“…ki başlarına bir belâ geldiğinde: «Biz Allah'a aitiz ve sonunda O'na döneceğiz.» derler, Bakara, 156
Çaresizlik… Gururun bittiği, boyun büküşün arttığı, hasedin, kinin artığının kalmadığı… Şah ve mat, oyunun bittiği andır!
Eğer Allah’a inanıyorsan günahın için dua edersin… Tövbe edersin, secdeye varır gözyaşını dökersin! Kısa sürede depresyondan çıkar ve hayata dönersin…
Ya Allah’a inanmıyorsan?
Bir psikolog ararsın… O da sana ilaç verir! Hayata bu ilacın uyuşukluğu içinde tutunmaya çalışırsın. Geçmedi dedikçe doktoru yol yaparsın!
Eroin, içki ve sigara’nın esiri olursun, arkadaşım dersin… Damyat’tan pirinç beklerken evdeki bulgurdan olursun, huzura ereceğim derken kanser, siroz gibi hastalıklara davetiye çıkarır daha da çaresiz kalırsın!
Sonuçta çaresizliğe ilaç olamaz insan ve eşyanın ise, sana bir faydası olmaz! Hem ölümlü, hem çaresizliğe senin kadar mahkum, hem de sürekli değişen bu paylaşım ve beklentiler güvensizliği daha da artırır, hayattan heyecanını siler… Allah korusun, belki de intihar ederek ölümü bile tercih edersin.
Allah’a inancı olmayanın, ölümden sonrası diye bir düşüncesi olmaz da. Bu dünyayı elinden geldiği kadar iyi yaşamak ister! Bu dünya onun için cennettir adeta! Bu yüzden de her çaresizlikte, insanlar ve eşyalar ona çaredir. Her ne kadar çare bulmazsa da, bu inancında ısrar eder. Ezanı duymaz… Kurban bayramında kurban kesilir, bunu hayvan katliamı olarak yorumlar! Oruç tutanlara, acıyarak bakar! Kısacası, ilahi yolun ona mutluluk sunacağına inanmaz! Maalesef perişan ve sevgisiz yaşamaya devam eder durur.
Çaresizlik… Allah’a inanan kişi için bir nevi sınav ve inancını tazelemeye fırsat ve kısacası rahmettir. Bu sınav geçicidir. Her çaresizlikte, sığınacak gerçek bir liman vardır. Dalgaları sessiz, kalbe gelir gider. Köpükleri nura benzer. Yakamozları, gelecekte yaşayacağı yolu gösterir sanki, ay ışığında!
Bu dünya emanettir, bir gün göçüp gidecektir. Çaresizliği, bunun farkına varması için vesiledir. Dünya yükü ona sadece eziyet eder. Bu yüzden o yüke vardığında karşılaştığı çaresizliğine ve sonucunda günahtan arınmak için, inandığı Rabbine, tufana dönen ağıtla teslim olur, af diler.
Çaresizlikte Rabbim, bu vesile ile kendini hatırlatır. Kulun, Rabbine en yakın hissettiği andır! Bu anı doyasıya yaşar ve Ona duyduğu aşkını bahar tazeliğinde yeniden yaşar! İlahi aşk’a kavuşan ve Rabbine yaklaşan, asla Ona isyan etmeyen safi bir imanı Rabbim bize nasip eder inşallah. Allah yar ve yardımcımız olsun inşallah. Amin!
Saffet Kuramaz