Bir milyon üç yüz bin ton gıda çöpe atılıyor. Çöpe atılan gıdaların dörtte
biri ile bütün açları doyurmak mümkün. Bu kadar vurdumduymaz olmamamız lazım
değil mi? Bir tarafta her şeyi almaya gücü yeten zenginler, diğer tarafta da
bir lokmaya bir hırkaya muhtaç garibanlar fakirler...
Hanımefendinin dolabında beşyüz altı yüz çift ayakkabı var, bir o kadarda
elbise, pantolon, yılın her günü birisini giyse yine de artıyor elbiselerde
ayakkabılarda... Öbür tarafta üstünde incecik bir elbise, ayağında ayakkabısı
olmayan insanlar karınlarını kuru ekmek ile bir tas pirinç lapası ile doyurmaya
çalışıyorlar...
Gidin bakın, Ege ve Akdeniz'de ki otellerde her gün ne kadar yiyecek maddesi
çöpe atılıyor. Yazıktır, günahtır, Allah bunun hesabını bizlerden sorar
mutlaka... Çok mu zor müşterilerin yemediği yemekleri değerlendirmek. Verirsin
bir iki adamına görev, altlarına da bir küçük araba, yakınlarda ki köylerde
beldelerde ki yaşlı, genç, çoluk çocuk bütün vatandaşlara dağıtırsın o
yemeklerden hem sevap kazanırsın hem de gönüllü zekat vermiş olursun bir
yerde...
Yapın bakalım süper güçler, her sene silahlara milyarlarca dolar yatırımı...
Yıkın bakalım ülkeleri, yerle bir edin tanımadığınız insanların hem evlerini
hem de hayatlarını... Unutmayın ki kin ve nefret kazanıyorsunuz bunları
yaptıkça... Ülkeleri yerle bir edip de sonrasında babasız annesiz çocuklara
çikolata, kola vermek alçaklığın adiliğin daniskasıdır bilelim ki...
Rahman ve Rahim olan Allah cc. israf edenlerin şeytanların kardeşi olduğunu
söylüyor. ''Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise
Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.'' İSRA/27 Petrol Zengini ülkelere bir
bakın. Bakın o para içinde servet içinde yüzüp de gariban, fakir Müslüman
kardeşini düşünmeyen ülkelerin başında ki kodamanlara... Hesap günü onlar için
çok acı olacak. Ne demişti Peygamberimiz Hazreti Muhammed sav. ''Komşusu açken
tok yatan bizden değildir.''
Devletlerde ki israfı da akıldan çıkartmama lazım. ''Devlet malı deniz yemeyen
domuz.'' diye de argo bir tabir vardır ki Allah böyle devlet memurlarından
bizleri, hepimizi muhafaza eylesin. Hazreti Ömer ikinci halifedir bilirsiniz,
evinde iki kalem, iki mürekkep bulundurur ve devlet işinde kullandığı kalem ve
mürekkebi şahsi işlerinde kullandığı kalem ve mürekkep ile asla karıştırmaz
imiş. Bizlerde böyle adaletli, basiretli, hak bilen yöneticiler istiyoruz
başımızda...