İki saka (sucu) yolda karşılaşırlar. Biri diğerine; “Kardeş, bana kırbandan bir tas su verir misin? Çok susadım” der. Öteki şaşırır; “Be şaşkın. Bende kırba varsa sende de kırba var. Neden kendi kırbandan doldurup kendi suyunu içmiyorsun?” Cevap dikkat çekicidir; “Haklısın kardeş, bende de su var sendeki gibi ama ben kendi suyumu içmekten bıktım.”
Hikayenin anlatmak istediği; insanın sevgi, paylaşım, muhabbet, dayanışma, birlikte hareket edebilme ihtiyacıdır.
Değişiklik, yenilik, farklılık insana yeni kapılar açar ve taze ümitlerle hayata bağlar.
Bazıları çok sade, basit yeniliklerle mutlu olur.
Bir kitabı, şiiri, kuşu, kediyi arkadaş edinir, yeterli bulur.
Bazıları ise dostlarının sayısını bilmez, her limanda bir sevgili bulur fakat halen derin bir boşluktadır.
Her adımında onaya ihtiyaç duyar, beğenilerden beslenir.
Samimi, sade, paylaşımcı ve beklentisiz olmak zor olsa da bu güzergâha yakın olmakta fayda var.
27.06.2018
Ali Rıza Malkoç
#armozdeyis