Günümüzde kim dost, kim düşman belli değil. Mesela Fransa, Suriye’ye yerleşti, YPG’nin ne ihtiyacı varsa destekliyor, kısacası terörü. Diğer yandan ise Amerika’nın Kudüs’te elçilik açmasını kınıyor. Almanya ise, terör örgütlerine mitinge izin verirken, terör unsuru gütmeyen partilerin miting yapmasına izin vermiyor. Dünyanın görünümü gibi, bir tarafı gece, diğer tarafı gündüz. Müslümanın rehberi Kur’andır ve Maide suresi 51. ayette, “Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.” diyor.  


Her Müslüman ülke, hristiyan ve yahudilerle dost olabilmek için adeta yarışıyor. O ülkelerde, geliyor Suriye’ye, Irak’a, Afganistan’a, Filistin’e… Müslüman halkları öldürme yarışına giriyor. Ölen kim, fakir halklar… Parası olan, güçlü Müslümanlar değil. O güçlü Müslümanlar, az bir azınlık ve o fakir hakları sömürüyle yönetiyor da! 


Müslüman ülke yöneticileri, sömüren ülkelerden eğitim alıyor. Oranın yaşantısını benimsiyor, kültürünü beğeniyor. Ülkemizde dahi, bir kişi o ülkelerde eğitim almışsa, onun yönetici olma ihtimali yüksek oluyor. Bir aşağılanmışlık var sanki! Orada yetişen ve okuyanın, ülkemiz üniversitelerinde okuyanlardan ne farkı var ki? Keza, ülkemizde belli üniversite mezunu olmak da ayrılacılıklı ya!


Konu üniversite olunca, açık öğretime girenle yüzde birlik puanla bir üniversiteye girenin; aynı bölümlerden mezun olmalarına rağmen devlet kadrolarında eşit muamele edilmesi ve aynı ünvanın verilmesi … Konu liyakattan açılmışken, ne kadar doğru ki? Çocuğunu en iyi okuldan mezun olsun diye paradan, zamandan, emekten olan, çocukluğunu yaşayamamış gençlerin ailelerine yazık değil mi? Siz bu iki genci aynı iş yerinde ve aynı unvanla çalıştırırsanız nasıl bir verim almayı düşünüyorsunuz ki…


Konu dağılmasın, Müslüman ülkenin ve idealinin adalet olması gerekiyor. Ahlaki temelini güçlü bir raya oturtması da gerekiyor. Eğer İslam bu şekilde yaşanır ve Kur’an öğütlerine dikkat edilirse; içimizdeki riyakar ve memleketine ihanet edenleri ayırt etmek kolaylaşacaktır. Biz bir nehir akarken üstündeki duruluğa değil, altındaki bataklığa bakacağız. İnsanın dış görünüşü aldatır akan nehirde olduğu gibi. İnsanın içide, kalbide, Allah sevgisiyle dolup taşıyorsa, etrafımızda polisin olmasına gerek kalmayacaktır. Böyle bir ülkeyi, Osmalı gibi, Selçuklu gibi, kim tehdit edebilir veya yıkabilir ki… O zaman özendiğimiz ülkelerin insanları bu sefer bizi örnek alcaklardır. İslamı merak edeceklerdir, Allah’ı arayacaklardır. Biz içimizde bunu sağlamılıyız, dışımızdan ne tür tehlike gelirse gelsin… 


Müslüman denildi mi, Allah anıldığında kalbi titreyecektir sevgiyle… Ona namaz kıl, oruç tut … Denmeyecektir. Sigara içene, içme zehirliyor denmeyecektir. Kimse sigara içmeyecektir. Dost ve arkadaş seçimi bu yüzden çok önemlidir. Bir daha yüzünü görmeyeceğiniz insana hoşçakalın dersiniz ve bu sizi üzmez. Ama dost bildiğinizle vedalaşmak çok zordur. 


Müslüman, Müslümanla dost olmalıdır. Müslüman da Müslüman gibi yaşamalıdır! 


Saffet Kuramaz  

( Müslüman Kimliğine Sahip Çıkmalıdır başlıklı yazı safdeha tarafından 28.05.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu