Gitme biraz daha kal …Ne olur.
Vakit daha çok erken ,
Bal gözlüm ,buğday saçlım ,Ay yüzlüm.
Kalmadı gücün ;biliyorum.
Dayan…!
Ama ne olur gitme…
Hatırla… Seninle
sebepsiz kaçışlarımızı
Ağladığımız anları sonra da attığımız kahkahaları
N’olur… hatırla ;
Hep sen derdin ya bana “Hadi kalk gezelim “
Ben kitap okurken “sinemaya gidelim”
Sevmezdin siyahı ;hep beyaz olmalıydı giydiklerin
Kışın ortasında açan yaz çiçekleri gibiydin.
Fularların, rujların ve ojelerin
Hep aynı renk ;portakaldı favori rengin…
O kadar güzeldi ki gülüşün,
Ne olursa olsun hiç asılmazdı yüzün.
Sen meyveli dondurma yerdin.
Ben de çikolatalı ısrarla.
Hastalandığımda kızardın bana
Doktora gitmiyorum, ilaç içmiyorum diye
Ama sen …Sen doktor müptelasıydın.
İlaçlarını da içerdin…
Ben gecikmeyelim diye telaşlanırken
“ölüm mü var ucunda” diye ağırdan alırdın sen ...
Haklıydın yavaş yavaş yaşamalıydık o güzel günleri .
Çünkü ucunda ölüm varmış bilemedin ki...
Hadi kalk ayağa Tut elimi..
Söz artık meyveli dondurma yiyeceğim bundan sonra ,
Asmayacağım suratımı, yoruldum da demeyeceğim sana...
Hatta …Söz siyah da giymeyeceğim bir daha.
Hem biliyor musun ?
Artık ben de
seviyorum portakal rengini,
Kapama gözlerini…
Biraz daha kal…Bırakma ellerimi.
Yol arkadaşım…
Gitme …