Yazı yazıyorsak, bir şeyler karalıyorsak hasbelkader, edebiyat ve şiir
adına, kalemimiz ve defterimizde hiç eksik olmuyor cebimizden. Yürürken,
dolmuşta veya otobüste, iş yerinde hatta ve hatta defi hacet yaparken yani, adı
WC diye kısa yazılan yerde bile defterimiz cepte... Başkalarını bilmem de yani
ben de böyle durumlar...
Bu ilhamlar ile esin hanımlarda her ne hikmetse orada da bir geliyor, pir
geliyor... Rahmetli babam gazete bile okurdu alafranga diye tabir edilen
tuvaletlerde, ben onu yapmasam da, defter kalem hep yanımda olduğu için, geldi
mi açıyorum defteri, kalem elimde karalıyorum bir şeyler kendimce... Ha o arada
dışarıda benim çıkmamı da bekleyen vatandaşlar varsa, onların yandığının
resmidir. Tak tak tak kapıyı da vurdular mı kaçıyor gidiyor dakkasına
ilhamlar...
Hani o meşhur laf var ya bilirsiniz ''Türkün aklı ya ....rken ya da kaçarken.''
derler... O cümlenin birebir yaşanmışlığı benim başımda her zaman. Hayır elimde
kalem kağıt olmasa, üç beş saniye de uçuyor hafızaya gelen şiir ya da nesir ne
varsa... Yazmaya başladık mı WC de kalma süremiz de uzuyor, o uzayınca
dışarıdakileri de bir öksürük tutuyor bir öksürük, sormayın gitsin...
Canım tabi ki ilham beyler ile esin hanımlar sadece tuvalet denen daracık yerde
gelmiyor. Onların yeri ve zamanı yok. Yedi gün yirmidört saat farklı zamanlarda
haber vermeden gelir giderler... Kapıyı hiç çalmazlar çoğu zaman... En kötü bir
durum, tam bir şeyler karalayacak iken, kaleminizin yazmıyor olmasıdır... Bir
şair ve yazar için, bundan daha kötü bir durum yoktur. Hatta bir de ora da
küfrü basarsınız içinizden kaleme... ''Hay ben senin kalem gibi, şimdi bitecek
zaman mıydı, harika bir şiir gelmişti kafama.'' sitemlerinizi boca edersiniz...
En iyisi iki üç kalem ile gezmek belki de... Biri yazmıyor olursa, diğerini
devreye sokarsınız... Hele de büyük alış veriş merkezlerinde bir de müzik
çalıyor siz şeyderken... Zamanı da unutup, yirmi yirmibeş dakika içeride
kaldınız mı, dışarıdakiler de isyan edebilir... Şiir yine bir dereceye kadar,
yazılır çizilir de roman ya da hikaye yazmaya kalktınız mı bir saat
çıkamazsınız. Ufak bir tavsiye de diyelim buna, olur ki kalem var da kağıdınız
yok, ne yapmalı? Yan tarafta duran tuvalet kağıtları ne güne duruyor. Başlayın
döşenmeye tuvalet kağıdına... Tuvalet Kağıdı da bundan gurur duyacaktır inanın
ki... ...ıçlardan başka bir şeye de faydamız oldu diye...
Geçen gün aklımın köşesinden bir geçirdim, tuvaletlerde neler karalamışım diye,
epey var ortaya çıkan şiirlerden... Tabi düzeltmelerini sonradan dışarıda
yapıp, üç dört gün üzerinde çalışmak da gerekiyor yazılan dizelerin. Çıkarken
de alkış almamak olur mu hiç? ''Şaka yapıyorsun tuvalette kim alkışlayacak
seni?'' diye hemen aklınıza bir soru geldiğini duyar gibi oluyorum. Yok canım,
yok bizim ki teşbih, teşbihte hata olmaz, sadece, sifonu çekiyoruz ya, alkış
dediğim onlar işte...