“Zalim sofrasında alim yemek yer
Düşün, toplumdaki budur tek değer!
Düş demek zalime, duş olmuş meğer
İmdattt…”
“Vicdansız soyarda soyar fakiri
Verir mi zekatı, altın, bakırı
İsraf eder, duymaz yalvar yakarı
İmdattt…”
“İnsan tanrı gibi davranır haşa
El öpsün diz çöksün budur temaşa
Ne çokta sevinir çıksın kargaşa
İmdattt…”
“Kıyamet anına kadar bu sürer
Dünya firavunu her çağda görür
Anlayana sınav, Müslüman kördür
İmdattt…”
İnsanlarda haya var mı, ya da ahlak-utanma
Bu sözcükler sarf edilirken ya yüzde kızarma?
Hayır… Kaybettik işte, herkesin gözü şer işte!
Kimse kimseye öğüt vermiyor, kalmadı kınama
Varsa yoksa, para, faiz… Mala mal kat demek caiz
Beş yaşındaki çocuk bile kendi hayatını yaşıyor bariz!
Kim mutluyum diyor, huzurluyum diyor
Hayır… Durmadan ah tüh ediyor, durmadan vuruyor diz
Hayatını değiştirmek için değişiklik, yapmıyor sınama!
Her yaşanan masal gibi,
Yirmi dört saat oynuyor dizi, sinema!
Seyreden ondaki yaşananlara ağlıyor
Kendi haline bakmadan yüreğini dağlıyor
Kalem bile utanır oldu yaz, yaz
Almıyor amel defteri haz!
Ne kaldı gerçek dindar-Allah’a utancından yaşamına yapsın ayar
Ne de kuldan utanan, yalnız eğlenmeye gün sayar!
Aşıkta kalmadı naz
Çöller bile özlem duyuyor mecnun aşkına yar
En kötüsü bu toplum değişiyor az az
Kimse bunun farkında değil…
Ey yeni doğan masum bebek geleceğin nar
Güneşin, arabadan gözüne düşen far
Ay karanlığa büründü, su kaybettiği yakamozunu arar…
Esmiyor imbat
İnsan yerine doğa hıçkırıyor, bağırıyor
Kimse duymuyor
İmdattt!
Saffet Kuramaz