sorma neden sakatlarda yüreğim
virajı çoğalmış rampası yükselmiş
ormanı seyrek yağmuru yok havası sert
bahtın karasında kargalar yuva yapmış
kartala kaya kalmamış bülbül de nida kesilmiş
derinlerde bir şey ezilmiş
kör karanlığın kaldırımında volta gezinmiş
dalları yapraksız ağacın çıplaklığında baykuşlar ötmüş
aklın ipoteği ısmarlanmış sipariş oluşu
meşe közü gibi durup saman alevi gibi yakışı
sahte dantel ipliğinden kilimdeki nakışı
çağlayan gibi görünüp bulanık dere gibi akışı
ıslak zeminlerde gezinip yürüyüşü
çarpmasız bölmesiz tolamasız çıkarmasız
matematik oluşu
elinde kürek vuruldu yürek
biraz ürkek biraz titrek
yollar hep toprak
kilden yapılır çanak çömlek
kışın ayazında üşütür yazlık gömlek
neye yarar renklere gömmek
var iken deryaya dalmak
gerekirken gönle sormak
nedendir akla bahane bulmak
dam üstünde çatı var zemininde bodrum
ıslak zemin yaş kaldırım bir anda çarpar yıldırım
hani nerde hangi durum neydi zorum
yandı yürek korum çok fazla berbatım
turşunun acısı tatlıdır sirkenin balı ekşidir
eşek anırır at kişner taya gem vurulmaz
değilse tiryaki deme bakmaz
ham meyveden armut olmaz
ayva mideye fayda vermez
kin tutmaz nefret etmez bülbül olup ötmez
bağa girmez dala konmaz seherde yatmaz
sesi çıkmaz düşünür yazmaz yazar söylemez
çölde gezer leyla bilmez dağı deler şirin görmez
küle döner aslı sormaz gönül diyor onsuz olmaz
dayanılmaz durulmaz sel coşkunsa set vurulmaz
kölecioğlu diyor sevda sorgulanmaz
sevgi mahkum edilmez edilemez
kalp atar sen sen diye gönül dolar sen diye
yanar yürek sen diye sen sen diye sen diye
Ahmet kölecioğlu 27-09-2011