O göğe en yakın yaylada öğrendi yürümesini
Büyük kentin gecekondu mahallelerin birinde
Tek odada, kırık aynada gördü ilk gençliğini
Yamalı elbiselerine inat süslenmiş vitrinlerden
Onu çekip alamadılar.
İşsiz de kalsa yıkamadılar hayallerini
Gecelerden yıldızı kaldıramadılar
Kovamadılar yazlık sinema kapılarından
Şaire acı işlemez
Sevdasını yıkamadılar...
O duymaz çirkin küfür seslerini
Serçelerin sesi yayılır kır çiçeklerine
Lacivert renkli çiçekte saklı şifalar, bekler arıyı
Kestane kokar tasta bal
Mutluğun resmini tek Abidin çizer
Ben enine boyuna fotoğraflar çekerim
Ne yapsanız, ne etseniz
Şaire acı işlemez
En yakın arkadaşı gecelerin karası
Daha hayırlı olur, çekip gitseniz...
Şaire acı işlemez
Umudu çekip alamazsınız yüreğinden
Dağlardan güneşi uzak tutamazsınız
Sevdanın gücü, kırar bir bir zincirleri
Eller tutacak, gözler görecek bilesiniz
Ne kadar gürültü yapsanız,
Sessizlikten öteye gidemezsiniz
"Şaire acı işlemez" levhasını astım göklere
Kuşandığınız kötülüklerle
Maviye geçemezsiniz...
Şaire acı işlemez
Beli ağrımaz çuval taşımaktan
Menekşe koklar bir yerinde zamanın
Uzun köy patikaları onu bir yerlere taşır
Onunla oynaşır gecelerde yarasalar
Ağzından türküler dökülür fındık yapraklarına
Sevgisini nefese katar, verir dağ yellerine
Vakit ilerler, hüzün çiğseler bir bir dallara
Boğulurken kurtarır kendini derin göllerden
Verir kendini aydınlık yollara...
Esat KURT - 24.08.2018- GİRESUN