Akan Irmağın gözü değişiyor,
Meyve-sebzenin özü değişiyor,
İnsan fıtratı, sözü değişiyor,
Dert had safhada kim ilgileniyor?
Toprakta, huyda, sevgide kuraklık...
Ahlaki erozyon, közü değişiyor!
Yağsaydı yağmur topraklara birden
Yeşil rengârenk, ot zenginleşecek
Sanki hormonla kurtulacak kırdan
Onu yedikçe at olgunlaşacak…
Köyü boşaltıp çıktıkça ahırdan
Bolluk içinde insan delirecek!
Oysa zamansız devrimin kahrından
Ne çok hastalık ruhu kemirecek...
Libido ile tanışan tutkunun,
İlla Fantezi dedikçe düşkünün,
Sorumsuzlukla yaktığı ateşin
Kalbini saran dozu değişiyor!
Kuraklık kıtlık olmuş Afrika’da
Sudan, Ruanda, Güney Afrika’da
Irkçılık hortlar, kölelik dünyada
Süper güç moda kozu değişiyor…
Donmalı mıydı niçin Antartika
Ölürken Tatar, sürgün Sibirya’da
Dağılır mıydı her yere Ahıska
İnsanın eğrisi düzü değişiyor…
Yaratılmamış insan ye, iç, uyu,
Ölür, Allah’a kul olmazsa huyu
Kuraklık kader değil doyur soyu!
Ahlaksız nesil yoksa yıkar boyu
Hastalık bu da, insan düşünmeli…
Çatlıyor dudak toprak yarılıyor
Küçük kıyamet kapı aralıyor
Beden üstüne kefen sarılıyor
İnsanın nurlu yüzü değişiyor!
Saffet Kuramaz