Dağ başında devasa bir şato çok gizli bir yer. Mankurmanya Ülkesinin Gizli
Servis Binası. Şoförsüz bir arabayla beni aldıkları yerden kapıya kadar geldim.
Büyük mü büyük, devasa bir kapı. Tokmağı, zili bile yok. Kapıda bir yazı sadece
''Üç kere öhö öhö öhö diye öksürün sonrasını bize bırakın.'' Hay Allah bu da ne
ola ki? Durup dururken ben niye öksüreyim, demeye kalmadan, nereden geldiği
belli olmayan bir ses ''Öksürsene kardeşim.'' Öhö öhö öhö ve de öhö öhö öhö !
''Tamam tamam üç kere yeter on üç kere demedik.'' Öksürmem ile kapı ardına
kadar açılır...''Sonra ciğerlerine bir baktır.''
Hemen sağımda ufacık bir büst. Kimin ki acaba diye düşünürken, yine bilinmeyen
bir yerden ses gelir ''O bizim teşkilatın kurucusu ve ilk başkanı Hapurnat
Simfarat'' Allah Allah aklımı mı okuyor bunlar? Ben de bu kim diye düşünüyordum
tam da... Biraz ilerledikten sonra bu sefer karşıma bir bayan büstü çıktı. Yine
bu kim acaba diye düşünürken o ses yankılandı tekrar ''Bu da Hapurnat
Simfarat'ın başkanı olan kadın.'' Hmmm demek ki Hapurnat Simfarat'ın üstünde de
birileri var, demeye kalmadan o ses yine ''Bu kadın bizim başkan Hapurnat
Simfaratın karısı Kirezman Simfarat, ondan emir almadan tuvalete bile gidemez,
hatta esneyemez ve hapşuramazdı Sayın Başkan Hapurnat Simfarat.'' İyi de ikisi
de ölmüş yıllar önce, kadının heykelini niye koymuşlar diye düşünürken
''Başkanımızın emri gereği o heykeli koyduk oraya ki hanımdan korkmayana kafir
diyorlarmış kafir demesinler diye, vasiyetiydi, o sebep ile koydurdu başkan.''
Nasıl bir yerdi burası. Sonuçta Gizli Servis Binası. Ben düşünürken ne
düşündüğümü bile anlıyorlar. Yine önümde bir kapı. Hafifçe araladım kapıyı, bir
kapı daha, onu da araladım, bir başka kapı. ''Aç kapıyı bezirgan başı mı desem
bunlara şimdi?'' En son kapıyı açınca bir masa karşımda ve masada bir sekreter
bayan. Yüzü maskeli mi ne? Hay Allah! Bana döner ''Hoş geldiniz.'' Şaşırdım
birden bire! ''Şaşırdınız değil mi gizli servis burası her şey gizli olmak
zorunda.'' İyi tamam ne güzel. İsminiz nedir bayan? ''İsmim X 46 yani kod adım
bu ismimin ve cismimin hiç önemi yok.'' Tanışsaydık da fena olmazdı bir çay
içerdik. Neyse neyse...
Oradan çıkıp koridorda ilerlerken yine kocaman bir kapının önünde durdum.
Yukarıda kocaman harflerle bir yazı ''Gizli Toplantı Var.'' Acaba çok mu önemli
ve gizli bir toplantı. Kapıyı aralayıp şöyle bir bakayım. Allahallah hiç
kimseler yok burada... Tabi o dış ses hemen devreye girdi yine. ''Niye burada
kimse yok diye hemen aklında soru işaretleri var değil mi?'' Anlamıştı yine ne
düşündüğümü... ''Gizli Toplantı dedik ya adamlarda gizli şu an da sen
göremezsin ancak onlar birbirlerini görürler.''
Bu Mankurmanya Gizli Servisi de alem bir servis ha! Her bir şeyleri gizlinin de
gizlisi. Bir gizli servis tanımını tam manasıyla yerine getirip gizli kalmayı
hatta çok gizli kalmayı gayet güzel beceriyorlar. Eski başkanlarının büstlerini
gördükte bir de şimdiki başkanları ile tanışsak fena olmazdı... Böyle içimden
derin düşünceler geçirirken. İki maskeli kişi aniden koluma girip bir odaya
aldılar beni. Allahallah sorguya mı çekecekler beni, çekmemeleri lazım, onlar
beni çağırdılar...
Karşımda on iki tane kapı gibi adam. Birisi gözlerimin içine bakarak ''Sence
hangimiz bu gizli servisin başıdır?'' Allahallah ne desem ki şimdi ben? Boru
gibi bir soru bu da yani... Bilemezsem ne yaparlar ki? Hiç bir şey yapamazlar
benim bir suçum yok ki, sadece bilgi amaçlı gelmiştim buraya... Parmağımı
ağzıma götürüp ''Ooooooo portakalı soydum başucuma koydum ben bir yalan
uydurdum duma duma dum'' diye tam sayıyordum ki, içlerinde biri hem de dipdiri
''Kes birader kes sana bir soru sorduk ona cevap ver.'' dedi ki hem de ses tonu
bilmem kaç ton, davudi yani sizin anlayacağınız... ''İyi de kardeşim ben de
mizah yazarıyım yani bu kadar espri de mi yapmayalım?'' Tekrar döndü, davudi
sesli olan adam bana ''Sence hangimiz buranın başkanıyız?'' Al soruyu koy
cebine evine götür. Ne desem ben şimdi? ''Hmmm bence en çok fıkra bileniniz ve
en esprili olanınız içinizde kimse bu gizli servisin başıdır, yanılıyor
muyum?'' Şöyle yüzüme baktılar, tepeden tırnağa da bir bir süzdüler beni, yok
yok üzmediler billahi üzmediler, sadece soruma cevap vermediler. ''Neden soruma
cevap vermediniz?'' dediğimde... ''Eeeee o kadar olsun biz Mankurmanya Gizli
Servisiyiz, her şeyimiz gizli.''