ALLAH BİZDEN NE İSTER?
Allahû Tealâ’nın ne istediğine
dikkatle bakın. Çok şey istemiyor; O ibadetlerinizi istemiyor; Çünkü ibadetler
de bizim mutluluğuz için vesiledirler.Allah
sadece sizin mutlu olmanızı istiyor.
Allah’ı tanımayan, mutluluğun ne olduğunu bilmeyen insanlar, kendilerini
Allah’ın yarattığını ve bu fıtratla yarattığını bilmeyenlerdir.
Allah insanı sadece bir tek sebeple,
bir tek hedefe dayalı olarak yaratıyor. İnsanın hem bu dünyada mutlu olmasını
istiyor, hem de kıyâmetten sonra cehennem hayatı değil, cennet hayatı
yaşamasını istiyor. Bu mutlulukların arkasında da sadece sizden bir tek dilek
sahibi olmanızı istiyor: ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEK. Hepsi bu
kadar. Kim Allah’a ulaşmayı dilerse o kişinin gireceği yer mutlaka
Allah’ın cennetidir. Bunu bizlere kainatın en güvenilir kaynağı olan
Kur’ân-ı Kerim müjdeliyor. Onun bu konudaki gerekli herşeyi yapabilmesini Allah
o kişinin kalbine verdiği dizaynla gerçekleştiriyor. İbadetleri de Allah
sevdiriyor günahlardan da Allah nefret ettiriyor ve Allah’a ulaşmayı
dilediğimizde Allah’ın yardımlarıyla gerçekleşiyor.
Öyleyse Allahû Tealâ’nın: “Allah sizin
için güçlük dilemez, Allah sizin için kolaylık diler.” sözünü anlayabiliyor
musunuz? Allah, sizin zora koşulmanızı, istemediğiniz şeyleri yapmanızı
istemiyor.
NEDEN MUTSUZSUNUZ?
Sadece Allah’ı tanımadığınız için
mutluluğun o kadar uzağındasınız ki. O’nun sizi ne kadar çok sevdiğini
bir bilseniz. O’nun sizin mutluluğunuzu ne kadar çok istediğini bir bilseniz.
O’nun bu arzusunu siz elinizin tersiyle iterek istemiyorsunuz. Kendi
mutluluğunuzu istemiyorsunuz. İnsan olarak yaratılan mahlûk, Allah’ın katında
kainatta yarattığı bütün canlı ve cansızları uğruna yaratacak kadar büyük değer
taşıyor. Ne yazık ki; insanların çoğu, yaratılışlarının arkasında var olan hakikatlerin
hiçbirini bilmeden bu dünyada yaşarlar sonra bir gün ölüp giderler.
Allahû Tealâ, bütün insanların hepsini
mutluluğa davet ediyor. Kur’ân-ı Kerim, bütün insanlar için bir saadet
davetiyesidir. Kur’ân-ı Kerim, bütün insanlar için bir saadet reçetesidir.
Kur’ân-ı Kerim, bütün insanlar için bir saadet garantisidir.
Kur'an-ı Kerim’de bildirildiğine göre
insanlar 28 basamaklık bir dizayn içerisinde yaşarlar. 28 basamak, 4 tane 7
basamaktan oluşur. Başlangıçta her şey, Allahû Tealâ tarafından kişinin bir
dileğine bağlı kılınmış. Eğer başkalarının Allah’ın yoluna girmesini
engellemiyorsanız ve onların kötülüğünü istemek gibi bir genel huyunuz yoksa,
siz ehilsiniz. Allah sizi mutlaka Kendisine seçer. Ama seçtiklerinin sadece bir
kısmı Allah’a ulaşmayı dilerler. Kurtuluşa ulaşabilenler, mutluluğu
yaşayabilenler de onlardır. Şu zavallı dünyada özellikle kendilerini akıllı
sanan birçok insan, kendilerine göre bir dünya çizmişlerdir. Kendilerini
yaratan Allah’ı hiçe sayarak mutluluktan uzak bir zavallılığın merkezinde
yaşamaktadırlar.
Şeytan, “Allah’a ulaşmayı” dilemenizi
istemez. Allah’ın bizden istediği bu çok basit dileği
yerine getirmemekle elinizin tersiyle mutluluğu itiyorsunuz. O, böyle bir
dilekte bulunmamanız için hayatının bütün hilekârlıklarını kullanır. Eğer
siz Allah’a ulaşmayı dilerseniz hiçbir şey, şeytan da dahil olmak üzere hiçbir
varlık Allah’ın cennetine girmenize engel olamaz!
Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
42/ŞURA-13:
"Dîni ikame edin ve fırkalara ayrılmayın." diye dîn olarak Nuh’a
vasiyet ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm’e, Musa’ya ve İsa’ya vasiyet
ettiğimizi, sizin için de (Allah) şeriat kıldı. Müşriklere, kendilerini davet
ettiğin şey (Allah’a davet) ağır geldi. Allah kimi dilerse onu Kendisine seçer
ve Kendisine yöneleni O’na (Kendisine) ulaştırır.
Allah kullarını yaratır ve seçer.
Kimleri seçer? Başkalarına karşı kötü şeyler düşünmüyorsanız, onlar size bir
şey yapmadıkça siz onlara kötülük yapmayı düşünmüyorsanız sizin kalbinizde
hayır vardır. Bu kadarı yeterlidir. Allah sadece kalbinde hayır bildiklerini
seçer. Allah’ın
seçtiği kimseler Allah’a ulaşmayı ya dileyecekler ya da dilemeyecekler.
ALLAH'A ULAŞMAYI DİLEMEZSEK NE OLUR?
Dilemediğiniz taktirde bakınız Allahû
Tealâ ne buyuruyor:
10/YUNUS-7-8:
“Muhakkak ki; onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allah’a ulaştırmayı)
dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve
onlar âyetlerimizden gâfil olanlardır. İşte onların kazandıkları (dereceler)
gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).”
Yunus Suresinin 7 ve 8. âyet-i
kerimeleri bir tek sebebe dayanmış: Kim Allah’a ulaşmayı dilemezse o
kişinin kurtuluşu mümkün değildir. Peki dilerse ne olur? Dilerse,
Kur’ân-ı Kerim’de bu kişi, “âmenû olandır.” O kişi âmenû olmuştur. Allah’a
ulaşmayı dileyen herkes âmenû olmuştur. Allahû Tealâ, Vel’Asr Suresinde şöyle
buyuruyor:
103/VEL ASR –1-2-3:
“Asra (zamana) yemin ederim. Muhakkak ki insanlar
hüsrandadırlar. Ama âmenû olanlar
(ilk 7 basamağı aşanlar) hariç ve amilussalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar
(ikinci 7 basamağı aşanlar) hariç ve (Allah’a ruhen ulaşıp) Hakk’ı tavsiye
edenler (üçüncü 7 basamağı aşanlar) hariç ve sabrı tavsiye edenler (dördüncü 7
basamağı aşanlar) hariç.
Ama âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı
dileyenler) hüsranda değillerdir. Kimdir
hüsranda olanlar? Mu'minun Suresinin 103. âyet-i kerimesi hüsranda olanları
vasıflandırıyor:
23/MU’MİNUN-103:
“Kimin mizanı (sevap tartıları) (kıyâmet gününde) hafif gelirse onlar nefsleri
hüsranda olanlardır, onlar cehennemde ebediyyen kalacaklardır.”
Kur’ân-ı Kerim, âmenû olanların
hüsranda olmadığını söylüyor. Allah’a ulaşmayı dileyen hiç kimse hüsranda
olamaz. Olamazsa açık hüküm koyuyor Allahû Tealâ; “Onların gidecekleri
yer Allah’ın cennetidir.”
Bu dileği dilemek veya dilememek insan
hayatının en önemli dönüm noktasıdır. Öyleyse,
cehenneme gidenlerin Allah’ı suçlamaya hakları var mı? Allah’ı cezalandırıcı
bir Tanrı olarak tanımaları, mutsuzluklarının nedenini Allah veya başka
insanlara dayamaları haklı bir müdafaa mı?
Sizinle başka insanlar arasında bir
“birleşik kaplar kanunu” geçerlidir. Topluma ne verirseniz onu geri alırsınız.
Öyleyse: “Ben falanca kişiyle geçinemiyorum, o yüzden mutsuzum.” dediğiniz
zaman, arkasında yatan sebebe dikkatle bakın. Siz o kişinin size kötü
davranması için acaba ne yaptınız? Hiç düşündünüz mü? Çok kolay bir şey
kendinizi müdafaa etmeniz: Mutsuzluklarını bu tip sebeplere bağlayanlar,
o mutsuzluğu kazanmak için ne yaptıklarını unutanlardır.
Kendinize dikkatle bakın. Bir birleşik kapların sonunda
yaşıyorsunuz, onun sonucu: NE VERİRSENİZ, ONU GERİYE ALIRSINIZ.
Öyleyse Allahû Tealâ’nın Kur’ân’ı,
Kanunu, kâinatın yegâne dîni hanif dîni, Hz. Musa zamanında yaşanan dîn, Hz.
İsa zamanında yaşanan dîn, Peygamber Efendimiz (S.A.V) zamanında yaşanan dîn,
ve bunların hepsinin esasını teşkil eden Hz. İbrâhîm zamanında yaşanan hanif
dîni, sadece bir tek dileğe dayalıdır: Allah’a ulaşmayı dilemek.
Dilerseniz, Allah garanti ediyor:
“Kim Bana ulaşmayı dilerse, o Benim cennetime
girer.”
Öyleyse başka bir sual. Cennete
girmeyi istiyor musunuz? Hepiniz “evet” diyorsunuz. Öyleyse cennete girmeyi
isteyen sizler, Allah’a ulaşmayı isteyin, cennet sizin.
Allah sizlerden razı olsun.
Burhan AKSU…