Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır.” Nisa,93

Bunun içindir ki, İsrâiloğulları'na: «Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur» hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler.” Maide, 32

…/


Doğduran Allah, öldürende Allah’tır. Her dünyaya gelen canlı, kendi amelini kazanmak için bir ömür yaşar. Hiç kimse, Allah için ona verilen ömrü alamaz, buna hakkı yoktur da. İnsan ölecektir ama nihayetinde Allah’ın verdiği ecel ile olmalıdır bu. “Kanser oldu öldü…”  ya da “Deprem, tsunami veya sel felaketi sonucu öldü” deriz mesela, bunlar külli iradenin elindedir! Bizim elimizden bir şey gelmez…


Ancak bu ecel dışında ölümün değişik halleri var.


Bir insan bankadan parasını çekip çıkmış, hırsız elinde bu parayı almak için ona silah çekmiş… Hırsız, adam parasını vermekte direnice onu vurarak öldürüyor ve parasını alıp kaçıyor. Hırsız, bu adamı haksız yere öldürüyor.


Adam her ne sebep olursa olsun, eline pompalı tüfeği alıyor, eşini, çocuklarını ve en sonunda kendini öldürüyor. Eşi ve çocuklarının var olan ömrünü ellerinden alıyor.


Terörist yola bomba döşüyor, Askerler oradan geçerken ya da kalabalık bir sivil toplantısında bombayı patlatıyor. Onlarca, yüzlerce insan ölüyor. Terörist, onların var olan ömürlerini elinden alıyor.


Bu örnekler çoğaltılabilir. Her kim ne olursa olsun birini haksız yere öldürürse, Allah’ın sınav için verdiği, kendisinin Rabbi olduğunu anlaması için tayin ettiği süreyi kullanamadan haksız yere öldürülüyor. Katiller, kişiye ayrılan sorguya esas süreyi kişinin kullanmasına izin vermiyor. Nisa 93’te bir mü’mini kasten öldürenler için sonsuz azabın olacağı vurgulanıyor. Bosna’da, Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de, Arakan’da… Mü’minleri öldürenler bu ayetle uyarılıyor.    


Maide 32’de ise bir insanı haksız yere öldürenler uyarılıyor.


İslam dini, insanı özgür yaşatmak için vardır. Bir zındık bile olsa, ölmek üzereyken ona müdahale edip yaşamda tutabilirsek, kim bilir yeni yaşamında İslam ile tanışıp, iyi bir mü’min amelini kazanmasına vesile olabiliriz. Belki de o insan dünyaya barış getirecek işler yapıp, tüm insanlığı zulümden kurtarabilir. Sonuç olarak, kişilerin amelini sorgulamak hiçbir kimsenin hakkı değildir. Her insan dünyada ne yapıyorsa, öldükten sonra hesabını yalnızca Allah’a verecektir.  Bu da kişinin Ahirete inanması ile olur.


Bu dünyada yaşadığımız acı ve hüzünler geçicidir. Buna dayanamayıp, başkasına zulmederek mutluluk arıyorsak, bunun karşılığı öbür dünyada sonsuz cehennemdir diyor yaradan yüce kitabında. Hırsızlık yapmak yerine alın teriyle rızkımızı kazanıp, kazandığımız kadarına şükredip yaşarsak… Bu fakir yaşamın ve onun verdiği acıların zamanla geçeceğini tecrübe ederek göreceğiz de… Her acı, bir sınavdır, sabır gerektirir. Bu sınavı başkasının ömrüne son vererek elde etmeye çalışmak, o sınava katlanamamaktır. Yüce kitabımızı okursak, Rabbim rızkınızı ben veririm diyor. Zaten kimden rızık istersek, kim karşılıksız verir ki…  Allah rızkını vermek için sebepler ortaya koyar, o sebepleri bulup çalışacaksın ve hakkın olan rızkına böylece kavuşacaksın. Rızık gökten yağmıyor, çalışıp onu aramalısın da…


Ağzınızdan giren çıkanla, gözünüzün gördüğü, kulağınızın işittiği ile, el ve kollarınızın tuttuğu ile, sonu sizi hayra götürecek işlerle meşgul olun. Her elde ettiğinizde de namazla, oruçla… İbadetle kalben şükredin verene, Rabbime! Allah'ı yüce kitabından verdiği öğütlerle, yarattığı kâinatı okuyarak tanıdıkça, gerçek mü’minler ordusuna katılırız. Dünya malı biriktirme yarışı yerine, ilahi aşkla meşgul olur, dünyanın yokluğuna karışırız inşallah. Dünyadan ne kadar az şeye sahipseniz o derece mutlu olduğunuzu görürsünüz.

Saffet Kuramaz

( Başkasının Kaderini Yazamazsınız başlıklı yazı safdeha tarafından 5.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu