Hani o çok korktuğumuz
ölüm var ya, hiç de korkulacak bir şey değil. İnsan uykuya dalarken hiç korkar
ve acı çeker mi? Hayır ölümde insana acı vermez. Bilakis acı çeken vücutlar
ölüm ile bu acısından kurtulurlar.
Fizik vücudumuz yaklaşık
70 trilyon, mitekondini denen enerji üreten hücrelerden meydana gelmiştir.
Aldığımız gıdaları havadan aldığımız oksijenle yakarak enerji üretiriz. Bu
enerji ile fizik vücudumuzun her türlü hareketini sağlarız. Yemek yemediğimiz
zaman enerji üretimi duracağından gücümüz de yavaş yavaş azalacaktır. Enerji
üretimi devam ettiği süre zarfında vücudumuzda bir manyetik alan oluşacaktır.
Bu manyetik alan kuzey kutbu ile ruhumuzu, güney kutbu ile de nefsimizi
kendisinde tutacaktır. İşte Azrail A. S. ve ekibi olan ölüm melekleri ecelimiz
geldiği zaman gelirler ve önden ve arkadan vurmak suretiyle enerji üretimini keserler.
Enerji üretimi durunca beyne oksijen gitmeyeceği için beyinden başlayan bir
ölüm gerçekleşir. Vücudumuzda manyetik alanlar da yok olacağı için nefsimiz ve
ruhumuz sigara dumanı gibi çıkarlar. Ruhumuz vücudumuzun sağ tarafında, nefsimiz
ise sol tarafında yere paralel bir şekilde yerlerini alırlar ve beklerler.
32/SECDE – 11: Kul yeteveffâkum melekul mevtillezî vukkile bikum summe
ilâ rabbikum turceûn (turceûne).
De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği,
sizi vefat ettirecek (öldürecek). Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. "
3/AL-İ İMRAN – 145: Ve mâ kâne li nefsin en temûte illâ bi iznillâhi kitâben
mueccelâ (mueccelen), ve men yurid sevâbed dunyâ nu’tihî minhâ, ve men yurid
sevâbel âhirati nu’tihî minhâ, ve se neczîş şâkirîn (şâkirîne).
Ve Allah'ın izni olmadan, hiç kimse için ölmek
yoktur. (Ölüm), süresi tayin edilmiş bir yazıdır. Kim dünya sevabı isterse,
kendisine ondan veririz. Kim de ahiret sevabı isterse, kendisine ondan veririz.
(Şükredenleri) ŞAKİR'leri yakında mükâfatlandıracağız.
29/ANKEBUT – 57: Kullu nefsin zâikatul mevti summe ileynâ turceûn
(turceûne).
Bütün nefsler ölümü tadıcıdır. Sonra Bize
döndürüleceksiniz.
Ölüm melekleri cehennemlikleri korkutarak canlarını alırlar;
47/MUHAMMED – 27: Fe keyfe izâ teveffethumul melâiketu yadribûne vucûhehum
ve edbârehum.
Artık melekler onları vefat ettirirken, onların
yüzlerine ve arkalarına vuracakları zaman onların halleri nasıl olacak?
6 / EN'AM - 93 : Ve men
azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben ev kâle ûhıye ileyye ve lem yûha ileyhi
şey’un ve men kâle seunzilu misle mâ enzelallâh(enzelallâhu), ve lev terâ iziz
zâlimûne fî gamerâtil mevti vel melâiketu bâsitû eydîhim, ahricû enfusekum, el
yevme tuczevne azâbel hûni bimâ kuntum tekûlûne alâllâhi gayrel hakkı ve kuntum
an âyâtihi testekbirûn(testekbirûne).
Allah'a yalanla iftira eden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken “Bana da
vahyolundu.” diyenden ve “Ben de Allah'ın indirdiği şeylerin benzerini
indireceğim.”diyenden daha zalim kim vardır? Zalimleri, ölümün şiddet halinde
iken ve ölüm melekleri ellerini uzatıp: “Nefslerinizi çıkarın. Bugün, Allah'a
karşı hak olmayan şeyler söylediğiniz ve O'nun âyetlerine karşı kibirlendiğiniz
için alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız.” dedikleri zaman görsen.
Cennetlikleri vefat
ettirirken ölüm melekleri gayet güzel şekilde vefat ettirirler.
16 / NAHL - 32 : Ellezîne
teteveffâhumul melâiketu tayyibîne yekûlûne selâmun aleykumudhulûl cennete bimâ
kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Melekler, onları tayyib (en güzel, en iyi) bir şekilde vefat ettirirler.
Onlara: “Selâm üzerinize olsun. Yapmış olduğunuz (güzel, hayırlı) ameller
sebebiyle cennete girin.” derler.
40/MU'MİN – 11: Kâlû rabbenâ emettenesneteyni ve ahyeytenesneteyni
fa’terefnâ bi zunûbinâ fe hel ilâ hurûcin min sebîl (sebîlin).
(Kâfirler) dediler ki: "Rabbimiz, bizi iki
kere öldürdün, iki kere dirilttin, böylece günahlarımızı itiraf ettik. Artık (buradan)
çıkmaya bir yol var mı?"
Görüldüğü
gibi hayatı veren de alanda Allah’tır. Allah bir de iki defa ölümden ve iki
defa dirilmeden bahsetmektedir. Birinci ölüm bu dünyada ama ikici ölüm
kıyametten sonradır. Eğer ruh çıkınca insan ölseydi, ruh çıkınca insan ölür
diyenler, kıyametten sonraki ölümü nasıl izah edeceklerdir. Ölüm melekleri
bizim canımızı alırlar ruhumuzu değil. İkinci görevleri ise ölen ve bu nedenle
ruhu çıkan kişinin ruhunu alarak Allah’a ulaştırırlar. Ruh Allah’a ulaşınca
Allah’ta ifna olur, fena olur, yok olur ve ALLAH ruha meab, sığınak olur. Ruh
bundan sonra hiçbir şekilde bize dönmez ve bizimle bir işi olmaz.
Velayetin
1. ci mertebesi de ruhun Allah’a ulaştığı Fenafillah makamıdır. Allah için
makbul olan bu ölümdür. Yani ölmeden evvel ölmektir.
Şehit
olarak ölmek ise Allah’ın inananlara bir büyük ikramıdır. Bir kişi Allah’a
ulaşmayı dileyip 1. ci kat cenneti kazanmış olsa dahi, Allah ona şehit olduğu
zaman 7. ci kat cennet olan ADN cennetinin 4. cü bölümünü vererek mükafatlandırmaktadır.
Ayrıca şehit olacak kişi şehit olmadan evvel mutlaka Allah’ın zatına şahit olur
ve gideceği cenneti görür. Ve koşarak şehit olur. Şehit olan kişi mutlaka sırt
üstü düşer ve göğsü gökyüzüne doğrudur. Şehit olduktan sonra ise ruhu ALLAH’a
ulaşmaz ve Allah’ın gökteki şehitler ordusuna katılarak savaşlarda inananlara
Allah’ın izni ile yardım eder ve Allah tarafından özel olarak
rızıklandırılırlar.
6/EN'AM – 98: Ve huvellezî enşeekum min nefsin vâhıdetin fe mustekarrun
ve mustevda’ (mustevdaun), kad fassalnal âyâti li kavmin yefkahûn (yefkahûne).
Sizi bir tek nefsten (Âdem (A.S) 'dan) yaratan
ve böylece (sizin için) kararlı bir kalma yeri (fizik vücudumuz için yeryüzü:
dünya), bir de emanet kalma yeri
(nefsimiz için cennet ve cehenneme gitmeden önce geçici olarak beklenilen yer;
berzah âlemi) dizayn eden O'dur. Fıkıh eden bir toplum için, âyetleri ayrı
ayrı detayları ile açıkladık.
Nefis ve fizik vücut ikilisi kabre beraberce
girerler. Kabirde münker ve nekir tarafından sorulara muhatap olurlar. Fizik
vücudumuzdan tüm duyu ve hisler alındığı için bir şey hissetmesi mümkün
değildir. Nefsimizin alnındaki kordon iki gün fizik vücuda bağlı kalır. İki
günden sonra bu bağ da kopar. Kabirde bize hayat filmimiz gösterilir. Hayat
filmimizde ki, yapmış olduğumuz kötü işlerden dolayı manevi bir azap görürüz. İşlemiş
olduğumuz iyi fiillerimizden dolayı da manevi bir zevk duyarız. Maddi bir azap
görmemiz mümkün değildir. Çünkü fizik vücudumuz tüm duyularını kaybettiği için
bir şey hissetmesi mümkün değildir. 40 gün nefsimiz kabirde kalır ve 40 günden
sonra kıyamete kadar yaşayacağı berzah alemine götürülür. Allah kabir azabından
şöyle bahsetmektedir;
32/SECDE – 21: Ve le nuzîkannehum minel azâbil ednâ dûnel azâbil ekberi
leallehum yerciûn (yerciûne).
Ve Biz, mutlaka büyük azaptan önce, daha yakın olan azaptan onlara elbette
tattıracağız. Umulur ki, böylece onlar (Allah'a ulaşmayı dileyerek, Allah'a)
dönerler.
Allah razı olsun…
Burhan AKSU