Etme bulma dünyası
Ne ekersen onu biçersin
Kısa sürer rüyası
Yeri gelir candan bile geçersin!
Mevla herkese farklı görev vermiş
Kimi bostanda karpuz gibi olmadan ermiş
Kimi büyüklenmiş
Ben neymişim diye kırmızı halı serdirmiş!
Üstünde yürüse sanki adımı değişecek
Yukarı baksa hilale erişecek…
Herkesin kâh kusurunu bulmuş kâh ciğerini deşmiş
Kaplumbağanın tavşana dersi
Ağustos böceğine karıncanın fendi
Ona da gün gelmiş erişmiş…
Tuttuğu altınlar pırlantalar
Yuttuğu kuzu pirzolalar
Yattığı kaz tüyü yastık, ipek pijamalar
Toza toprağa karışmış
Hatta makyaj yaptığı yüzü kırışmış…
Ne oldu hırs yaptın da
Ona buna çamur attın da
Kaldı mı sana dünya?
Savaşlar çıkarıp insanları birbirine kattın da!
Talan edildi sarayların
Dağıtıldı alayların
Üstelik sen gittin diye çekildi halayların
Ne acı…
Hani sen en iyiydin
Neden peki aniden eridin?
Tevazu sahibi olsaydın keşke
Keşke, Kur’anla dindirseydin öfke
Alkışlardı seni her belde
Keşke…
Kapandı toprağın üstü
Dünya sana sonsuza kadar küstü…
Yıktılar Saddam gibi büstünü
Elveda…
Saffet Kuramaz