Makale / Araştırma

Eklenme Tarihi : 18.02.2018
Okunma Sayısı : 1619
Yorum Sayısı : 0

ALLAH BİZDEN NE İSTER?

Allahû Tealâ’nın ne istediğine dikkatle bakın. Çok şey istemiyor; O ibadetlerinizi istemiyor; Çünkü ibadetler de bizim mutluluğuz için vesiledirler.Allah sadece sizin mutlu olmanızı istiyor. Allah’ı tanımayan, mutluluğun ne olduğunu bilmeyen insanlar, kendilerini Allah’ın yarattığını ve bu fıtratla yarattığını bilmeyenlerdir.

Allah insanı sadece bir tek sebeple, bir tek hedefe dayalı olarak yaratıyor. İnsanın hem bu dünyada mutlu olmasını istiyor, hem de kıyâmetten sonra cehennem hayatı değil, cennet hayatı yaşamasını istiyor. Bu mutlulukların arkasında da sadece sizden bir tek dilek sahibi olmanızı istiyor: ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEK. Hepsi bu kadar. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse o kişinin gireceği yer mutlaka Allah’ın cennetidir. Bunu bizlere kainatın en güvenilir kaynağı olan Kur’ân-ı Kerim müjdeliyor. Onun bu konudaki gerekli herşeyi yapabilmesini Allah o kişinin kalbine verdiği dizaynla gerçekleştiriyor. İbadetleri de Allah sevdiriyor günahlardan da Allah nefret ettiriyor ve Allah’a ulaşmayı dilediğimizde Allah’ın yardımlarıyla gerçekleşiyor.

Öyleyse Allahû Tealâ’nın: “Allah sizin için güçlük dilemez, Allah sizin için kolaylık diler.” sözünü anlayabiliyor musunuz? Allah, sizin zora koşulmanızı, istemediğiniz şeyleri yapmanızı istemiyor.

NEDEN MUTSUZSUNUZ?

Sadece Allah’ı tanımadığınız için mutluluğun o kadar uzağındasınız ki. O’nun sizi ne kadar çok sevdiğini bir bilseniz. O’nun sizin mutluluğunuzu ne kadar çok istediğini bir bilseniz. O’nun bu arzusunu siz elinizin tersiyle iterek istemiyorsunuz. Kendi mutluluğunuzu istemiyorsunuz. İnsan olarak yaratılan mahlûk, Allah’ın katında kainatta yarattığı bütün canlı ve cansızları uğruna yaratacak kadar büyük değer taşıyor. Ne yazık ki; insanların çoğu, yaratılışlarının arkasında var olan hakikatlerin hiçbirini bilmeden bu dünyada yaşarlar sonra bir gün ölüp giderler.

Allahû Tealâ, bütün insanların hepsini mutluluğa davet ediyor. Kur’ân-ı Kerim, bütün insanlar için bir saadet davetiyesidir. Kur’ân-ı Kerim, bütün insanlar için bir saadet reçetesidir. Kur’ân-ı Kerim, bütün insanlar için bir saadet garantisidir.

Kur'an-ı Kerim’de bildirildiğine göre insanlar 28 basamaklık bir dizayn içerisinde yaşarlar. 28 basamak, 4 tane 7 basamaktan oluşur. Başlangıçta her şey, Allahû Tealâ tarafından kişinin bir dileğine bağlı kılınmış. Eğer başkalarının Allah’ın yoluna girmesini engellemiyorsanız ve onların kötülüğünü istemek gibi bir genel huyunuz yoksa, siz ehilsiniz. Allah sizi mutlaka Kendisine seçer. Ama seçtiklerinin sadece bir kısmı Allah’a ulaşmayı dilerler. Kurtuluşa ulaşabilenler, mutluluğu yaşayabilenler de onlardır. Şu zavallı dünyada özellikle kendilerini akıllı sanan birçok insan, kendilerine göre bir dünya çizmişlerdir. Kendilerini yaratan Allah’ı hiçe sayarak mutluluktan uzak bir zavallılığın merkezinde yaşamaktadırlar.

Şeytan, “Allah’a ulaşmayı” dilemenizi istemez. Allah’ın bizden istediği bu çok basit dileği yerine getirmemekle elinizin tersiyle mutluluğu itiyorsunuz. O, böyle bir dilekte bulunmamanız için hayatının bütün hilekârlıklarını kullanır. Eğer siz Allah’a ulaşmayı dilerseniz hiçbir şey, şeytan da dahil olmak üzere hiçbir varlık Allah’ın cennetine girmenize engel olamaz!

Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:

42/ŞURA-13: "Dîni ikame edin ve fırkalara ayrılmayın." diye dîn olarak Nuh’a vasiyet ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet ettiğimizi, sizin için de (Allah) şeriat kıldı. Müşriklere, kendilerini davet ettiğin şey (Allah’a davet) ağır geldi. Allah kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Kendisine yöneleni O’na (Kendisine) ulaştırır.

Allah kullarını yaratır ve seçer. Kimleri seçer? Başkalarına karşı kötü şeyler düşünmüyorsanız, onlar size bir şey yapmadıkça siz onlara kötülük yapmayı düşünmüyorsanız sizin kalbinizde hayır vardır. Bu kadarı yeterlidir. Allah sadece kalbinde hayır bildiklerini seçer.  Allah’ın seçtiği kimseler Allah’a ulaşmayı ya dileyecekler ya da dilemeyecekler.

 

ALLAH'A ULAŞMAYI DİLEMEZSEK NE OLUR?

Dilemediğiniz taktirde bakınız Allahû Tealâ ne buyuruyor:

10/YUNUS-7-8: “Muhakkak ki; onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır. İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).”

Yunus Suresinin 7 ve 8. âyet-i kerimeleri bir tek sebebe dayanmış: Kim Allah’a ulaşmayı dilemezse o kişinin kurtuluşu mümkün değildir. Peki dilerse ne olur? Dilerse, Kur’ân-ı Kerim’de bu kişi, “âmenû olandır.” O kişi âmenû olmuştur. Allah’a ulaşmayı dileyen herkes âmenû olmuştur. Allahû Tealâ, Vel’Asr Suresinde şöyle buyuruyor:

103/VEL ASR –1-2-3: “Asra (zamana) yemin ederim. Muhakkak ki insanlar hüsrandadırlar. Ama âmenû olanlar (ilk 7 basamağı aşanlar) hariç ve amilussalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar (ikinci 7 basamağı aşanlar) hariç ve (Allah’a ruhen ulaşıp) Hakk’ı tavsiye edenler (üçüncü 7 basamağı aşanlar) hariç ve sabrı tavsiye edenler (dördüncü 7 basamağı aşanlar) hariç.

Ama âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler) hüsranda değillerdir. Kimdir hüsranda olanlar? Mu'minun Suresinin 103. âyet-i kerimesi hüsranda olanları vasıflandırıyor:

23/MU’MİNUN-103: “Kimin mizanı (sevap tartıları) (kıyâmet gününde) hafif gelirse onlar nefsleri hüsranda olanlardır, onlar cehennemde ebediyyen kalacaklardır.”

Kur’ân-ı Kerim, âmenû olanların hüsranda olmadığını söylüyor. Allah’a ulaşmayı dileyen hiç kimse hüsranda olamaz. Olamazsa açık hüküm koyuyor Allahû Tealâ; “Onların gidecekleri yer Allah’ın cennetidir.”

Bu dileği dilemek veya dilememek insan hayatının en önemli dönüm noktasıdır. Öyleyse, cehenneme gidenlerin Allah’ı suçlamaya hakları var mı? Allah’ı cezalandırıcı bir Tanrı olarak tanımaları, mutsuzluklarının nedenini Allah veya başka insanlara dayamaları haklı bir müdafaa mı?

Sizinle başka insanlar arasında bir “birleşik kaplar kanunu” geçerlidir. Topluma ne verirseniz onu geri alırsınız. Öyleyse: “Ben falanca kişiyle geçinemiyorum, o yüzden mutsuzum.” dediğiniz zaman, arkasında yatan sebebe dikkatle bakın. Siz o kişinin size kötü davranması için acaba ne yaptınız? Hiç düşündünüz mü? Çok kolay bir şey kendinizi müdafaa etmeniz: Mutsuzluklarını bu tip sebeplere bağlayanlar, o mutsuzluğu kazanmak için ne yaptıklarını unutanlardır. Kendinize dikkatle bakın. Bir birleşik kapların sonunda yaşıyorsunuz, onun sonucu: NE VERİRSENİZ, ONU GERİYE ALIRSINIZ.

Öyleyse Allahû Tealâ’nın Kur’ân’ı, Kanunu, kâinatın yegâne dîni hanif dîni, Hz. Musa zamanında yaşanan dîn, Hz. İsa zamanında yaşanan dîn, Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında yaşanan dîn, ve bunların hepsinin esasını teşkil eden Hz. İbrâhîm zamanında yaşanan hanif dîni, sadece bir tek dileğe dayalıdır: Allah’a ulaşmayı dilemek. Dilerseniz, Allah garanti ediyor: “Kim Bana ulaşmayı dilerse, o Benim cennetime girer.”

Öyleyse başka bir sual. Cennete girmeyi istiyor musunuz? Hepiniz “evet” diyorsunuz. Öyleyse cennete girmeyi isteyen sizler, Allah’a ulaşmayı isteyin, cennet sizin.

Allah sizlerden razı olsun.

Burhan AKSU…

 

( Allah Bizden Ne İster başlıklı yazı mihrimah tarafından 18.02.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu