Nasıl harp,
Nasıl bir savaştır Çanakkale?
Şu gelen ordulara bakın hele!
Geçmek için Çanakkale’yi,
Son sistem donanmayla
Geliyor düşman askeri,
Yığılmış da yığılmış,
Haçlılar küçücük bir karaya,
En büyük darbeyi
Vurmak için İslâm’a,
Gelmişler bir araya,
Sarf ediyorlar bunun için,
Arsızca bir gayret,
Bu millet şehit olur,
Gazi olur da teslim olmaz,
Anlayamamışlar hayret!
Ne vahşice bir saldırı,
Sanki yitirmişler insanlığı.
Adı medeniyet,
Hakikatı deniyet,
Arıyorlar rezaletten mürekkep
Zillette izzet,
Lisanlar, simalar farklı olsa da
Gayeleri bir, bu elbet!
Sineye değil, tüm bedene dolmuş
Asırlardır biriktirdikleri kinleri,
Mermi olmuş, top olmuş,
Terk ederek gelmişleri inleri,
Güya yıldıracaklar müminleri,
Ufukta şimşekler, yıldırımlar
Birbirini kovalar,
Toplar, bombalar,
Mehmetçiğimin göğsünde patlar.
Nefis, nefis
Nefes, nefes
Çanakkale ölüm saçar,
Lağım lağım,
Adım adım,
Mevt insana kucak açar.
Ölüm haykırıyor yer,
Ve ölüm yağdırıyor gök,
Ey hain, kalleş er!
Ve ey hayasız, necis el!
Kolaysa gel,
İmanı Mehmetçiğimin
Yüreğinden sök!
Yerden ordu,
Denizden donanma,
Ve havadan sayısız uçakla
Kusuyor Haçlı içinde ne varsa,
Yılar mı Mehmetçik?
Kalbindeki imanla,
Koşuyor şehadete,
Bu büyük ihsanla.
İşte bu nesl-i Kur’an,
Biliyor ne demek vatan,
Yerleşmiş yüreğe hakiki iman,
Bedir yeniden sahneleniyor sanki inan.
Baksana nasıl uçar?
Eller, gözler
Kulaklar, ayaklar
Kollar ve başlar
Şahit bu ruha dağlar, taşlar
Hak deyu uçan kuşlar,
Yalnız rükûda eğilen başlar.
Ey hak davanın eri,
Ey Muhammed neferi,
Sen feda ettin kendini,
Ne şerefli kanın var ki,
Bayrağa verdi rengini,
Sen ki göğsünü siper ettin.
Atanı üzmedin,
Vatanı çiğnetmedin,
Ezan dinmez dedin,
Bayrak inmez dedin,
Allah için can verdin,
Gül kokulu Resûl’e erdin,
Bu vatanı bize emanet ettin,
Emanetin emin ellerde bilesin.
Şâir’ül İslâm Yûnus Kokan