Bebek eşyaları mağazasında kıyafetler beğeniliyor, yüzler gülüyordu. Kasada sıra bekleyenler arasında orta yaşlı çift şiddetle tartışıyordu. Kadın, bebek pabuçlarını adama doğrulttu. Yüksek sesle “Çocuk istemiyorsan neden birlikteyiz!” Adam kendine çevrilen bakışlardan rahatsız oldu. Pabuçları kadının elinden alıp göğsüne fırlattı. “Daha nişanlıyız. Ne çocuğu! Hazır değilim.” Kadın acıyla iki büklüm oldu. Adam iyice çirkinleşti. Parmağını tehditkâr sallıyordu. “Medyumdan, tarotçudan anne mi olur! Hem erkek danışanlarına ne demeli! Yılışık herifler.” Kadın, mağaza çalışanlarının yardımıyla doğruldu. Parmağından yüzüğü çıkarıp adamın avucuna koydu. Adam donakaldı. Kadın gözyaşlarını silip dükkândan çıkarken adam arkasından seslendi. “Seni başkasıyla görürsem iyi olmaz!” Kasiyer yerdeki pabuçları işaret etti. “Beyefendi alacak mısınız?”
Pub’ın
pencerelerinden süzülen mor ışık kaldırımda yükselen ağacın gövdesini
aydınlatmaktaydı. Kapı açılırken eşiğin üstüne asılı çan tıngırdadı. İçeri
giren orta yaşlı adam bir an durup bilardo, dart oynayanları, masalarda gülüş
cümbüş sohbet edenlere göz gezdirdi. Arka masada oturan gruptan kırmızı yanaklı
adam ayağa kalkıp el işaretiyle dikkatini çekti. “Charles!” diye seslendi.
Charles masaya yöneldi. Kolon diplerine yerleştirilmiş ayaküstü masalarda
biralarını içenlerin arasından sürtünerek geçti. Beş kişilik grup Charles
yanlarına gelince kupalarını kaldırıp tokuşturdular. Charles oturacak tabure
göremeyince yan masadan bir tane altına çekti. Bıyıkları köpüğe bulanmış olan
“Dedektif, takip nasıl geçti?” diye alay dolu sesle sordu. Charles fıstık
tabağında kabuklar arasında parmaklarını gezdiriyordu. “Amethyst az önce evine
girdi.” Zenci “Ne yani kadını iş yerinden evine kadar takip mi ettin!” Kırmızı
yanak biraz ürkmüştü. “Charles, senin yolun yol değil. Kıskançlığınla
Amethyst’i bunaltıp evlilikten soğuttun.” Kirli sakallı kupayı kafasına dikti.
Boş kupayı bırakırken geğirdi. “Kadın otuzunu geçmiş tabi ki çocuk isteyecek.”
Charles kabukların arasından bulduğu fıstığı ağzına attı. “Neyse ki ilişkisi
yok. Yola getirmesini bilirim!”
Barmen
kupaları kurularken televizyonda ki konuşmalara kulak kabarttı. Ekrana
baktığında şaşırdı. Kumandayla sesi yükseltip “Heyyy, Charles senin ki!” Başlar
ekrana çevrildi. Sarışın bakımlı kadın sunucuyla sohbet ediyordu. Sunucu
kameraya bakarak “Hayattan karelerde konuğumuz Amethyst Realm. Kendisi
‘Spritüal rehberlik öğretmeni’. Bir hayaletle beraber olduğunu ve 'hayalet
çocuklar' doğurabileceğini söylüyor. İlişkiniz nasıl başladı?” Amethyst
kendinden emin “Araf’ta tanıştıktan sonra büyük bir aşk yaşamaya başladık. Son
derece bilge ve kibar biri.”
Fıstık,
Charles’ın boğazına kaçtı. Ayağa fırladı. Arkadaşları sırtına vururken
öksürerek boğazını temizlemeyi başardı. Yüzü, boynu kızarmıştı.
Sunucunun
keyfi yerinde “Neden gerçek bir erkeği eş olarak tercih etmediniz?” Amethyst
kameraya baktı. Gözlerini kırpmıyordu. Charles bakışları üzerinde hissetti.
Ağzı kurudu. Yutkundu. Amethyst’in göz bebeklerinde cehennem fokurduyordu.
“İlişkimiz dünyevi ilişkilerden daha derin ve anlamlı. Çocuk sahibi olmayı da
istiyoruz. Bir süredir hayalet hamilelikleri üzerine araştırma yapıyorum.”
Kapı zili arka arkaya çaldı. Koridorda belli belirsiz konuşma sesleri duyuluyordu. Amethyst koridora çıktı. Odaya doğru “Hemen geliyorum.” Kapıya yöneldi. Gözetleme deliğinden baktı. Kimseyi göremedi. Zil tekrar çalınca irkildi. Güvenlik zincirini çıkarmadan kapıyı açtı. Aralığa doğru başını uzatmıştı ki bebek pabuçları içeri doğru sokuldu. Amethyst avuçlarını birleştirip dudaklarına dayadı. Gözleri ışıldıyor, gülümsüyordu.