Sen mutsuz san, gün doğmuş gün batmış ne
fark eder
Sevdalı gönlüne doluyorsa, ha bire
sıkıntı ile keder.
Yad ellerde olursun çar naçar bir
muhacir,
Böyle biri için çok zor olur, sevdaya
giden yollarda, olmak lider.
Sen mutsuz san, zenginliğin de
fakirliğinde hiç önemi yok.
Yüzde dost kalpte düşman olanların
derdini çekersin pek çok.
Neyin var neyin yok bırakacaksın
hepsini bu fani dünyada,
Azaplardan
azad olursun helal lokmalarla karnını edersen tok.
Sen mutsuz san, sevilsen ne olur
sevilmez sen ne olur.
Sevdalanmış san, aşkın testisine
Muhammedi güller konulur.
Seni hor ve hakir görenleri, şanı yüce
Yaradan’a havale edersen,
En kısa zamanda kahhar esması hürmetine
Allah’ından bulur.
Sen mutsuz san, ne yaparsan yap, sevdalı
gönlün gülemez içten.
En şatafatlı saraylarda ikamet etsen
de, kurtulamazsın dertten.
Gam ve sıkıntılar, kaplamışsa kemlik
bilmeyen gönlünü,
İstesen de istemesen de, mahrum
kalırsın fani dünya nimetlerinden.
Sen mutsuz san, en aydınlık yolların
olur en zifiri karanlık.
Sevilenin bir anlık visali, seveni eder
cennetlik.
İnsanı Rahmana ulaştıran yollarda
şevkli bir yolcu olursan,
Sevdalı gönlünde kalmaz asla ve asla
zerre-i miskalce kemlik.
Sen mutsuz san, berrak suların olur her
daim boz bulanık.
Sen yaşadıkça, sevmeyi şiar edenler,
sevdalı bağrına olur tanık.
Suyu buz misali pınarların başında
olsan bile,
İşin kolayına kaçmadan seven gönlün,
olur her daim yanık.
Sen mutsuz san, yakınların uzak,
uzakların ise olur yakın.
Sevdalanmış san birine, şahitlik eder,
simsiyah saç ve sakalındaki akların.
Sevilenin gönül pınarları gönül tarlana
boz bulanık akıyorsa,
Kaç kaçabildiğin kadar ondan,
sakına bildiğin kadar sakın.
05-08/Ekim/2018