Başlığı görünce şaşırdınız değil mi? Böyle bir meslek mi var diye
düşüncelere dalmışsınızdır... Fıttırolog diye de bir meslek varsa o zaman o
branşın adı da Fıttıroloji olmalı o halde... Tahmin de ettiğiniz gibi
fıttırmaktan gelen bir kelime türetilerek buralara geldik...
Son zamanlarda yaşadıklarımızdan aklı tavana vurmayan, fıttırmayan mı var?
Amerikan başkanı nezle oluyor, biz zatürre oluyoruz... Hayır aramızda ki
mesafede hayli uzak, biz niye zatürre oluyoruz onu da anlamış değilim...
Gelelim tekrar fıttıroloji bilim dalına... Fıttıroloji, insanların neden
fıttırdıklarını, fıttırdıkları şeylerin ne gibi nesneler ya da canlılar
olduğunu araştırır... Fıttırmanın bulaşıcı yönü varsa, bunun fıttırologlar
tarafından araştırılıp ortaya çıkartılması için çalışmalar yapar... Eğer iyi
bir fıttırolog dostunuz varsa siz de fıttırdığınız zaman o dostunuz fıttırolağa
neden fıttrıdığınızı açık yüreklilikle anlatabilirsiniz... Fıttırolog dostunuz
siz fıttırdınız diye ayrıca sizi tekrardan fıttırtmak için bir çaba içine
kesinlikle girmez...
Takmayın kafanıza siz de canım bazı şeyleri... Karıncaların niye ayak seslerini
duyamıyorum... Sineklerin kanat çırpmalarını sayamıyorum. Uludağ'da neden kayak
öğrenmeden kayamıyorum... O hamburger ve patateslerden beş tane de yesem neden
doyamıyorum? Takmayın bunları ne kafanıza ne de başka bir yerinize...
Fıttıroloğunda kafasını bulandırmayın...
Takımınız yenilebilir... Her zaman galip gelinecek diye bir şey yok. Statlarda
ne bağırıyorsunuz öyle ''Ölmeye ölmeye ölmeye geldik.'' diye... Var mı öyle
doksan dakikalık bir maç için ölmek, ölünecek çok daha değerli şeyler varken
vatan gibi, bayrak gibi... Böyle davranırsanız sizin de bir fıttıroloğa
görünmenizde fayda var derim ben de...
Ünlü fıttırologlarımızdan Hulusi Öncedenfıttırmışın bu konuda yazılmış sekiz
ciltlik harika ötesi, hatta fevakaladeninde fevkinde ki ''Kafanıza Tokadan
Başka Bir Şey Takmama Sanatının İncelikleri İnceldiği Yerden Kopar mı?'' adlı
kitabı, mutlaka ama mutlaka okuyun... Hatta sadece okumakla kalmayın hatim
edin...
Siz sanki kafaya bir şeyler takıyor muşsunuz gibi geliyor bana... Oğlanı
evlendirecektiniz para mı yok? O kolay canım çekersiniz bir kredi, hoop
bakmışsınız oğlan, torunu elinize vermiş dokuz ay dokuz gün sonra... Dokuz ay
on gün mü dediniz? Aman canım bir günü mü başıma kakıyorsunuz? Bir gün için
üzmeyelim birbirimizi... Efendim faizler arttı kredi çekmek zorlaştı mı?
Mobilya alacaktınız, bir türlü alamadınız... Yine laf döndü dolaştı kredilere
geldi... Ne yapsak ki?
''İşler ayna çal çal oyna.'' durumları bu sıralar bütün esnaf arkadaşlarda var
galiba... Çalıp çalıp çalıp oynayalım da ne oynayalım. Oyunu da iyi seçmek
lazım. Konya Kaşık Havası var. Fidayda var, Ankara'nın Misketi var, Ege'nin
zeybeği var... Var oğlu var... Şimdi gidip de Fıttıroloğun karşısında
oynarsanız, o da sizin fıttırdığınıza kesinkes inanır... O da sizin ile
oynamaya başladı mı bilin ki fıttırolog da kafayı yemiş, hem de limon sıkıp
yemiş...
Fıttıroloğa söylesem de şu dolar ile euro ya bir çelme taksa... Benzinin pompa
fiyatında yüzde elli indirim yapsa... Ekmekler de indirime girse... Asgari
ücret iki katına çıksa... Hem de vergiden ve de her türlü yergiden uzak olsa...
Fenerbahçe ile Galatasaray Şampiyonlar liginde beraber finale çıksa, kupa biz
de kalsa, baba onlarda... Yok, yok en iyisi fazla fıttırmadan ben şu balkona
çıkıp da kendimi atayım aşağıya... ''Hanıııım ben atlıyorum aşağıya hakkını
helal eeeet.'' Hanım da oradan seslenir ''Amaaaan bu kaçıncı, anahtarı al bari
anahtarı al da öyle atla.'' Ev birinci katta, şanssızlığa bak, bana hiç bir şey
olur mu ki?