Bir varmış bir yokmuş ile başlayan masallar, ne çok severim onları bugün burda okurken bir arkadaşı yine aklıma geldiler...

Kızımda çok sever masalları annesi gibi, ve hayatta bir masal ya, iç içe geçmiş kocaman bir masal kitabı şu an ve geçmiş ve gelecek.

Her insan bir dünya derler, kendime bakıyorum evet her insan bir dünya.

Ve bazen insan sanıyorki merkez kendi ve herkes herşey onun etrafında dönmeli...

Oysa merkez değilsin sadece merkez etrafında dönen bir ışık merkezla bağlantın var diğer tüm ışıklar gibi ancak. ışığını enerjini merkezden alırsın ve bir gün dönüşün o merkezedir..

Bütüne baktığında kocaman bir ışık görürsün ayrıntı ile ilgilendiğinde ufacık uçuşan ışık parçacıkları.

ve o ufak ışık parçacıklarından biriyim işte sadece. Sevdiğim bir arkadaş bir gün bir kitap hediye etmişti, içinde şöyle bir not vardı; '' yaşamın bir roman tadında ve keyfinde olsun''...

Romanları yazan yazarlar var romanlar bir şekilde bitiyor sonu masallar gibi olmuyor, masallar hep mutlu biter. Çocukluğumuzda mutlu biten masallara şartlanmışken hayal dünyasında yaşarken, kendimizide kendi yaşam sayfamızda buluveriyoruz, acı veriyor bazen ve bazen sevinç ve okumadan geçemiyoruz o sayfaları, okumayacağım diye direndinmi kendini ya ilaçların ya da intiharın kucağında bulabilirsin.

Yaşamışlığımın sayfalarına geri döndüğümde hep gözyaşı buluyorum, masal kahramanları kadar savaşmadığımdan mıdır bilmem, sonra birde bakmışım aynı sayfayı tekrar okuyorum...

Tüm icatlar düşünerek ve hayal ederek bulunmuştur. Düşünmenin kaynağı bilgi ile gelir, bilgi varsa düşünme kapasiten artar, ve hayalleri vardı sanırım bilim adamlarının ve o hayellerinin peşinde koşarak icatlar yaptılar, eminimki zamanlarındaki yokluklara rağmen yaptılar...

Değer üretmeye başlamadan kendini tanıman gerekliki, ne üretebileceğin konusunda fikrin ve hayalin olabilsin. Bakıyorum çevreme ve kendime de, kendini tanıyan bilen insan ben dahil o kadar az ki...

Kendi romanımı yazdığımı ancak anlayabildim, yazan bir kalemim her nefes alıp verişimde her eylemimde yazıyorum, yaşam öğle bir deneyim ki, eğerki alman gerekeni almadıysan öğrenmediysen öğrenmen için aynı sayfayı tekrar tekrar yazdırıyor sana, ve bazen öğlece bakakalıyorsun anlayamıyorsun farkındalığı na varmış olsanda yaşadıklarının...

Kendimi tanıdığım gün, özgür olabileceğimi ve kanatlarımı açıp yükselebileceğimi anladım, yükselemediğim için belki göremiyorum bütünü ve ayrıntılarla oyalanıp duruyorum...

İnsan insanı taşıyor ve taşıyan kamburlaşıyor, oysa gökyüzüne bakıyorum kuşlar tek başına uçuyor ve sadece birbirlerine eşlik ediyorlar... Hiç diğer bir kuşu taşıyan kuş görmedim, sizler gördünüzmü bilmem... taşınan insan tembelleşiyor ve hep taşınmak istiyor bilmiyorki kendi ayakları üstünde durmayı, taşıyan ise yükünden kambur artık kendinide taşıyamaz hale geliyor...peki ya bu insanları bir araya getiren ne... birinin herşeyi yapabilme yeteneği diğerinin yeteneksizliğimi, yoksa birinin bir ihtiyacının karşılığımı sırtına yüklenen bedel mi ve diyorum ki hayır cevap bu olmamalı başka bir anlamı olmalı?...
( Yaşam Sayfaları başlıklı yazı arzu-topcuog tarafından 1.02.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu