Günümüzün en büyük olayı, yirminci yüzyılın en büyük icatlarından birisi
sinema ve televizyon. Ne güzeldi yurdumuza ilk geldiği yetmişli yıllarda. Siyah
beyaz ve haftada iki gün bilemedin üç gün oynar ve biz onun karşısında çakılır
nefes bile almazdık çoğu kere seyrederken. Seksenli yıllarda renklendi ve kanal
sayısı da arttı. O zaman üç beş olan kanal sayısı şimdilerde uydu yayınlarının
da devreye girmesi ile yüzlerle ifade ediliyor. Ben de profesyonel televizyoncuyum.
Bu da nasıl bir meslek demeyin, anlatayım da dinleyin...
Ya kardeşim neymiş o gazete okumak, kitap okumak, tiyatroya sinemaya gitmek.
Biz iki göz oda da dört çocukla ve de SSK emekli maaşı ile hayatımızın geri
kalan kısmını geçirmeye uğraşıyoruz kazasız belasız derdimiz budur. Ha derseniz
ki ''Ara da sırada bunlarda, sosyal faaliyette lazım İsmail'' o zaman ben de
size derim ki ''Hangi parayla pulla, meteliğe attığımız kurşunları bile ıska
geçiyoruz biz bu halimizle, kitap nereden okuyalım, tiyatroya nasıl gidelim?''
Ben ve çocuklarım yıllardır profesyonel televizyoncu sayılırız aslında. Hemen
ağız büküp gülmeyin öyle, meslek meslektir, insanın kolunda altın bilezik. Çok
önemli bir iştir profesyonel televizyonculuk. Bir kere sabahtan akşama kadar
televizyonun başından kalkmayacaksın, büyük ve küçük abdeste bile aile
bireyleri sırayla gideceksiniz ki hiç bir reklam hiç bir program kaçmasın,
ayrıca canlı yayın programlarına sık sık telefon edip sunuculara iltifatlar
edeceksin, onlara yerlere göklere sığdıramayacakları övgüler düzeceksin. Ödüllü
yarışmaların hiç birisini kaçırmayacaksın. Hepsine sırayla form doldurup
gönderecek ve sıranı bekleyeceksin. Sıran geldiği zamanda yarışmaya çıkıp
sunucunun karşısında aslanlar gibi cevaplar verip ödülü kapacaksın. Ödülü
kapamadıysan bile teselli armağanı alıp bir sonra ki yarışmayı bekleyeceksin.
Kimi zaman canlı yayınlara seyirci olarak katılıp bazılarına verip
veriştireceksin üstü kapalı olarak, bazılarını da hakkı olmadığı halde övüp
övüp duracaksın.
Öyle basit filan zannetmeyin bu profesyonel televizyonculuğu zahmetli iştir,
çok zahmetli benden söylemesi. Hani bizi görüp de bu işe soyunanlar, ben de çok
kolay yaparım diyenler varsa, iyi düşünsün derim. Diyelim ki tartışma
programına çıktın siyasilerden birine farkında olmadan yanlış bir şey konuştun,
adamın da kulağına gitti de sana dava açtı. İşte o zaman bittiğinin resmidir.
Ömrübillah o tazminatı ödemek için uğraşır durursun. Konuşurken çok dikkatli
olmalısın. Yeri gelecek evlendirme programlarına seyirci olarak katılacaksın
bir profesyonel olarak, damat ile gelinin göbek dansına kimi el çırparak kimi
de sahnede göbek atarak eşlik edeceksin. O arada göbek atarken senin alnına da
bir yüzlük yapıştırırsa gelin ya da damadın yakınlarından biri onu da çaktırmadan
cebe indirmeyi unutma senin göbek ter.., pardon alın terin o para senin.
Geçenlerde televizyonda siyasi bir tartışma programında ki canlı yayına
bağlanayım dedim. Beni canlı yayına bağlayacak bayan ''Sırada çok insan var
sizi on on beş dakika beklete bilirim kusura bakmayın.'' dedi. Sesimi de biraz
yükselterek ''Sen benim kim olduğumu biliyor musun ben profesyonel
televizyoncuyum kardeşim ben bekleyemem, bundan önce yüzlerce canlı yayına
bağlandım, hemen bağlayın yoksa karışmam.'' deyince kadının eli ayağına dolaştı
hemen de bağlayıverdi. İşte durumlar böyle...
Bu profesyonelliğin en kolay yapıldığı yerde ne yalan söyleyeyim İstanbul.
Aklınızın almadığı kadar çok dizi burada çekiliyor. Eee sadece başrol
oyuncuları oynamıyor bu dizilerde figüran ihtiyacı da gerekli oluyor haliyle o
zaman da hemen zıplıyorum bir diziye sokaktan beş on saniye geçiyorum hop para
cepte, öbürleri yırtınsın dursun gece yarılarına kadar. Yok, bu sahne olmadı
sekizinci defa tekrar çekelim, yok öbür sahnenin jönü gelmedi daha, gide gele
gece yarısını yaparlar. İşte böyle profesyonel televizyonculuk bizim meslek.
Çok gıcık kaparım yabancı dizilere onlarda bize ekmek yok. Varsa yoksa yerli
diziler ve yerli oyuncular canlarım onlar benim canlarım. Zor meslek zor bu
profesyonel televizyonculuk herkesin altından kalkacağı bir iş değil
bilesiniz...