Yetmişli yılların sulugöz sınıfının
birincisi Küçük Emrah'ımız vardı... Tabi o zaman yaşı da boyu da güççücüktü...
Biz de küçüktük canım. Hatta abiler mahalle arası futbol maçlarında bizi takıma
almazlar ikibuçukluk yaparlardı... İkibuçukluk demek, şimdilerde statlarda
gördüğünüz top toplayıcı çocuk demek...
Küçük Emrah artık abi, baba dizilerinde
oynuyor, şarkılarını söylüyor. Küçüğü gitti Emrah'ı kaldı. O bile büyüdü de biz
bir türlü büyüyemedik... Sokaklarda top tepen çocuk, misket oynayan çocuk,
kukalı saklambaç oynayan çocuk görmeyeyim, hemen dalarım aralarına...
Çocuklarımla Lunaparka gittik mi
çarpışan otolara bineriz, sonrada millete çarpıp çarpıp kahkahalar ile
güleriz... Hatta çevremizdekiler de bön bön bize bakarak ''Bunda bu kadar
gülünecek ne var?'' diye mutlaka akıllarından geçiriyorlardır... Adı üstünde
kardeşim, ben çarpmasam, başkası gelip bana çarpıyor, usul böyle...
Sek sek oynayan iki üç tane kız
görmeyeyim yolda... Hemen hoooop atlarım o yuvarlakların karelerin,
dikdörtgenlerin ortasına... Millette bana acayip acayip bakar... Hatta ne
acayip adam bu, bile derler, demişlerdir yani... Amaaan! Desinler yahu ne fark
eder... Çocuklukta oynayamamıştım bazılarını, bazısını oynasam da, içimde
kalmasın...
Ama, var ya en çok da neden
hoşlanıyorum, bir söylesem, belki sizin de vardır benim kadar ondan
hoşlanmanız. Mahalle aralarında çocuklar maç yaparken, önüme bir top düşmeye
görsün. Aldım mı topu ayağıma hem vallahi hem de billahi o an da Maradona
gelse, Mesut Özil gelse o Arjantinli çocuk neydi adı yahu? Hah Lionel Messi
gelse onlar bile ayağımdan topu alamaz...
Dur bakalım evlatları bir baş göz edelim
de herhalde elimize bir iki torunu da Allah'ın izniyle çok görmezler... Onların
seviyesine hemen inerim inmeye de, bir daha çıkamazsam diye de bir korkum olmaz
onu da söyleyeyim size... Halı da beraber emekleriz, yuvarlanırız, hatta
ortalığı bile batırırız batırmaya da babaanneleri de bizi paralamasa, bizim
hanım canım işte... Onunda yanağından bir makas aldık mı, akan sular bile
durur...