduğu
cezaları uygulamak lazım. İnsanı yaratan Allah nefslerinin ne zalim olduğunu ve
nasıl bir suç makinesine dönüşebileceğini bilmiyor mu? Namussuz ve zalimler
Allah’ın koymuş olduğu cezaları gericilik diye uygulamaya koydurmuyorlar.
Halbuki insanların koyduğu ceza yasaları bırakın suçu önlemeyi, aksine suçun
büyük bir hızla yayılmasına sebep olmaktadır. Bütün kutsal kitaplarda Allah
toplumun huzuru ve mutluluğu için suça karşı ağır cezalar koymuştur. Haksızlığa
uğrayan kişinin affetmesi hariç. Allah’ın koyduğu cezaları uygulamadan
kaldırırsanız suçu teşvik etmiş olursunuz. Allah’ın indirdiği ile
hükmetmeyenler zalimlerdir
HISIZLARIN ELİNİ KESMEDEN HIRSIZLIĞI
VE DOLANDIRICILIĞI ÖNLEYEMEZSİNİZ..!
5/MÂİDE-38:
Ves sâriku ves sârikatu faktaû eydiyehumâ cezâen bimâ kesebâ nekâlen
minallâh(minallâhi) vallâhu azîzun hakîm(hakîmun).
Ve, hırsızlık yapan erkek ve kadının yaptıklarına karşılık olmak üzere,
Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Ve Allah Azîz'dir, Hakîm‘dir (hüküm
ve hikmet sahibidir).
Hırsızlık yapanların cezası ellerinin
kesilmesidir. Osmanlı'da hırsızlık suçlarından el kesme cezasının diyetle
çözümlendiğini biliyoruz. Hırsızlık suçunda davalı, bütünüyle Allah hakkı (kamu
hukuku) sayılan hırsızlıktan ve bir kul hakkı (özel hukuk) olan malın
bedelinin, sahibine ödettirilmesinden sorumluydu. Zaman aşımı, davalıya
hırsızlıktan dolayı el kesme cezasının verilmesine engel olurdu. Ancak bu durum
malın tazmini için hukuk davasının açılmasını etkilemezdi.
İNSANLARI HAKSIZ YERE ÖLDÜRENLERİ İDAM
ETMEDEN ZALİMLERİN ZULMÜNÜ, TERÖRÜ VE KATLİ ÖNLEYEMEZSİNİZ…!
2/BAKARA-178:
Yâ eyyuhellezîne âmenû kutibe aleykumul kısâsu fîl katlâ el hurru bil hurri vel
abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ fe men ufiye lehu min ahîhi şey’un fettibâun
bil ma’rûfi ve edâun ileyhi bi ihsân(ihsânin), zâlike tahfîfun min rabbikum ve
rahmeh(rahmetun), fe meni’tedâ ba’de zâlike fe lehu azâbun elîm(elîmun).
Ey âmenû olanlar! Katl (öldürülme) konusunda kısas üzerinize yazıldı
(size farz kılındı). Hüre hür, köleye köle, dişiye dişi (kısas olunur), fakat
kim, onun (öldürülenin) kardeşi tarafından bir şey ile (bir diyet karşılığı)
affolunursa (bağışlanırsa), o taktirde gereken, örfe tâbî olunması ve ona
(affedene), (diyetin) ihsanla ödenmesidir. İşte bu, Rabbinizden bir hafifletme
ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra haddi aşarsa (saldırıya kalkarsa) o
zaman onun için elîm bir azap vardır.
Allah insanlar üzerine kısas yazarak
bu konuda onlara imkân vermiştir. Kısas uygulamak, intikam almak yetkisi
kardeşe verilmiştir. Eğer öldüren kişi affedilirse onun da severek bir diyet
ödemesi gerekir.
Allahütealâ dostluk ister. Bir
katil, aileleri yıllarca kan davasına sürükleyebilir, ailelerin arasına kin
girebilir. Allahütealâ buna meydan vermek istemez, bunu engellemek ister.
Kim de anlaşmayı bozarsa bu
sefer Allahütealâ tarafından verilecek bir azap vardır.
5/MÂİDE-45:
Ve ketebnâ aleyhim fîhâ ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil
enfi vel uzune bil uzuni ves sinne bis sinni vel curûha kısâs(kısâsun) fe men
tesaddeka bihî fe huve keffâretun leh(lehu) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu
fe ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne). Onun
içinde (Tevrat'ta) onlara, cana can ile, göze göz ile, buruna burun ile, kulağa
kulak ile, dişe diş ile ve yaralamalara karşı kısas olduğunu yazıp farz kıldık.
Kim onu bağışlar da (kısas hakkından vazgeçerse) artık o kendisi için
(günahlarına) kefâret olur. Ve kim, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, o
taktirde işte onlar, onlar zalimlerdir.
Allahütealâ nasıl bütün peygamberlere
aynı hedef emirleri vermişse, bu hedefleri gerçekleştirmek için gerekli vasıta
emirlerin de ayni olduğunu görüyoruz. Kur'an’ı Kerim'deki kısas emrini
Allahütealâ bütün din mensuplarına vermiştir. Âyette yahudilerden bahsediyor.
Allahütealâ ve Hz. Musa'ya, kısas emrini yahudiler arasında tatbik etmesini
emrediyor. Çünkü kısas emrini üzerlerine farz kılmıştır. Allahütealâ âyette:
"Kim bunu bağışlar da (kısas hakkından vazgeçerse) o kendisi için
(günahlarına) kefaret olur.' buyuruyor.
Ve Peygamber Efendimiz
(S.A.V)'in bu uygulaması açısından, diyor ki: "Kim Allah'ın indirdiği ile
hükmetmezse, onlar zalimlerdir.' Bundan evvelki ayet-i kerimede aynı kişilerin
kâfirler olduğunu söylüyordu. Burada da yaptıkları adaletsiz davranışlarla hem
kendilerine hem de başkalarına zulmeden zalimler olduğunu anlıyoruz. Kişi
başkasını haksız yere öldürürse hem öldürme sebebiyle ona zulmetmiş hem de
Allahütealâ'nın haram kıldığı bu davranışı sebebiyle kendi nefsine de
zulmetmiştir.
Allah razı
olsun…
Burhan AKSU