Yanarsan değişirsin söyler ayna
Her çocuk ana dese bir anaya...
Yansıyan da değişir bak doğaya
Olsa bulut ağlar da siler mendil
Değişmez ezber kader, acı menzil
Limandan ayrılır ruh, gemi fora…
Kızgınsan dudak bük
Kimse olmasın yük
Sevdiysen el salla
Besle yağla balla
Tavsiyemdir sev dost
Yüreğinle öv dost
Bakmışsın adi post
Olmuş üstünde kürk…
Yaylalar da çoban da kaval da sır
Çaldıkça muhabbetle koyun meler
Bu peygamber mesleği neymiş meğer
Taşı kayayı ezer demir eğer
Toprağa tohum eker sürer saban
Yenecek hale gelir neyse yaban!
Sabır tek anahtar
Kime verir zarar?
Mevsimler değişir
Âşıklar kavuşur
Bulursun hep yarar!
Yüze gülenden kork
Kalbe şer erişir
Tek riyakârdan ürk…
Rabbim yar, yetişir!
Dağları olsa zalim, lavı kükrer
Bağları olsa elem, şarap ürer
Sesi çıkmayan âlim, şerri sürer!
Savaşmak gerekir dost lakin zordur
Çinlinin Türk korkusu set yaptırır
Yine de çare olmaz yer kaptırır…
Demek ki iman lazım doğru liman
Dil ne derse duymasın kalbi yalan
İflah olmaz halklarda şer saptırır!
Samanyolu gibi
Kalmalısın diri
Savaşta Fatih’e
Olmalısın deli
Koskoca İstanbul
Tanısın pirini
Allah yoluna kul
İmrensin talihe!
Fethetmiş şanlı Türk
Sima değişse de
Değişmez şanlı çark…
Her düğün gecesine erer sorgu
Ortalığa dökülür neymiş kurgu
Artık fani bedenler bilmez uyku
Yeni yaşama düşer başka çocuk
Nelerle karşılaşsa olur doruk…
Ya durudur halleri ya bulanık
Havaya gerek duymaz artık soluk
Ya sevinçlidir kalpler ya da buruk
Düğün gecemiz kutlu olsun dostum…
Saffet Kuramaz